Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Çanakkale Savaşları

Vasárnapi Ujság: I.Dünya Savaşı’nın İlk Yansımaları ve Osmanlı’nın Savaşa Girmesi

Vasárnapi Ujság: I.Dünya Savaşı’nın İlk Yansımaları ve Osmanlı’nın Savaşa Girmesi

Yasemin ALTAYLI*

Özet

Milyonlarca insanın ölümüne, sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda büyük bir yıkıma neden olan I.Dünya Savaşı sırasında pek çok gazete ve mecmua faaliyet göstermekteydi. Savaşın bir tarafı olan ülkelerdeki bu tür yayın organlarının tamamen yansız ve tarafsız olduğu söylenemese, hatta zamanla bunların bir propaganda aracı olarak kullanılabildikleri de görülse dahi bu, yine de bu, yayınların önemini azaltmamaktadır. Zira bu yayımlar bulundukları coğrafyadaki insanların savaşı kendi pencerelerinden algılayış biçimlerini yahut onlara algılatılmak istenen düşünceyi sergilemeleri bakımından son derece önemlidir.

Bu yayım organlarından biri de Macaristan’da faaliyet gösteren Vasárnapi Újság’dır. Bu çalışmada I.Dünya Savaşı’nın başlamasının, ilk etkilerinin ve Türklerin bu savaşa katılmasının Vasárnapi Újság’ın sayfalarında o dönem nasıl yer bulduğu ve bunların Macarlar tarafından nasıl algılandığı gösterilmeye çalışılmıştır.

Anahtar kelimeler: Vasárnapi Újság, Türk, Macar, Osmanlı, I.Dünya Savaşı, Basın

Abstract

                During the first world war that caused the death of millions of people and a huge devastation in terms of social, cultural and ecoomy; a large number of newspapers and journals were active. Although it can't be said that these media organs were totally objective and impartial in the countries that were the parties of the war , even they were seen to be used as propaganda means by time; the importance of these publications didn't diminish. This is why they are very important for showing the war to the people from their own views or exhibiting the thoughts which are wanted to be adopted by people.

 

                One of these media organs is Vasárnapi Újság which is active in Hungary. In this work, how the outbreak of the first world war ,its first impacts and the Turks' participation took place in the pages of Vasárnapi Újság at that time and how it was perceived by Hungarians were tried to be shown.

 

Key words: Vasárnapi Újság, Turk, Hungarian, Ottoman, I.World War, Newspapers

 

Avrupa’daki büyük güçlerin çıkar çatışmalarının bir sonucu olarak gerçekleşen I.Dünya Savaşı milyonlarca insanın ölümüne, büyük bir yıkıma, sosyal ve politik tüm dengelerin sarsılmasına neden olmuş ve bu büyük güç savaşının etkileri yaşamın her alanında derin izler bırakmıştır. Bu etkinin izleri ve acısı bugün dahi basılı, görsel ve işitsel pek çok alanda karşımıza çıkmakta ve dünya tarihinin, tarihimizin ve geleceğimizin şekillenişi açısından da bizlere, tüm insanlığa yol göstermektedir.

Savaşın gerçekleştiği yıllarda hayatın her alanına yansıyan bu etkileri özellikle dönemin gazete, dergi ve mecmualarında görmek, savaşı yaşayan insanların nasıl etkilendiğini, bunların ne şekilde yansıtıldığını anlamak mümkündür. Bu büyük ve kanlı savaş sırasında basın, farklı coğrafyalarda, farklı milletlerin savaşı kendi penceresinden algılayış biçimini yahut halka algılatılması gereken düşünceyi sergilemeleri bakımından da ayrıca önemlidir.

I.Dünya Savaşı, savaşa taraf yahut bitaraf pek çok ülkenin dergi ve gazetelerinde olduğu gibi Türk ve Macar gazete ve mecmualarında da yer aldı. Bu dönemdeki Türk mecmua ve gazetelerini Esenkaya “Çanakkale Savaşları Sürecinde Türk Basını” adlı çalışmasında özetle şöyle sıralamıştır:

Günlük Gazeteler: Ahenk, Anadolu, El Alemü’l İslam, Karagöz, Sabah, Takvim-i Vakayi, Tanin, Tercümanı Hakikat, Tevhid-i Efkar Haftada iki defa: Albayrak, Beyanü’l Hak Haftalık: Afiyet, Bolu, Dicle, Donanma Emirnamesi, Ferda, Hande, İktisat Mecmuası, Kastamonu, Köroğlu, Molla Nasrettin, Servet-i Fünun, Yeni Mecmua Fevkalade Nüshası On Beş Günlük: Ceride-i Askeriye, Ceride-i Bahriye, Felahat, İctihat, Jandarma Evamir Mecmuası, El mirsad, Müdafaa-i Milliye, Ordu Emirnamesi,Polis Mecmuası, Sebilürreşad, Sanayi, Talebe Defteri, Terbiye Aylık: Adalet Dergisi, Askeri Sıhhiye Dergisi, Ceride-i Sofiye, Donanma, İslam Mecmuası, Harp Mecmuası, Hukuk Mecmuası, İhsaiyat-ı Maliye Mecmuası,Mecmua-i Mukarrerat-ı Temyiziyye, Posta ve Telgraf Mecmuası, Sıhhıye Mecmuası,Tedrisat Mecmuası,Türk Tarih Encümeni Mecmuası,Türk Yurdu.” (Esenkaya: 1, 20).

 

Bunun dışında Türk basınında farklı türlerden örneklere rastlamak da mümkündür. Örneğin mizah dergileri bunun en etkili örneklerinden biridir. Zira mizah ile anlatılmak ve vurgulanmak istenen konular çok daha kalıcı ve etkili bir şekilde halka aktarılabilmektedir.[1] Yine Doğan ve Göktaş’ın “Çocuk Gazetelerinin Gözünden Birinci Dünya Savaşı” adlı çalışmalarını da konunun farklı bir çerçeveden incelenmesine bir örnek olarak sunabiliriz(Bkz.Doğan ve Göktaş, 2014:15-28).

Bu döneminde Macaristan’da da çok sayıda yazılı iletişim organı faaliyet göstermekteydi. I. Dünya Savaşı sırasında yayım yapan bu gazeteler ve mecmualar basım sürelerine göre kendi içerisinde sınıflara ayrılıyorlardı. Bu sınıflandırmayı ve yayım sayılarını Kemény şu şekilde göstermektedir (Kemény, 1942: 10-18):

Tablo-1 Günlük yayım yapan gazeteler (Kemény, 1942: 10):

 

1911

1912

1913

1914

1915

1916

1917

1918

1919

1920

Budapeşte:

34

32

34

31

29

27

29

29

39

19

Taşra:

108

113

116

112

103

101

96

94

114

81

Birlikte:

142

145

150

143

132

128

125

123

152

100

 

Tablo-2 Haftalık yayım yapan gazeteler (Kemény, 1942: 14):

 

1911

1912

1913

1914

1915

1916

1917

1918

1919

1920

Budapeşte:

39

37

39

35

26

26

28

31

53

32

Taşra:

494

487

454

316

316

279

262

225

197

128

Toplam:

533

524

493

351

342

305

290

256

250

160

 

Tablo-3 Mecmua/bülten sayıları (Kemény, 1942: 18)

 

1911

1912

1913

1914

1915

1916

1917

1918

1919

1920

Macaristan

1397

1436

1411

1404

1099

1084

1063

1016

818

652

Budapeşte

886

931

909

899

719

701

702

693

627

457

 

Görüldüğü üzere 1911-1913 yılları arasında her üç tabloda da gazete, mecmua ve bülten sayılarının yüksek olduğu, I.Dünya Savaşı’nın başlamasıyla 1914 yılında bu sayılarda düşüşlerin yaşanmaya başladığı ve savaşın bitmesine kadar bu düşüşün devam ettiği görülür. 1919 senesinde tablolardaki birkaç yerde ufak yükselişlerin olduğu görülse de bunun geçici olduğu ve 1920’de de etkisinin ciddi şekilde devam ettiği görülmektedir. Pek çok gazete, dergi ve bülten savaş sırasında ve sonrasındaki ağır şartlara dayanamayarak yayım hayatına ara vermek ya da sonlandırmak zorunda kalmıştır. Bu da büyük insan kaybının yanında I.Dünya Savaşı’nın yarattığı kültürel yıkımın önemli göstergelerinden biridir.

Vasárnapi Újság (1854-1921)

Macaristan’da faaliyet gösteren bu yayın organlarından birisi de Vasárnapi Újság’dır. 1854 yılında yayım hayatına başlayan Vasárnapi Újság, 1848-1849 Macar Özgürlük Savaşı’nın[2] kaybedilmesinin ardından gelen baskıcı bir dönemde hayat bulmuştur. Ünlü Macar edebiyatçısı Mór Jokai’nin (1825-1904) zihninde herkesin kolayca ulaşabileceği, ucuz, yazı ve resimlerle okuyucuyu bilgilendirebilecek, dünya tarihinden, kültür ve sanattan, dünya olaylarından, yeni mücadele ve tartışmalardan söz edecek genç yazarların faaliyet göstereceği resimli bir yayın düşüncesi şekillenir ve Jókai’nin bu düşüncesi Albert Pákh’ın baş editörlüğünde gerçekleşir, Heckenast ise yayınevi sahipliğini üstlenir (Orosz, 2009: 9-10).

Böylelikle Vasárnapi Újság’ın ilk sayısı 5 Mart 1854’te çıkar. İlk sayıda edebiyattan, sanata, tarihe, ekonomiye kadar pek çok konuda bilgilerin yer aldığı görülmektedir. 5 Mart 1854’teki bu ilk sayıda genel hatlarıyla şu başlıklar yer almaktaydı:

Omer basa (Ömer  Paşa); az utolsó Czigányország (Son Çingene Ülkesi); Pesti levelek (Peşte Mektupları); Két császár rokonsága (İki İmparatorun Yakınlığı); Irodalmi ismertetések (Edebi Değerlendirmeler); Nemzeti Színház (Ulusal Tiyatro); Ipar- , gazdászat- és természettani ismeretek (Sanayi, Ziraai ve Fiziki Bilgiler) (párisi tudományok akadémia (Paris Bilimler Akademisi); új tanulmány (Yeni Bir Keşif); párisból (Paris’ten) ); Lajos Napoleon (Lajos Napolyon); Heti vásár (Haftalık Alışveriş) (Vasárnapi Újság, 5.1854,/1/1: 1-8)[3].

Vasárnapi Újság, adını Sámuel Brassai’nin Kolozsvár’da yayımlanan aynı adlı  (Kolozsvári Vasárnapi Ujsag) gazetesinden alır (VU, 1879/25/11; Orosz, 2009: 10). Pahalı olmayan, yıllık bir forintlik bir miktarla maddi durumu iyi olmayan insanlara da kendini okutmayı amaçlayan Vasárnapi Újság’ın yıllık 1-2 forintlik bir artışı olur; yayım hayatına başlamasını takip eden 3 yıl içinde ise abone sayısı 10.000’e ulaşır (Orosz, 2009: 10-12).

Kısa sürede geniş bir okuyucu kitlesiyle buluşmayı başaran gazete Viyana’nın da dikkatini çekmiştir. Basın üzerinde ağır bir baskının yaşandığı sırada Orosz’un bildirdiğine göre Viyana o dönemin koşullarına uygun biçimde Vasárnapi Újság’ı takibe alır (Orosz, 2009: 12). I.Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından Viyana Gizli Arşivi’nin araştırmacılara açılmasının ardından bu konuda Kornel Tábori, Vasárnapi Újság’da bir yazı yayımlar; bu yazıda Viyana yanlısı casusların yöntemlerini, gazetecilere nasıl yaklaştıklarını ve onlar hakkında Viyana’ya bilgi gönderdiklerini anlatır; bu raporlarla da Macarlar arasındaki hakim düşünceyi bilmeyi, gazete satırları arasında saklanan isyan seslerini bulmayı hedeflediklerini ve bazı makalelerin içeriklerini inceleyerek bazı yazarları suçladıklarını ve Vasárnapi Újság’ın editörlerinin hedef alındığını açıklar (Orosz, 2009: 12).

Pál Gyulai, Vasárnapi Újság’ın yayım hayatına başlamasının 25. yıldönümünde kaleme aldığı yazısında Özgürlük Savaşı’nın kaybedilmesinden sonra Macar basınının içinde bulunduğu durumu şu sözlerle tasvir eder:

“…İhtilalden sonra 1849 sonbaharında ve kışında Macar edebiyatının kendine has bir çehresi vardı. Yazarlar sürgündeydiler yahut hapse atıldılar…İhtilalin başarısızlıkla sonuçlanması tüm gazete, dergi, edebi teşebbüsleri beraberinde sürükledi. Bu korkunç felaketten yalnızca Gazdasági Lapok ve Religio kurtuldu… 15 Kasım 1849’a kadar sadece bir Macar politika bülteni vardı: o dönem Pozsony’da, daha sonra Peşte’de yayımlanan muhafazakârların resmi bülteni Károly Vida’nın Figyelmező’sü, , ancak 1850 yılı ocak başında yasaklandı…” (VU 1879/26/11: 161)

Söz konusu yazısında Gyulai basın için oldukça zor geçen bu dönemi açıkladıktan sonra, Vasárnapi Újság’ın yayım hayatına başlama öyküsüyle ilgili şu bilgilere yer verir:

“…(Heckenast ucuz, resimli bir gazeteyi, haftada bir yayımlanacak olan Vasárnapi Újság’ı çıkaracaktı. Mecmuanın tüm yıl ücreti 3 forint olacak; her sayısında Heckenast’ın yurtdışındaki resimli mecmualardan getireceği bir resim yer alacaktı…Şubat sonuna doğru bir akşam Jókai büyük bir heyecanla bize koştu. İznin geldiğini, gazetenin 5 Mart’ta yayımlanması gerektiğini ve herkesin kaleme sarılmasını söyledi…Gazete editörün ve yayınevinin beklediğinden daha büyük bir ilgi gördü. İlk sayıları 2. ve 3.kez basmak zorunda kaldılar ve abonelerinin sayısı ilk yıllarda 6-7 bini geçti. Gazetenin ucuzluğu, bu zamana kadarki halk gazetelerinden farklı olan içeriği ve ruhu insanların beğenisini kazandı” (VU 1879/26/11: 162).

Yazarları ve çalışanları arasında dönemin ünlü edebiyatçılarının da yer aldığı Vasárnapi Újság halk arasında büyük bir ilgi görmüş ve geniş okuyucu kitlelerine ulaşmayı başarmış, ancak bu süreç ne yazık ki fazla uzun sürmemiştir. Vasárnapi Újság önce baskıcı bir ortamda hayat bulmanın zorluğunu yaşamış, sonrasında ise I.Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ve en sonunda da savaşın kaybedilmesinin ardından gelen yıkımla sarsılmıştır.

1919 Nisan’dan itibaren 2 haftada bir yayımlanmaya başlanmış, son dönemler editör makaleleri ve mektupları da sayfalarda yer bulmamış; bilhassa Trianon Antlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle sayfalarında şu ifadelere sık rastlanır olmuştur:

Hiszek egy Istenben, Hiszek egy hazában, Hiszek egy isteni örök igazságban, Hiszek Magyarország feltámadásában. Ámen (Tek bir Tanrıya inanıyorum, Tek bir vatana inanıyorum, Tek Tanrının sonsuz hakikatine inanıyorum, Macaristan’ın yeniden dirileceğine inanıyorum. Amin”.(Orosz, 2009: 28).

Csonka Magyarország – nem ország,

Egész Magyarország mennyország

(Parçalanmış Macaristan yurt değildir, bölünmemiş Macaristan ise bir cennettir) (Orosz, 2009: 28; VU 1921/68/24: 286)

Görüldüğü üzere Vasárnapi Újság döneminin tüm zorluklarını yaşamıştır. I.Dünya Savaşı’nın kaybedilmesinin ardından gelen yıkıcı sürece daha fazla dayanamayarak 67 yıllık yayım hayatına 25 Aralık 1921’deki sayısıyla son vermiştir.

 

                Şimdi de 28 Haziran 1914’de Avusturya-Macaristan veliahdı Ferencz Ferdinand ve eşi Zsófia’nın Saraybosna’da öldürülmeleriyle fitili ateşlenen I.Dünya Savaşı’nın başlaması ve Türklerin savaşa katılmasının yansımalarını bu gazetenin sayfalarından okuyalım:

 

Savaş Başlıyor!

 

  “28 Haziran: Saraybosna’da Princip isimli bir Sırp öğrenci, Cabrinovic’in bombalı suikastı gerçekleşmeyince tabancayla Veliaht Ferdinand Ferencz ve eşi Prenses Zsófia Hohenberg’i vurdu”(VU, 1914,61/33: 653).

28 Haziran 1914’te Veliaht Ferdinand ve eşi Zsófia Hohenberg’in Gavrilo Princip adındaki bir Sırp tarafından öldürülmesi, Avrupa’daki büyük güçlerin birbiriyle hesaplaşması için aradıkları nedeni vermiş ve Ferdinand ve Zsófia’yı  korkunç bir savaşın sözde sebebi yapmıştır[4].

Vasárnapi Újság’da 5 Temmuz 1914 tarihinde, dünyayı kasıp kavuracak büyük yangının ilk kurbanları yan yana fotoğraflarıyla yer alır. Veliahda ait bir özgeçmiş “Veliaht Ferdinand Ferenc (1863-1914)” yayımlanır, onun gençlik yıllarına ait fotoğrafların ardından yeni Veliaht Károly Ferencz József ve eşi Prenses Zita ile çocukları tanıtılır halka. Ardından Saraybosna kentinin resimlerine yer verilir. Buradaki günlük yaşam, binalar, kale kapısı, köprüler, insan tasvirleri vb. Béla Juszkó’nun çizimleriyle anlatılmaya çalışılır. İlk suikast girişimcisi Cabrinovic’in polis merkezine götürülmesi, Ferdinand ve eşinin belediye binasından çıktığı anlar, esas suikastı gerçekleştiren Princip’in yakalanma fotoğrafları yayımlanır. Suikastın gerçekleşme yeri ve ardından çiftin olaydan sonra götürüldükleri ve içerisinde vefat ettikleri konak da işaretlenerek gösterilir. (Bkz. VU, 1914/61/27).

12 Temmuz 1914’te çıkan sayı ise artık bir dönemi tamamen kapatan son görüntüleri içerir: Viribusz Unitis savaş gemisinden sandallarla kıyıya getirilen Ferdinand ve Zsófia son yolculuklarına uğurlanırlar. Öksüz ve yetim kalan çocukların cenaze töreni için Viyana’daki Westbahnhof’a gitmeleri, Artstetten kilisesindeki tören, yeni veliaht ve ailesi ile birlikte törene katılanlar yorumsuz olarak verilir. Bununla birlikte Princip’in evi ve cinayetin ardından Saraybosna’da gerçekleşen olaylar da fotoğraf karelerine yansır (Bkz.VU, 1914, 61.évf/28.sz).

…Derhal tahkikat başlatılır, kısa bir süre içinde her iki suikastın da bir Sırp komplosu olduğu ve bunda Sırp subay ve sivil yetkililerin de yer aldığı ortaya çıkar. Tahkikatın bitmesinden sonra 23 Temmuz’da Belgrad’daki Avusturya-Macaristan Büyükelçisi Baron Giesl, orada bulunmayan başbakan Pasics’e vekalet eden İçişleri Bakanı Pacsu’ya Avusturya-Macaristan Monarşisi’nin notasını verir…(VU, 1914/61/33: 653).

Artık savaş hazırlıkları başlamış, ordu komutanlarının, istasyondan yola çıkacak subayların resimleri; asker selamlamalarının, orduya destek olmak için değerli mücevherlerini bağışlamaya gelen ve bunun yerine maddi değeri olmayan takılar alan kadınların, danışma bürolarının önünde bekleyen ve en son haberleri gazetelerden okuyan insanların fotoğrafları alır sırayı. Yeni dönemi savaş hazırlıkları oluşturur.

Vasárnapi Újság 16 Ağustos 1914’te “Tarihin En Büyük Savaşları(A Történet Legnagyobb Háborui) başlığıyla I.Dünya savaşı ile ilgili olarak ilk uzun yazısını yazar:

“Dünya bugünkü gibi büyük bir savaşı daha önce hiç görmedi. Buna benzeyeni de. Şu an silah altına alınan ve alınacak muazzam sayıdaki insan yığınlarına baktığımızda bunun büyüklüğü karşısında şimdiye kadar birbirlerine karşı savaşmış en büyük yığınlar küçülüveriyor…

Bu konuda en basitinden Almanya’nın tek başına büyük bir bölümünü seferber edebileceği ve önemli bir kısmını derhal silah altına alacağı 5,5 milyon askerlik yükümlüsüne emir vermesini bir kanıt olarak sunabiliriz…” (VU, 1914/61 /33:646).

Bu ifadelerin ardından dünya tarihindeki önemli savaşlar, bunlara katılan insan sayıları da gösterilmek suretiyle, anlatılır. Bütün bu büyük savaşlarla kıyaslama yapılarak mevcut harbin ne kadar büyük ve dehşet verici olduğu ise okuyucuya anlatılmak istenen esas konudur (VU, 1914/61 /33). Bu sayının özel bir önemi de vardır. Zira Vasárnapi Újság artık “Savaş Günleri” (Háború napjai) adı altında yeni bir köşe açar: “Bugünkü sayımızdan başlayarak bu köşede düzenli olarak ve büyük ihtimamla gün gün gerekli eleştirilerle sonuçları kati şekilde tasdik olunan savaş hadiselerini derleyeceğiz”, ardından I.Dünya Savaşı’nın 28 Haziran’dan 11 Ağustos 1914’e kadarki olaylarını anlatır. Ferdinand’ın katledilmesi, bu cinayetin ardından yaşananları, seferberlik ilanlarını, suikasttan cihan harbine geçişi ve savaşın yayılımını göstermesi, daha doğru bir ifadeyle bir kıvılcımın koskoca bir yangına dönüşüp ülkeleri, insanları içine çekmesini sergilemesi ve “Savaş Günleri” köşesinin ilk yazısı olması bakımından bu yazıyı özetle vermek yerinde olacaktır (VU, 1914/61./33:653-654):

28 Haziran: Saraybosna’da Princip isimli Sırp, Ferdinand ve eşini katleder. Yapılan soruşturmanın ardından kısa sürede bu işin Sırp subay ve sivil makamların da dâhil olduğu bir girişim olduğu anlaşılır. 23 Temmuz: Belgrad’daki Avusturya-Macaristan elçisi Baron Giesl Belgrad’a bir nota verir. 48 saat süre verilir, bu süre 25 Temmuz akşam saat 6’ya kadardır. 25 Temmuz: Sırp başnazırı Pasics, Giesl’e Sırpların cevabını iletir. Baron Giesl elçilik çalışanlarıyla beraber Belgrad’ı terk eder. Macar ve Avusturya tebaası Belgrad ve diğer Sırp bölgelerinden kaçarlar. 26 Temmuz: Macaristan ve Avusturya’da seferberlik ilan edilir. Viyana ve Budapeşte borsaları kapanır. 27 Temmuz: Temeskubin yakınındaki Sırp birlikleri Tuna’daki gemilerden Macar birliklerine ateş ederler. İngiltere barış girişimlerine başlar. 28 Temmuz: İngiliz Hariciye Müsteşarı Grey parlamentodaki barışın korunması için Alman, Fransız ve İtalya’yı ortak hareket etmeye çağırır. 29 Temmuz: Kral Ischl’den Schönbrunn’a varır. Büyük güçlerin arasındaki savaşın lokalizasyonu konusunda görüşme yapılır. Sırplar Zimony-Belgrad köprüsünü tahrip ederler, ancak tamamen kullanılamayacak hale getirmeyi başaramazlar. Borsalar bilinmeyen bir tarihe kadar kapanır. 31 Temmuz: Tüm monarşide genel seferberlik ilan edilir. İtalya da seferberlik ilan eder. Sınır birliklerimiz Klotjevácz yakınında etkili olan bir Sırp saldırısını geri püskürtür. Tüm devletlerin merkez bankaları faiz oranlarını yükseltirler. 1 Ağustos: Alman ordusunu seferberliğe geçirirler. Fransız Sosyalist Partisi Başkanı Jean Jaurès Paris’teki bir kafede öldürülür. Alman imparatoru Berlin’de toplanan halka seslenir. 2 Ağustos: Almanya Rusya’ya savaş ilan eder. Fransa orduyu seferber eder… Ruslar Eydtkuhnen yakınında Alman sınırını geçer. 3 Ağustos: Fransız birlikleri Alman sınırını geçer. Alman kruvazörü Rus limanı Libau’yu bombalar. Fransızlar Alman sınırındaki Schluft yakınındaki Alman mevzilerini bombalar. İtalya seferberlik ilan eder. İtalya, Romanya, Bulgaristan, İsveç ve Osmanlı tarafsızlıklarını ilan eder.  4 Ağustos: Alman dışişleri nazırı Bethmann-Hollweg Kraliyet Meclisinde Alman birliklerinin Lüksemburg’u ve Belçika’nın bir kısmını işgal ettiğini bildirir. 5 Ağustos: Belçika’nın işgaliyle İngiltere Almanya’ya ordu sevk eder. Akdeniz’de Alman gemileri Cezayir’deki Fransız limanlarını bombalar…6 Ağustos: Avusturya-Macaristan Rusya ile diplomatik ilişkilerini keser…(VU, 1914/61/33: 653-654).

 

Osmanlı Savaşta

 

Savaş Avrupa güçlerini içine almıştı; tarafsız kalmak isteyen ülkeler de artık bedeli ağır olabilecek bir seçim yapmanın eşiğindeydiler. Nitekim Osmanlı, İtalya, Bulgaristan ve Romanya tarafsızlıklarını uzun süre koruyamayacaklardı.  Nihayet 29 Ekim 1914’te Sivastopol ve Odesa limanlarının bombalanması hadisesiyle Osmanlı fiilen savaşa dâhil edildi.

8 Kasım 1914 yılında Vasárnapi Újság Türklerin savaşa girmesiyle ilgili ilk haberini “Savaş Günleri” adlı köşesinden şöyle duyuruyordu:

 

“…30 Ekim: ...Türk-Rus çatışması nedeniyle savaşta yeni bir dönem başlıyor: 29 Ekim öğleden önce Karadeniz’de Rus ve Türk gemileri arasında çarpışma yaşandı. Ruslar bir Türk talim filosunun hareketine engel oldular ve Boğaz’ın girişine yakın bir yerde denize mayın dökmeye çalıştılar. Bunun sonucunda bir Rus mayın ve bir torpido gemisinin batırılması neticesinde savaşa girildi. Türkler ayrıca kömür taşıyan bir Rus gemisi ve gemide bulunan 13 Rus subayı ve 56 denizciyi yakaladılar. Aynı zamanda Türk savaş gemileri Rusların Karadeniz’deki Teodózia ve Novorosszijszk limanlarını top ateşine tuttular ve Szebasztopol’ün [Sivastopol] bombalandığına dair de bir haber geldi.”  (VU, 1914/61./45: 844-845).

 

 Türklerin savaşa girdiğinin duyurulduğu bu 45.sayıda 29 Ekim-4 Kasım 2014 tarihleri arasındaki hadiselerin nakledildiği bu köşede Türklerle ilgili olarak ayrıca şu satırlara yer verilmiştir:

 

“31 Ekim: ...Türk-Rus mücadelesi şiddetlenmeye devam ediyor: Türk savaş gemileri Odessza limanına girdiler ve orada demirli Rus vapurlara saldırdılar. “Sultan Selim” (Goe’deki) Szebasztopol’ü bombaladı. 29 Ekim’deki deniz savaşında ilk haberlerde bahsedilen Rus gemilerinin dışında “Kubanecz” isimli torpido botu da batırıldı. Rus büyükelçisi Giers İstanbul’dan ayrıldı. 3 Kasım: ..Osmanlı ve Antant arasındaki çatışma giderek daha fazla şiddetleniyor. Kafkas sınırında Rus birlikleri birçok noktada Türk birliklerine saldırdılar, onlar ise büyük bir dirençle onları geri püskürttüler. Akdeniz’de ise İngilizler bir Yunan torpidobotunu Türklerin sanarak batırdılar. Müslüman birlikler Kızıldeniz’deki İngiliz limanı Berbera’ya saldırdılar. Türk askeri kuvvetlerinin başkomutanı gelen haberlere göre Harbiye nazırı Enver Paşa oluyor... 4 Kasım: …Türk resmi beyanına göre Ruslar Kafkas sınırında istihkamlar inşa etmeye başladı. İngilizler 18 km. uzaklıktan Çanakkale Boğazı’nı bombalamaya başladı. Bir Türk torpidobotundan atılan ateş bir İngiliz zırhlısında infilaka sebep oldu, bunun üzerine İngiliz gemileri 10 dakika sonra gözden kayboldular…” (VU, 1914/61/45: 845.).

 

 Ancak burada özellikle bir hususu vurgulamakta yarar bulunmaktadır. Yukarıda alıntıladığımız ve Osmanlı’nın savaşa girişinin anlatıldığı bu 45. sayının “Virrasztók” (Nöbetçiler/Gözcüler) başlıklı bölümde Osmanlı-Macar ilişkilerinden, Türk atlı sistemi, Macarların Türklere karşı sergiledikleri muhafaza, bilhassa kale muhafazası ve buna dair yöntemler anlatılırken oldukça olumsuz ifadeler kullanılmışken, bunun hemen ardından yayımlanan bir sonraki sayıda, daha doğru bir ifadeyle 15 Kasım 1914’teki 46.sayısında Vasárnapi Újság’ın bunun tersine Türklerle olan yakınlığa ve özellikle de “Mülteciler Dönemine” vurgu yaptığı ve Türk-Macar siyasi yakınlaşması ve ittifakını bu dönem ve yakın tarihteki Osmanlı-Rus mücadeleleri sırasında Macar haklının Türklerin yanında yer alması üzerinden yansıtmayı seçtiği görülür. Bu yansımaların görüldüğü 15 Kasım 1914’de kaleme alınan “Török Szimpatiák” (Türk Sempatileri) başlıklı yazının bir bölümünü şöyle gösterebiliriz:

“…Biz Macarlar uzun yıllardan beri sadece Türk milletine karşı sempati duyuyoruz. Bu duyguların  temelini ise akraba milletler olmamız oluşturmuyor. Bu akrabalık çok uzaktan ve daha ziyade bilimsel tespitten kaynaklı, toplumsal düşünceden kaynaklı değil…Yüzyıllar boyunca birbirimize karşı acımasız düşmanlar olduğumuzda ve birbirimize karşı devamlı kanlı savaşlar yaptığımız sırada bu akrabalık hiçbir konuda kendini göstermedi.

Bizim Türklere karşı duyduğumuz sempatimizde mültecilerimize açılan misafir kapısı etkin rol oynamıştı. Türk hükümeti Lajos Kossuth ve arkadaşlarını, bu konuda savaşla tehdit edilmelerine rağmen Avusturya’ya teslim etmedi. Bunu unutamayız… Kuzeydeki devin [Rusların] yalnızca sıra bakımından aramızda bir fark gözettiğini öngörüyor ve hissediyoruz, önce Türkleri onlardan sonra da bizi yok edecekler…” (VU, 1914, 61/46: 854).

1914 yılındaki 45-52. sayılara bakarak genel bir değerlendirme yapacak olursak Vasárnapi Újság’ın Türk-Macar ilişkilerini 4 ana dönem üzerinde yansıtmaya çalıştığını düşünebiliriz:

  1. “Hısımlık dönemi”: Osmanlı’nın Avrupa’ya ayak basması ile birlikte Macarlarla karşılaşmalarını takip eden süreçteki savaşlar dönemi,
  2. “Tanıma dönemi”: Macaristan’daki Türk hâkimiyetinin gelişmesiyle birlikte uç askerlerinin ve toplumun birbirini tanıma, bir anlamda “hısımlık” döneminden “dostluk” dönemine olan geçiş dönemi,

3             “Dostluk dönemi”: Macar Özgürlük mücadelelerinin kaybedilmesinin ardından Macar mültecilerin Osmanlı’ya sığındıkları Mülteciler dönemi,

4.            “İttifak dönemi”: Rus tehlikesine karşı Türk-Macar ittifakı dönemi. (Yakın dönem Osmanlı-Rus mücadeleleri (Ör. 93 Harbi) sırasında Macar halkının Osmanlılara verdiği desteği de bu döneme dâhil edebiliriz)

 

                Daha önce bahsettiğimiz 45.sayıdaki “Virrasztók” başlıklı yazıdaki “hısımlık” dönemi 46. sayı ile birlikte biraz daha kısaltılmaya çalışılmış, hâkimiyet döneminden ziyade bununun öncesindeki hazırlayıcı döneme işaret edilmiştir. Baştaki bu “hısımlık” algısının çerçevesinin zamanla daraltılmak istendiği hissedilir.

                Türklerin Macarlarla, Macarların Urallar’dan Hazar İmparatorluğu’na, Karadeniz’in kuzeyinden bugünkü yurtlarına ve sonrasında Osmanlı’nın kendisini Avrupa topraklarında göstermesine kadarki süreçteki Türk-Macar birlikteliğine değinilmemiştir. Bir başka dikkat çekici husus ise 19. yüzyılda ortaya çıkan ve bilim çevrelerinde ateşli tartışmalara neden olan Türk-Macar dil akrabalığı ya da Ármin Vámbéry’nin Türk-Macar dil ve etnik akrabalığına dair tezinin Vasárnapi Újság’da yankı ve etki bulmamasıdır: “…Bu akrabalık çok uzaktan ve daha ziyade bilimsel tespitten kaynaklı, toplumsal düşünceden kaynaklı değil”(VU, 1914/61/46: 854).

                Vasárnapi Újság’ın sayfalarında anılan ve Türk-Macar dostluğunun ve ittifakının önemli bir göstergesi olan Mülteciler dönemine de kısaca değinmek yararlı olacaktır: Bu dönem, tarih sahnesinde kesintisiz devam eden Türk-Macar ilişkilerinin yakın döneme ait bir evresi ve ana hatlarıyla 3 aşamalı idi. İlkinde Habsburglara karşı Imre Thököly (1657-1705) liderliğinde başlayan hareket başarısızlığa uğramış ve Thököly ile beraberindekiler Osmanlı topraklarına kabul edilerek İzmit’e yerleştirilmişlerdi. İkinci evre yine Habsburglara karşı Thököly’nin üvey oğlu II.Ferencz Rákoczi (1676-1735) tarafından başlatılan özgürlük mücadelesiydi. Bu mücadele de başarısızlıkla sonuçlanmış ve Rákoczi ile maiyeti Osmanlı’ya sığınarak Tekirdağ’a yerleştirilmişlerdi. Son evre ise 1848-1849 yılları arasında Lajos Kosstuh (1802-1894) tarafından yine Habsburg baskısına karşı başlatılan özgürlük savaşıydı. Bu mücadele de başarısızlıkla sonuçlanmış ve Kossuth ve beraberindekiler Osmanlı tarafından kabul edilerek Kütahya’ya yerleştirilmişlerdi.[5]

Vasárnapi Újság’ın 1914 yılındaki 45-52. sayıları ile ilgili olarak öngördüğümüz sınıflandırmanın son dönemi ise “ortak düşman” olarak kabul edilen Ruslara karşı ittifak dönemidir. Buna göre her iki milletin menfaati Ruslara karşı birleşmekten başka bir şey değildir. Tarihi bir hatırlatma da yapılarak Osmanlı-Rus harbi sırasında Macarların Ruslara karşı Osmanlı’ya destek vermesi anlatılır: “…1877-1878’deki Türk-Rus Harbi vesilesiyle Türklerle ilgili her konuyu kendi meselemiz addettik. Mitingler düzenledik, şiir okuduk ve nutuk verdik, sevgimizin bir göstergesi olarak İstanbul’a heyet gönderdik ve bize gönderilen Türk öğrencileri büyük bir coşkuyla kabul ettik…” (VU, 1914/61/46.: 854).[6]

Vasárnapi Újság’ın 22 Kasım 1914 tarihli sayısında yer alan “Rus, Türk, Macar” başlıklı kısım sözünü ettiğimiz bu evreleri şu şekilde sergilemektedir:

 

“Esasında Macarlarda Türklere karşı olan kin Türk-Macar savaşlarının ilk dönemine aitti, daha sonrasında ise birbiriyle savaşan iki millet arasında mutlak bir idrak gelişti. Bocskay’den Rákoczi’ye kadar ulusal [özgürlük] mücadelelerimizde Türklere sığınıldı yahut en azından 16. ve 17. yüzyılda esas amacı Habsburg İmparatorluğu’nun zayıflatılması olan Türk diplomasisinde kendilerine sempati duyuldu. Yeni tarih yazarlarımız ve bilhassa Sándor Takáts’ın araştırmaları Macar ve Türk askerleri arasında sürekli devam eden mücadeleler sırasında mutlak bir dostluğun geliştiğini göstermiştir: her biri karşı tarafın kahraman askerine, atlı ve insancıl düşmanına saygı duymuştur. …Macar ve Türk uçlarında yiğitler arasında daha dostane bir ilişki gelişmiştir… Halklar birbirini tanımadıklarında birbirlerine kin beslerler…Şayet biz onlarla 200 yıl boyunca savaşmasaydık, yurdumuzun güney kesiminden, Tunaötesi ve Slovenya’nın büyük bölümünden bir zamanlar orada yaşamakta olan Macarlar yok olmamış olurdu ve bugün orada Almanlar, Sırplar ve Romenler yaşayamazlardı… En son Balkan harbinde de Macarların hissiyatı Türklerden taraftı… Nitekim birliğimizin arkasındaki Rus elini hissediyorduk, Türklerle bizim aramızda ise sadece sıra farkı vardı: Ruslar önce onları sonra bizi boğmak istiyor…” (VU, 1914/61/47: 876).

 

Vasárnapi Újság savaşın ayrıntılarını “Savaş Günleri” adlı köşesinde hakla duyurmaya devam ediyordu. Haberlerde öne çıkan konular ise daha ziyade itilaf devletlerinin batırılmış torpido gemileri, Rus birliklerinin geri püskürtüldüğü çatışmalar, ele geçirilen esirler, kaçan düşman askerleri ve İngilizlere, Ruslara vb. karşı kazanılan başarılardı. Ancak yine de savaşın acı yüzü tüm gerçekliğiyle birkaç sözcükle kendini gösteriyordu: “Ölenler” başlığıyla savaşta kaybedilen askerler listeleniyordu.   

 

Osmanlı’nın savaşa girmesiyle birlikte açılan yeni cepheler Vasárnapi Újság’ın sayfalarında şöyle yer buluyordu:

 

“6 Kasım: …Kafkas sınırında Türk atlıları Kazak birliğini geri püskürttü. İstanbul’dan gelen haberlere göre 3 bin Bedevi ile birlikte Türk birlikleri Mısır sınırını geçtiler, İngilizlere karşı askeri harekâtlara başladılar… 9 Kasım:…Türklerin resmi beyanlarına göre Mısır sınırını geçtiler. Karadeniz’de Rus donanmasının ordu limanına çekilmesinin ardından Türk gemileri Kafkasya’nın en önemli limanını bombaladılar. Akaba’da kıyıya çıkan İngiliz birlikleri yok edildi, bunun üzerine orada bulunan İngiliz kruvazörleri bir tanesi hariç geri çekildiler. Kafkasya’daki Rus birliklerini 2 gün süren savaşta yendiler…” (VU 1914/61/46: 860-861).

 

“13 Kasım: …Türk genel karargâhı 1 Kasım’dan beri Kafkasya sınırında cereyan eden hadiselerle ilgili bir bildiri yayımladı. 1 Kasım’da Ruslar sınırı geçtiler, Türk sınır muhafızları düşmana ağır kayıplar verdirdi 4 gün içinde Kulba ve Köprüköy dolaylarına kadar geri çekildiler, 5 ve 6 Kasım’da Ruslar siperlerine çekildiler, 7 Kasım’da Türkler hücuma geçti, 4 günlük büyük bir mücadelenin ardından genel hücuma başladılar, süngüyle Köprüköy’ü aldılar…14 Kasım:..Türkler Rusları yendikleri Köprüköy civarındaki savaşlarda 500 esir ve 10.000 silah ve çok sayıda mühimmat ele geçirdiler. Ruslar kötü bir vaziyette Kutek’e çekildi, Türkler zeminin ve havanın kötü olmasına rağmen onları takip etti. Sultan İstanbul’da cihat fetvası verdi.” (VU 1914/61/47: 880).

 

“19 Kasım: …Türk donanması Sebasztopol yakınında Rus donanması ile çarpıştı, Trapezunt’u bombaladı. Bir Rus zırhlısı ciddi yaralar aldı. Rus gemileri Szebasztopol yönüne kaçtılar. Mısır sınırında harekât yapan Türk birlikleri sınırın 120 km. ötesindeki Kalat-ul Nahl’ı ele geçirdi…20 Kasım: …Türkler 2 gündür Azab-Zazak-Khochad sınır hattında Rus ordusuna saldırıyor. Azab civarındaki tepeleri süngü hücumuyla ele geçirdiler. Batum’a ilerleyen birlikler Rusları tekrar yendiler, Zavatlar ve Kura tepelerini işgal ettiler, büyük ganimet ele geçirdiler. Azerbaycan eyaletinde ilerleyen Türk birlikleri Selmas yakınında güçlü bir Rus birliğini yendi…21 Kasım: Türkler 17 Kasım’da Artvin civarında bulunan bütün istihkâmları süngü hücumuyla ele geçirdi. Kafkas sınırında savaşlar devam ediyor; Türkler Liman civarında galip geldiler, Ruslar Çurut nehrinin karşı tarafına kaçtılar…22 Kasım: Türk kruvazörü Hamidiye Tuepse (Poti ve Novorvszijszk arasında) radyo-telgraf istasyonunu ve Rus petrol depolarını imha etti. Türkler ve İngilizler arasında 18 Kasım’da Sehal-el Arab yakınında büyük bir savaş oldu, İngilizlerin yenilmesi mühimdi. Marmaris isimli Türk torpido botu bir İngiliz torpido botunda patlamaya sebep oldu..23 Kasım: …Resmi beyana göre Türkler Süveyş (Suez)kanalına ulaştılar. Kanalın 30 km aşağısındaki Katara ve Kerteba arasında gerçekleşen savaşta İngilizleri yendiler. İngilizler nizamsız bir şekilde kaçtılar… ” (VU 1914/61/48: 900-901).

 

Görüldüğü üzere I.Dünya Savaşı’nın ilk evresindeki olayların yansımaları, Osmanlı’nın savaşa girmesi ve hemen sonrasında cereyan eden olaylar  Vasárnapi Újság’da önemli yer tutmuş; haberler etkili ve çok sayıdaki fotoğraf karesiyle desteklenmiştir. Türk-Macar ittifakının temelleri daha ziyade yakın dönem tarihi olaylarıyla bağlantı kurularak güçlendirilmiş, Mülteciler dönemi ile Osmanlı-Rus mücadelelerinin çeşitli evrelerinde Macarların Türklere verdikleri desteğin de hatırlatılmasıyla dostluk ön plana çıkarılmıştır.

Bir Macar gazetesinin gözünden olaylara nasıl bakıldığını ve yansıtıldığını, Osmanlı’nın savaşa girmesinin sayfalarda nasıl yer bulduğunu göstermeyi amaçladığımızı belirterek çalışmamızı sonlandırırken, araştırmacılara ufak da olsa bir katkısı olması dileğiyle I.Dünya Savaşı’nın başlangıç aşamasında Vasárnapi Újság’da yer alan Türklerin savaşa dâhil edilmesi ile ilgili haberlerin yer aldığı sayıları  sunuyoruz:

 

8 Kasım 1914 tarihli 45.sayı: Macaristan toprakları üzerindeki Osmanlı-Macar savaşları, “hısımlık” dönemi, Türklerin savaşa girmesi, 30 Ekim, 31 Ekim, 3 Kasım ve 4 Kasım’da cephede geçen hadiseler,

 

15 Kasım 1914 tarihli 46.sayı: Türklerin savaşa girmesi ve 5-9 Kasım 1914 tarihinde cephede geçen hadiseler,

 

22 Kasım 1914 tarihli 47.sayı: Habsburglar, Ruslar; Mülteciler dönemi ve Osmanlı’yı müttefik olmaya zorlayan nedenler ile 13 -16 Kasım 1914 tarihinde cephede geçen hadiseler,

 

29 Kasım 1914 tarihli 48.sayı: 19-23 Kasım 1914 tarihleri arasında cephede geçen hadiseler anlatılır.

 

6 Aralık 1914 tarihli 61/49.sayı: 26 Kasım, 27 Kasım, 29 Kasım 1914 tarihleri arasında cephede geçen hadiseler anlatılır.

 

13 Aralık 1914 tarihli 61/50.sayı: 3 Aralık, 5 Aralık, 6 Aralık, 8 Aralık 1914 tarihleri arasında cephede geçen hadiseler anlatılır.

 

20 Aralık 1914 tarihli 61/51.sayı: 11 Aralık, 15 Aralık 1914 tarihleri arasında cephede geçen hadiseler anlatılır.

 

27 Aralık 1914 tarihli 61/52.sayı: 18-19 Aralık 1914 tarihleri arasında cephede geçen hadiseler anlatılır.

 

3 Ocak 1915 tarihli 62/1.sayı: 26 Aralık, 28 Aralık 1914 tarihleri arasında cephede geçen hadiseler anlatılır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

Doğan, Cabir; Göktaş, Hanım, “Çocuk Gazetelerinin Gözünden Birinci Dünya Savaşı” Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı:32, Isparta 2014, ss.:15-28.  http://sablon.sdu.edu.tr/dergi/sosbilder/dosyalar/32/32_2.pdf

Esenkaya, Ahmet, “Çanakkale Savaşları Sürecinde Türk Basını” http://www.sihhiye1915.com/pdf/csstb-teblig.pdf.

Karadoğan, Umut C. “XIX.Yüzyıl Avrupası’nda Yaşanan İhtilal Hareketleri ve Bu Hareketlerin Osmanlı Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti’ne Etkileri”, Akademik Bakış Dergisi, Sayı:35, Mart-Nisan 2013, İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Kırgız-Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, Celalabat, Kırgızistan. (http://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423867856.pdf)

Kemény, Györy. Magyarország Időszaki Sajtója 1911-től 1920-ig, A Magyar Nemzeti Múzeum Országos Széchényi Könyvtára, Budapest, 1942. (http://mek.oszk.hu/11700/11792/pdf/11792_1.pdf).

Nazır, Bayram, “II.Abdülhamid Dönemi Osmanlı-Macar Dostluk İlişkileri”, A.Ü Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi [TAED],43, Erzurum 2010, s.309-317

Orosz, Noémi, Vasárnapi Ujság Története (1854-1922). Tmv: Dr. Miklós Berényi, Debreceni Egyetem Informatikai Kar, Debrecen 2009.  (https://dea.lib.unideb.hu/dea/bitstream/handle)

Özkan, Ayşe, “I.Dünya Savaşı’nda Sırbistan’ın Müslümanlara Karşı Tutumu”, Gazi Akademik Bakış, cilt:7, sayı:14, Ankara 2014, ss 49-70.

Vasárnapi Újság, 1.evf. 1.sz, 5 Mart 1854. (http://epa.oszk.hu/00000/00030/00001/pdf/VU-1854_01_01_03_05.pdf)

Vasárnapi Újság, 26.evf. 11.sz, 16 Mart 1914. http://epa.oszk.hu/00000/00030/01306/pdf/01306.pdf

Vasárnapi Újság, 61.evf. 27.sz, 5 Temmuz 1914. http://epa.oszk.hu/00000/00030/03163/pdf/VU_EPA00030_1914_27.pdf

Vasárnapi Újság, 61.evf. 28.sz, 12 Temmuz 1914. http://epa.oszk.hu/00000/00030/03164/pdf/VU_EPA00030_1914_28.pdf

Vasárnapi Újság, 61.evf. 33.sz, 16 Ağustos 1914. http://epa.oszk.hu/00000/00030/03169/pdf/VU_EPA00030_1914_33.pdf

Vasárnapi Újság, 61.evf. 45.sz, 8 Kasım 1914. http://epa.oszk.hu/00000/00030/03181/pdf/VU_EPA00030_1914_45.pdf

Vasárnapi Újság, 61.evf. 46.sz, 15 Kasım 1914. http://epa.oszk.hu/00000/00030/03182/pdf/VU_EPA00030_1914_46.pdf

Vasárnapi Újság, 61.evf. 47.sz, 22 Kasım 1914. http://epa.oszk.hu/00000/00030/03183/pdf/VU_EPA00030_1914_47.pdf

Vasárnapi Újság, 61.evf. 48.sz, 29 Kasım 1914. http://epa.oszk.hu/00000/00030/03184/pdf/VU_EPA00030_1914_48.pdf

Vasárnapi Újság, 61.evf. 49.sz, 6 Aralık 1914. http://epa.oszk.hu/00000/00030/03185/pdf/VU_EPA00030_1914_49.pdf

Vasárnapi Újság, 61.evf. 50.sz, 13 Aralık 1914. http://epa.oszk.hu/00000/00030/03186/pdf/VU_EPA00030_1914_50.pdf

Vasárnapi Újság, 61.evf. 51.sz, 20 Aralık 1914. http://epa.oszk.hu/00000/00030/03187/pdf/VU_EPA00030_1914_51.pdf

Vasárnapi Újság, 61.evf. 52.sz, 27 Aralık 1914. http://epa.oszk.hu/00000/00030/03188/pdf/VU_EPA00030_1914_52.pdf

Vasárnapi Újság, 62.evf. 1.sz, 3 Ocak 1915. http://epa.oszk.hu/00000/00030/03189/pdf/VU_EPA00030_1915_01.pdf

Vasárnapi Újság, 68.evf. 24.sz, 25 Aralık 1921. http://epa.oszk.hu/00000/00030/03475/pdf/VU_EPA00030_1921_24.pdf

 

* Yrd.Doç.Dr., Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Hungaroloji Anabilim Dalı, e-posta: altayliankara.edu.tr

[1] Bu konuyla ilgili olarak Yrd.Doç.Dr.Fevzi Çakmak tarafından verilen bir bildiriyi ve oldukça verimli olan bir sempozyumu da anmak isterim: “Karagöz Mizah Dergisi Sütunlarında Birinci Dünya Savaşı” Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi  II. Uluslararası Tarih Sempozyumu, 100.Yılında I.Dünya Savaşı, 16.10.2014, Ömer Köse Salonu II.Oturum.

[2] 1848-1849 Yıllarında Macaların Lajos Kossuth (1802-1894) önderliğinde Habsburglara karşı verdiği ve başarısızlıkla sonuçlanan bağımsızlık mücadelesidir. 15 Mart 1848 yılında başlayan bu harekettin başarısız olması üzerine Kossuth ve berberindekiler Osmanlı topraklarına sığınarak İzmit’e yerleştirilmişlerdir. 15 Mart 1848’de başlayan bu hareket bugün Macaristan’ın milli günlerinden biri olarak da kutlanmaktadır.

[3] Çalışmamızda Vasárnapi Újság’a ait tüm nüshalar http://epa.oszk.hu elektronik arşivinden alınmıştır, Vasárnapi Újság atıflarda bundan sonra VU şeklinde kısaltılacaktır.

[4] Özkan “I.Dünya Savaşı’nda Sırbistan’ın Müslümanlara Karşı Tutumu” adlı çalışmasında bu suikastın, o dönem kendisine gerilla ve suikastçı yetiştirmek için bir merkez de açmış olan Kara El örgütü tarafından gerçekleştirildiğini; dönemin Sırbistan Başbakanı Pasiç’in bu örgütü, örgütün de Pasiç’i istemediğini bildirir. Pasiç’ten bu büyüklükte ses getirecek bir suikastla kurtulmak isteyen örgütün hedef olarak Ferdinand’ı seçmesini ise şöyle açıklar: “Kara El örgütü 1914 yazında en büyük eylemi olacak Avusturya-Macaristan tahtının varisi Arşidük Franz Ferdinand suikastı için artık hazır haldeydi. Güney Slavlarına ya da en azından Hırvatlara, 1867 yılından itibaren Alman ve Macarlara tanınan siyasi statü benzeri bir statü tanımaya sıcak bakan Arşidük bu düşüncesiyle suikastın hedefi olacaktır. Güney Slav militanları için bu düşünce tehlikeliydi. Çünkü Güney Slav tebaasını yatıştırarak, bir Güney Slav devletinin kurulmasını erteleyebilecek bir imparatorun tahta geçmesi sakıncalıydı (Özkan, 2014: 51).

[5] Kossuth’un Osmanlı’ya sığınması ile ilgili olarak Sultan Abdülmecid’in söylediği söz bugün dahi hafızalardaki tazeliğini korumaktadır. Macar mültecilerin iadesi konusunda artan Habsburg ve Rus baskısı karşısında Sultan Abdülmecid savaşı dahi göze alarak Macarları iade etmeyeceğini şu sözlerle belirtmiştir: “ecdadımın altıyüz seneden beri bunca fedakârlıklarla muhafaza ettiği himâyet hakkında Avrupa bizden nez’ etmek mi istiyor. Bu hakkı zâyi ettikten sonra bana saltanatın dahî lüzumu yoktur. Bir Macar’ı elli bin Osmanlı kanı döker yine muhafaza ederim” (Karadoğan, 2013:14).

[6] Bu konuyla ilgili olarak Nazır şunları nakleder: “…1877-78 Osmanlı Rus harbinde yaralanan Türk askerleri lehinde Macar talebeleri Budapeşte’de bir gösteri düzenlemişler ve Osmanlı Devleti’ne duydukları saygı ve sevginin bir ifadesi olarak Türk konsolosluğu önünde bir fener alayı tertip etmişlerdi8 . Aynı şekilde 93 Harbi’nin başlaması üzerine Macar Üniversite öğrencileri Peşte’deki Türk sefaretini ziyaret etmişler Peşte’de ve Viyana’da Osmanlı Devleti lehine miting tertip etmek istediklerini bildirmişlerdir. Osmanlı Devleti adına düzenlenen gösteriler zamanla bütün Macaristan’a yayıldı. Bu gösteriler arasında en anlamlı olanlardan bir de Macar Yazar ve Sanatçılar Derneği’nin düzenlediği konser idi. Türk ordusundaki yaralı askerler adına düzenlenen konser, seçkin bir topluluğun katılımıyla Hungaria Hotel’de 6 Kasım 1876’da yapıldı. İki ülke arasındaki dostluk ilişkilerine en güzel örneklerden bir de 1878 yılında yaşandı. Nitekim bu yılda bir Türk heyeti Macaristan’ı ziyarete gitmiş ve bu heyete Macaristan’da büyük ilgi gösterilmişti.” (Nazır, 2010: 310-311).