ÇANAKKALE DENİZ MUHAREBELERİ
Çanakkale muharebesine 25 Ocak'ta karar verilmişti fakat İlk harekat İngiltere'nin Osmanlı Devletine savaş ilan ettiği 3 Kasım 1914'te İngiliz gemileri tarafından boğazın bombalanması ile olmuştu.3 Kasım sabahı iki İngiliz ve iki Fransız muharebe gemisi,dört kruvazör ve 8 muharipten oluşan filo Kumkale ve Orhaniye Tabyalarını bombalamıştır. Bu bombardıman esnasında Seddülbahir'deki merkez cephanenin ateş alması nedeniyle meydana gelen patlamada 5 subay ile 80 er şehit olmuş, 31 kişi de yaralanmıştı . Boğaza yapılan bu saldırıdan sonra müstahkem mevki komutanı Cevat Paşa boğazda ki savunma tertibatı ile ilgili yeni değişiklikler yapmıştır.
Çanakkale Boğazı'nda Savaş Öncesi Yapılan Hazırlıklar
Savaş öncesi Boğazı savunmak için bazı tertibatlar alınmış bulunmaktaydı. Fakat bu tertibatın çoğu 25-30 yıl öncesinin teknolojisini yansıtmakta idi. Burada bulunan toplar kullanım itibari ile yeterli olmamakla ikisi bağımsız, üçü ağır topçu taburunda bulunan toplam 35 batarya bulunuyordu.
Savaş öncesi Alman Ağır Topçu Genel Müfettişi Posseldt ve İstihkam Genel Müfettişi Weber Paşaların Harbiye Nezâreti'ne tavsiyeleri üzerine batarya sayısı 22'ye indirilmiş, personelin de diğer bataryalara nakli sureti ile mevcut personel sıkıntısı giderilmeye çalışılmıştır.
Müstahkem Mevkii Komutanlığı ise, bunun zıttı olarak, 20 Eylül 1914'te hazırladığı raporda, Boğaz girişinin her zaman kolayca ele geçirilip düşürülebileceğini, iç kısımda ise düşmanın kuşatma altında olacağını beyanla hazırlıkların Boğaz içinde yapılmasını rapor etmiştir . Çevrede ki Müstahkem Mevkileri ve ordulardaki ağır topların bir bölümü Çanakkale'ye sevk edilirken, Çanakkale Müstahkem Mevkii deposundaki eski toplar yeniden kullanılmaya başlamıştı. Bunun dışında Mesudiye Zırhlısı'nda olduğu gibi eski savaş gemilerinden sökülen toplar ile seferberlik öncesi Boğaz'ın yeniden tahkimi çerçevesinde 15 Haziran 1914'te alınan karar gereği kadro dışı bırakılan toplardan da tekrar yararlanma yoluna gidilmiştir .
Tüm bunların yanında Boğazın mayınlamasına başlanmış ve mayın hatlarının sayısı artırılmıştır, iki yeni hat eklenmiştir . Boğaz'daki tabyaların düzenlenmesi yanında gece vakti gözlem ve isabetli atışların temini için ışıldaklar da yerleştirilmiştir . Boğaz'a mayınlar ve ışıldaklar döşenirken bir taraftan da denizaltıların geçmesine mani olmak üzere 5 Şubat 1915'te Boğaz'ın güney kesimindeki son mayın hattının ardına belli noktalarda şamandıralar arasına balıkçı ağları gerilmiştir .
Tam Yol Çanakkale
İtilaf devletleri savaş konseyinin kararı üzerine hemen hazırlıklara başladı. Carden'e istediği ihtiyat kuvvetlerin gönderileceği vaat edildi. Buna ek olarak, Fisher'in önerisiyle, Kraliyet Donanması'nın 15 inçlik (38 santimetre) toplara sahip en modern zırhlısı Queen Elizabeth son seyir ve top kalibrasyon denemelerini yapmak üzere gönderilmesi kararı alındı. Churchill harekâtın 15 Şubatta başlayacağını Fransa'ya bildirmiştir. Fransa harekâta, Amiral Carden'in komutası altında Amiral Guepratte'nın komuta ettiği bir filo göndermiştir . Churchill, Rusya'dan da İstanbul Boğazı'na taarruz etmek sureti ile bu harekâta katılması istenmiştir . Ruslar bu talepler karşısında sadece Ege'ye, Askold adında bir hafif kruvazör gönderecektir .
Savaş Konseyi'nin kararı ile birlikte yapılacak harekâtın planıda belirginleşmişti: Karadan bir çıkarma yapılmaksızın Boğaz geçilecek, ardından karaya asker çıkarmak üzere bir kara gücünün de kullanılmasına karar verilmiş olması ve bu yönde hazırlıkların başlamasıdır. Bu karar, büyük riskleri de beraberinde taşıyordu. Taarruz tarihi 19 Şubat 1915 olarak saptanmıştı. Doğrudan Boğaz'a yönelik bir deniz taarruzu için görevlendirilen Carden'in emrinde İnflexible muharebe krovazörü, Agamemnon, Triumph, Vengeance, Albion ve Cornwallis zırhlıları ile Amiral Guepratte komutasında Sufren, Gaulois ve Bouvet zırhlılarından oluşan bir Fransız tümeni ile 4 hafif kruvazör, 16 muhrip, 7 denizaltı, 7'si mevcut, 14'ünün de yolda olduğu 21 mayın arama-tarama gemisi ve bir uçak gemisi vardı. Queen Elizabeth ve Lord Nelson zırhlıları da yolda bulunuyordu . Bu gemiler üzerinde çeşitli çaplarda toplam 187 top yerleştirilmişti .
Bunun dışında 29.tümenin Mondros'a sevk edilmesi, Mısır'da hazırlanan ordunun sevki için hazırlıkların tamamlanması, hayvan nakline mahsus nakliye araçlarının temini, küçük nakil araçları, romörkörlerin tedarik edilmesine karar verildi.
İtilaf devletlerinin tüm bu hazırlıkları yaptığı haberlerinin ulaşması Osmanlı devletininde hazırlıklarını hızlandırmasına neden olmuştur . İlk saldırının yapılacağı 19 Şubata gelindiğinde itilaf bloğunun hazırlıkları tamamlanmıştı, Çanakkale Boğazı'na saldıracak birleşik filo, her biri 3-5'er muharebe gemisinden oluşan 3 Tümen hâlinde tertip edilmişti. 1 ve 2. Tümenler İngiliz gemilerinden 3. Tümen Fransız gemilerinden oluşmaktaydı.
18 Marta Doğru Bombardıman Devam Ediyor (19 Şubat 1915)
Planlanan Harekat 15 Şubattı fakat deniz uçakları ile mayın arama-tarama gemilerinin hazırlıklarının tamam olmaması nedeniyle harekat bir sonraki tarihe ertelenmiştir. Harekatın bir sonraki başlangıcı olan 19 Şubat saat 07:45'te Mondros Limanı'ndan Amiral Carden komutasındaki donanma harekâta başlarken, saat 07:50'de, Limni Adası'ndan havalanan bir uçak Ertuğrul Bataryası'nın çevresindeki piyade bölüğünü bombalamıştır. Saatlar 09:51'i gösterdiğinde Cornvallis Zırhlısı, Orhaniye Tabyası'nı topa tutmuştu. Bunu saat 10:01'de Truimph Zırhlısı'nın Ertuğrul Tabyası'na, açtığı ateş izlemiştir. Düşman kuvvetlerinin bu saldırısı üzerine Türk tarafı menzil dışında olduğu için düşman kuvvetlerine karşılık verememişir. Öğleden sonra tekrar başlayan bombardımanda 14:30'da tabyaların kısa mesafeden ezici bir ateş altına tutularak tahrip edilmesi ve Boğaz'ın girişine doğru mayınların temizlenmesi hedeflenmiştir.
Bunun dışında Sedülbahir'i Inflexible Zırhlısı'nın bombardıman altına alması, Fransız Tümeni Amirali Guepratte tabyaları 20 dakika süren bombardımana tabi tutmuş ve tabyaların menziline girmiştir. Bu sırada Amiral, Vengeance ve Cornvvallis'in kıyıya yaklaşmalarını emretmiştir. Kumkale ve Seddülbahir Tabyalarını ateş altında tutan bu gemiler daha sonra Orhaniye ve Ertuğrul Tabyaları'nı da ateş altına almışlardır. Tabyaların karşılık veremeyip toz duman altında kalması, Amiral Carden'de buraların yerle bir edildiği intibaını uyandırmış, bunun üzerine ''Suffren'e kıyıya daha yaklaşması, Vengeance'ın da, ateş keserek tabyaları gözden geçirmesi'' şeklindeki verilen emri, Suffren'in ''ateş kes, lnflexible'a yaklaş'' şeklinde yanlış anlaması üzerine birleşik filo için büyük bir fırsat kaçırmış, ateş üstünlüğünde olduğu Orhaniye Tabyası'nı bombalamayı bırakıp geri çekilmesi ile neticelenmiştir. Akşam üzeri havanın kararması ve görüş mesafesinin azalması üzerine fazla bir neticenin alınamayacağına kanaat getiren Amiral Carden, 17:20'de donanmaya geri dönüş emri vermiştir .
Gün boyu yedi saati aşkın devam eden bu bombardımanda 1000 üzerinde mermi kullanılmış netice olarak ilk ciddi deniz muharebemiz bu bombardımana kıyasla Türk tarafı nın verdiği zaiyat az olmuştur. Orhaniye ve Seddülbahir Tabyaları'nda, 2'si subay 4 şehit verilmiş, 11 er de yaralanmıştı .
Müttefikler açısından ise harekât askerî bir fiyasko ile sonuçlanmış, arzu edilen gayeye tamamıyla ulaşılamamıştı . Üstün ateş gücüne rağmen giriş tabyalarına az bir hasar verilebilmiştir .
Bir yandan da bu harekatlar devam ederken 19 Şubatta Çanakkale'ye kara gücü gönderilmesi de tekrar gündeme geldi. General Maxwell'e donanmanın, Çanakkale Boğazı'na taarruza hazırlanmış olduğunu, General Birdwood'un emrindeki 30.000 kişilik Anzak kuvvetini 9 Marta doğru, gönderilen nakliye gemilerine -bu gemiler 29. Tümen için hazırlanmıştı- bindirmeye hazır hâle getirmesi konusunda haberdar edilmesini emretmiştir . Çanakkale Taarruzu İngiliz basınında o kadar büyük yer tutmuştu ki Artık ne pahasına olursa olsun olumlu bir neticenin alması gerektiğine inanılıyordu bu hem İngilizlerin şeref ve haysiyetleri için önemli hem de balkan devletlerinin bundan sonra ki tavırlarının en büyük belirleyici olması açısından önemli idi. 24 Şubatta toplanan Savaş Konseyi bu fikirde Lloyd George muhalif kalmış, ordunun başka bir yerde kullanılmamasını istemez iken. Churchill, İngiliz halkının Çanakkale'ye başlatılan taarruzun mutlaka başarıya ulaştığını görmek istediğini belirtmiştir . Bu tarihten sonra 18 Marta kadar geçen süreçte müttefik gemileri boğazları bombardımana devam etmişlerdir.
18 Marta kadar dış istihkamların düşürülmesi, Müttefik Donanma'da Boğaz'ın geçilmesi konusunda bir ümit uyandırmış, bu gelişmeler Rusya ve Balkan devletleri üzerinde büyük bir tesir meydana getirmiştir. Romanya ve İtalya'dan İtilâf devletlerine sıcak mesajlar gelmeye başlamış, Bulgaristan ise bu durum karşısında Merkezî devletlerle görüşmelerine son vermiştir. Osmanlı Devleti'nin parçalanmasından pay alamamaktan korkan Rusya, Karadeniz Boğazı girişinde harekâta katılmak üzere, 40.000 mevcutlu bir ordu göndermeyi teklif etmişti . Bunların içinde belki de en önemlisi Venizelos'un Yunan Kralı'nı da ikna ederek 3 Yunan tümenin Çanakkale'ye gönderilmesi teklifidir. Fakat bu teklife Rusya'nın karşı çıkması nedeniyle söz konusu teklif gerçekleşmemiştir. Ayrıca tüm bu harekatın etkileri İstanbul ve çevresinde sosyal iktisadi hayatta kendini göstermiştir. Hatta İstanbul'da bulunan devlet merkezinin başka bir yere taşınması da gündeme gelmiştir. Bombardımanların olduğu dönemde İstanbul'da yaşayan halk arasında heyecana sebep olmuştur. ABD büyük elçisi Hanry Morgenthau bu konuda ‘ sadece halk değil, resmi sınıfları da saran korku ve paniğin emareleri her tarafta belli oluyordu.' İfadeleri ile hatıralarında yer vermişti . Ayrıca ABD büyükelçisi Türkler şehri terk etmektense tahrip etmeyi planlıyorlar diye beyanatta bulunmuştu .Bunun dışında elçi Morgenhau, herkesin müttefik donanmasının boğazı geçeceğine inandığını buna bir tek Enver Paşanın inanmadığını belirtmekteydi .
Müttefiklerin saldırılarını arttırdığı bombardımanın en şiddetli olduğu günlerde İstanbulda, Meclis-i Mebusan'da hararetli tartışmalar yaşanmış, meclisin Eskişehir'e taşınması gerektiği fikrine Meclis Başkanı Halil Bey Meclisin taşınması fikrine karşı çıkarak düşmanın boğazları geçemeyeceğini, geçse bile bu durumun Türk milletinin azim ve metanetini arttıracağını savunmuştur .
Liman Von Sanders de ise İstanbul da ki bu taşınma tartışmalarının olduğu günleri şöyle değerlendirmektedir :
''Türk Genel Karargâhı, Şubat sonlarına doğru düşman donanmasının Boğaz'ı geçme ihtimalini dikkate almaya başlamış ve Sultan ile maiyeti, mülkî ve askerî makamlar ve hazine için tedbirler alınmasına girişmişti. Düşman Donanması başarıya ulaşır ve Boğaz'ı geçerse, bütün bunlar Anadolu yakasındaki bazı yerlere taşınacaktı.''
İstanbulda siyasette bu taşınma tartışmaları son hadde devam ederken halk, İkdam Gazetesi'ne göre normal hayatına devam etmekteydi :
''Burada Kal'a-i Sultânîyye bombardımanının tesirâtı gayet ehemmiyetsizdir. Memleketin ahval-i umûmiyesinde zerre kadar tebeddül yoktur. Herkes işiyle, vazifesiyle, alış verişiyle meşguldür. Dünyada her hadisenin mukaddemâtı şiddetle teheyyücâta mucip olarak sonra yavaş yavaş alışıldığı ve ilk tesir zevale yüz tuttuğu halde, burada bombardımanın ilk günleri de ehemmiyetsiz olarak geçmiştir. Hemen hemen diyebiliriz ki şehrin heyet-i umûmiyesinde, ahâlinin tarz-ı hayat ve maişetinde, hiç bir şeyde zerre kadar tebeddül eseri yoktur. Bu hâl-i fevkalâdenin esbâbı rûhiyesi tahlile sezâ bir mahiyettedir. Milletin gösterdiği bu metânet ve itidale kaygısızlık demek cinayettir. Çünkü kaygısız değil, bilakis vatana şiddet-i merbutiyetimizi nice vesileler ve fırsatlarda faziletkarâne ve ulvi bir tarzda ispata muvaffak olduk.''
Böyle buhranlı günlerde sansür uygulamasınıda göz önünde bulundurmak lazım gelir. Hükemetin savaş öncesi aldığı borçlar ve savaşın masrafları savaş henüz tam anlamıyla kendini hissettirmediğinden dolayı hükümet tüm masrafları karşılayabiliyordu. Savaşın asıl etkisi Çanakkale cephesinde binlerce yaralının Sirkeci ve Haydar paşa limanlarına akın akın gelmesiyle hissedilecekti.
18 Mart 1915 Çanakkale Geçilmez
Türk milletinin hafızasına Çanakkale geçilmez olarak yazılacak bu slogan 18 Mart 1915 teki nihayi boğaz muharebesi sonrasında ortaya çıkmıştır. Çanakkale boğazında sürekli devam eden küçük çaplı çıkarma harekatları başarısız olması üzerine donanma tabyalara bomba yağdırmıştı . Lord Kitchner, 29. Tümen'in hareketine müsaade ederken, ertesi gün bu tümenle birlikte Anzak Kolordusu ile Fransız Tümeni ve İngiliz Kraliyet Deniz Tümeni'nin oluşturacağı Akdeniz Seferi Gücü Komutanlığı'naSir Ian Hamilton'u tayin etmiştir.
Çanakkale muharebelerinin mimarı Churchill'in, Hamilton'un Çanakkale'ye mümkün olduğu kadar çabuk gitmesi konusundaki ısrarı vardır. Churchill, muhtemelen bu başarının kendisine ait olmasını istiyordu. Hamilton, hazırlıklarını yapmaması ve kurmay heyetinin daha teşekkül etmemesine rağmen, tayin edildiği gününün ertesi trenle Londra'dan hareket etmiş, 17 Mart 1915'te Mondros Limanı'na varmıştır .
Deniz harekâtı için denizdeki hazırlıklar da hız kazandı. 4 Marttan itibaren, bombalanan tabyaların tahrip faaliyetlerinden vazgeçilerek Boğaz'ın orta savunma hattında bulunan mayınların temizlenmesine çalışılmıştı. Boğazların mayın tarama işlemlerinde beklenenden daha çok zorluklarla karşılaşılıyordu. Taarruz gemilerinin boğazın her iki yanındaki seyyar topları susturamaması boğazda mayın temizleme işlerini sivil teknelerle yapılmaya itiyordu. Bu tekneler Boğaz'daki şiddetli akıntıya karşı fazla yol da alamıyorlardı. Mayınları temizlemek için mayınlı alanın üzerine çıkıp sonra akıntıdan yararlanarak aşağı doğru tarama işlemine geçiyorlardı. Mayın tarama için destroyerlerin kullanılma girişimleri başarısız olmuştu. Orta Savunma Hattı'nın başındaki mayınlı alanın gündüzleri temizlenmesinden Martta vazgeçilmiş ve iş geceye alınmıştı Amirallik Dairesi'nde Churchill sabırsızlanmaya başlamıştı. 13 Martta Carden'e gönderdiği özel ve gizli bir telgrafındaki ''Boğaz'ın en dar yerine kadar olan mayınların temizlenmesinde verilen yaklaşık üç yüz kayıp pek küçük bir bedeldir. Bu iş, can ve küçük tekne kaybına bakılmadan yapılmalıdır ve ne kadar çabuk tamamlanırsa, o kadar iyi olacaktır.'' şeklindeki ifadesi bu konuda Churchill'in hırsını ve aceleciliğini açıkça göstermektedir .
Bu harekatın öncelikli hedefinde, mayınlı alanların gündüz donanmanın yoğun ateşi altında temizlemek ve boğazın en dar kısımlarında ki Türk savunmalarına tüm kuvvetleriyle taarruz edilmesiydi. Aynı zamanda boğaz geçildiği andan itibaren geniş çaplı kara harekatına da başlanacaktı .
15 Marta gelindiğinde Churchill'in Amiral Carden'e gönderdiği telgrafa Carden aynı günde cevap vermiş ve havalarında müsait olması durumunda 17 Martta Boğaz'a harekatın yapılacağı şeklindedir . Diğer taftan stres ve ümitsizlik nedeni ile harekâttan bir gün önce sağlığı bozulan Amiral Carden'in yerine Müttefik Donanması'nın emir ve komutası Amiral J. M. De Robeck'e verilmiştir . Churchill, De Robeck'i 17 Martta bu tayin işinden haberdar ederken, yapılacak taarruzun kendisi tarafından da uygun ve mümkün olduğuna dair güvence istemiştir. Amiral de cevabında kendinden emin bir şekilde havanın müsait olması durumunda ertesi gün taarruza başlayacağını bildirmiştir .
Aynı gün 17 Martta Bozcaada'ya gelen Hamilton'un ve Fransız Tümeni komutanı General De Amade'in de katılımıyla Queen Elizabeth'te bir toplantı yapılmıştır . Yeni komutan bu toplantıda savaşın kaderini belirleyecek olan seyyar bataryalara da dikkat çekmiştir. Amiral, istihkamları susturabileceğini ama mayınlı bölgenin temizlenip girildiğinde seyyar bataryaların tehlikeli olacağını belirtmektedir .
Müttefik kuvvetlerinin her türlü hazırlıkları devam ederken türk tarafıda boş durmamış boğaza yönelik her saldırıdan ders çıkartmıştı. Müstahkem Mevkii Komutanı Cevat Paşa gerekli tedbirleri alma yoluna gitmişti. Bu tedbirler çerçevesinde 26 Şubata kadar 10. mayın hattı da döşenmişti. Savaşın neticesini belirleme konusunda önemli bir rolü olan 11. Mayın hattı ise, Erenköyü Koyu'na döşenecektir. Burası en güçlü tabyamız olan Anadolu Hamidiyesi'nin ölü alanında kaldığı gibi, Erenköy ve Rumeli kıyısında Tenger Deresi kesimindeki obüsler tarafından da ateş altına alınamıyordu. Ayrıca koy, ilk bombardımanlardan itibaren, muharebe gemilerinin manevra yaptıkları bir yer olma özelliğine de sahipti .
Türk savunma sisteminde ki bu eksiklikten yaralanmak isteyecek müttefik donanması bu koya sığınarak Türk topçusundan korunmalarının önlenmesi gerekmekteydi. Bu sebeple Nusret Mayın Gemisi, 7-8 Mart gecesinde sabaha karşı sis ve yağmur yüzünden elverişsiz bir hava nedeniyle donanma gemilerinin Boğaz'da bulunmadıkları sırada, Yüzbaşı Hakkı komutasında 05:00 ile 07:30 arasında 26 adet mayını yüz metre aralıkla, Erenköyü Koyu'na diğerlerinden farklı olarak Boğaz'ın orta hattına dikey değil kıyıya paralel olarak dökmeyi başarmıştır . İngilizlere göre sayısı 20 olan bu mayınların, seferin tâlihi üzerindeki etkisi ölçülemez. Zira bu mayınlar seferin aylarca devam edecek bir kara harekâtına dönüşmesinin başlıca sebebidir .
18 Marttan Önce Müstahkem Mevki komutanlığı 230 topu Boğazın her iki tarafınada yerleştirmiştir. Dardanos, Erenköy, Baykuş ve Tenger civarlarında birçok sahte batarya oluşturulmuştur .
Batarların bu şekilde dizayn edilmesinin yanında kara harekatına karşıda hazırlıklar yapılıyordu.Merkezi Anadolu Yakasında bulunan 9. Tümen Gelibolu birliklerini sağ ve sol müfrezeleri adı altında,Yarbay Mustafa Kemal emrinde bulunan 19. Tümen'de çıkarmaya karşı hazır bulunmaktadır. Bataryaların yerleştirilmesinin yanında, muhtemel bir çıkarmaya karşı da hazırlıklar yapılmıştı. Karargâhı Anadolu Yakası'nda bulunan 9. Tümen'in Gelibolu'daki birlikleri sağ ve sol yanYarımada'nın dış sahillerinin savunması ise Esat Paşa komutasındaki 3. Kolordu'nun birlikleri ile 11. Tümen'in göreviydi .
|
17-18 Mart gecesi Akyarlar ile Kepez Körfezi arasındaki bölgeye müttefik mayın tarama gemileri yeniden mayın taraması yapmış , o gecenin sabahında da bu bölgenin temiz olduğuna dair donanmaya rapor verilmişti . Savaşın kaderini ise bu bölgeye Nusret Mayın Gemisi'nin on gün önce döktüğü, İngiliz resmî tarihinin ''Elim bir talihsizlik eseri olan yirmi mayından ibaret keşfedilemeyen bu hat'' diye ifade ettiği 26 mayın tayin edecekti .
Harekâtın başlangıcı olarak belirlenen 17 Marttan bir gün önce Amiral Carden'in hastalanması üzerine yerine yardımcısı Amiral De Robeck'in tayini ve yeni bir değerlendirme yapma ihtiyacı, harekâtın 18 Martta başlamasına sebep olmuştur. Harekatta kesin bir sonuç almak isteyen Müttefikler Hava koşullarının iyi olduğu18 Mart günü saat 11:30 da 1. Hattaki en kuvvetli dört gemi, Oueen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson ve lnflexible Boğaz'ın en dar yerindeki kalelere, 14.000 yardadan biraz fazla bir mesafeden ateş açtıktan birkaç dakika sonra 1. hattın destek gemileri Triumph ve Prince George da bu uzun mesafeden bombardımana katılacaklardı. Plan gereği daha sonra Amiral Guepratte'ın kumanda ettiği Suffren, Bouvet, Chariemagne, Gaulois, Cornvvallis ve Canopus adlı Fransız gemilerinden oluşan 2. hat ise 1. hat muharebe gemilerinin arasından geçerek, boğazı daha yakın yerden dövmeye başlayacaktı.
Bu iki genel hattın İngiliz zırhlılarından oluşan ihtiyatı, 3. hattın Vangeance, Irresistible, Albion, Ocean adındaki İngiliz gemileri, bu gemilerin ardından daha sonra Boğaz'a girerek harekâtı bitirecek ve nihayet Boğaz geçilecekti. Müttefikler, hücum için 16 büyük geminin yanında, birçok muhrip ve yardımcı gemiyi de Mondros Limanı'nda hazırlamışlardı.
Deniz Muharebe alanını görmek için 18 Mart sabahı 04:00 civarında Limni Adası'na gelen Hamilton, Mondros Limanı'nda gördüğü manzarayı ''Hayatımda o kadar çok savaş gemisi ve yardımcı gemilerin bir arada toplandığını hiç görmemiştim.'' diyerek tasvir etmektedir .
Türk tarafı daha etkili bir harekatı beklemekle birlikte bunun zamanlamasını tahmin edemiyordu. Böyle bir zamanda Başkomutanlık Karargâhı Hava Müşaviri görevinde bulunan Yüzbaşı Serno 17 Martta İstanbul'dan bir torpidobotla Çanakale'ye gelemiştir. Yüzbaşı Serno, Çanakkale'ye yeni gelmiş üç Alman uçağını hazırlayarak denizin berrak havanın da müsait olduğu 18 Mart sabahı hava ışımadan, Bozcaada yönünde keşif uçuşuna çıkmış, muharebe gemilerinin prova düzeninde Boğaz'a doğru harekât etmekte olduğunu, gemilerin Boğaza girmeden saatler öncesi Müstahkem Mevki Komutanlığına bildirmişti . Bu keşif, Türk Boğaz savunmasını 18 Mart sabahı bir baskından kurtarmıştır.
Ağır adımlar yaklaşan müttefik donanması Boğaza giriş yaparak. O derin sessizliğini 11:30 da triumph zırhlısının ateşi bozmuştu. Artık tarihi gün başlamış ve hiç kimse bu günün sonu tahmin edemiyordu. 1 hat devreye girerek ilk manevrayı yaptı en büyük gemi Qeen Elizabeth, Anadolu Hamidiye tabyasını bombardımana tuttu. Agememnon Rumeli Mecidiye Tabyası'nı, Lord Nelson Namazgâh Tabyası'nı, İnflexible ise Rumeli Hamidiye Tabyası'nı kendine hedef seçmiş ve bütün güçleriyle aralıksız ateş altına almışlardı . 380 milimetrelik gülleler, düştükleri yerlerde derin çukurlar açıyor, toprağın altını üstüne getiriyordu. Gemilerin, tabyaların menzilleri dışında olması, bu ateşe karşılık verilmesine imkân vermiyor, ara sıra tabyalardan askerin şevkini artırmak için ateş açılsa da hedefin çok ötesinde denize düşüp, sadece büyük bir su kütlesini metrelerce havaya kaldırıyordu. Öğleden sonra 1. hat bombardımanı Fransız gemilerinden oluşan 2. hatta bırakılmıştı. Bu zamana kadar Rumeli merkez tabyalarında büyük hasarlar meydana gelmiş, Rumeli Hamidiye Tabyası'nın iki topu, muharebe dışı kalmış, Çimenlik Tabyası'nın cephaneliği vurulmuştu. Anadolu Hamidiye Tabyası'nın kışlası da isabet almıştı.
Maalesef bu savaşta bir denklikten söz etmek mümkün değildi. Bir taraftan 380 milimetrelik toplar ve bitmek tükenmek bilmeyen binlerce cephanesi olan dünyanın en güçlü donanması, diğer tarafta eski model olan ve çapları menzili yetersiz olan bir kara topçusu Bu, donanmayla kara topçuları arasında süren bir muharebe idi. Boğaz'ın yakın çevresinde her yerden ateş ve toz bulutları yükseltmekte, Çanakkale ve Kilitbahir şehirleri, atılan mermiler nedeni ile yanmaktaydı. Devasa topların çıkardığı korkunç sesler, kulak zarının tahammül boyutlarını aşıyordu. Bu toplar 10-12 metre çapında ve 3-4 metre derinliğinde çukurlar açmaktaydı . Özellikle, Queen Elizabeth'in 380 milimetre çapındaki topları Anadolu Hamidiye Tabyası'nı şiddetle ateşe almış, Çanakkale şehri de bundan nasibini almıştı.
Savaş Şimdi Başlıyor !
Amiral De Robeck, kendince başarılı geçen harekatı öğle saatlerine kadar yeterli görmüş olacak ki, geride bekleyen 3. Hattı daha yakın mesafeden ateş etmesi için tabyalara yaklaştırmıştı. İşte savaşın kaderi bu andan itibaren değişmekteydi. Artık zırhlılar, Türk toplarının menzili içindeydi ve asıl savaş şimdi başlıyordu .
3. hattın ileri sürüldüğü esnada, geri alınmakta olan 2. hattın Fransız gemilerinden Bovuet'de, Anadolu Hamidiye tabyasından gelen isabetli bir atış ile büyük bir patlama olmuş, gemi sarsılarak yan yatmış ve alabora olarak üç dakika içinde de batmıştı . Gemi etrafına birçok muhrip ve istimbot gelse de 600'ü aşan personelinin hemen hemen hepsi sulara gömülmüştür . Olaya şahit olan Lord Nelson Zırhlısı'nda bir İngiliz teğmen Dudley ise, annesine yazdığı mektupda geminin batışının iki dakika içinde olduğunu belirtmiştir : ''Saat öğleden sonra 02:00, Biz aniden Fransız gemisi Bouvet'in bir kablumbağa gibi döndüğünü (alabora) gördük. Bütün her şey iki dakika içinde oldu. Saar 14:30'da tabyalara ateşe başladık. Diye belirtmiştir.
Bu esnada Türk tarafının boğulmakta olan personelin kurtarılmasına imkân sağlamak için ateşi kesmesi üzerine, Elizabeth ve Agememnon gemileri dışında diğer gemiler de ateşlerini kesmişlerdi .
Bouvet'in batmasından sonra, saat 15.14'te, bu defa, Irresistible'ın yanında bir patlama meydana gelmiş, gemi yana yatarak bölgeyi terk etmeye çalışırken 16:15'te, makine dairesinin altından mayına çarparak su almaya başlamıştır. Ocean'a gemiyi yedeğine alması emri verilirken, Albay Dent komutasındaki Wear Muhribi gemiye yanaşmış, personel kurtarıldıktan sonra, kurtulma imkânının olmadığı anlaşılınca gemi kaderine terk edilmiştir. Denizin ortasında savunmasız kalan Irresistible, Türk topçularının beklediği anı onlara vermişti, bu gemiyi kurtarmak için görevlendirilen Ocean ise, tabyalardan gelen bombardıman üzerine başarılı olamamıştır. Gemide kalan son personeli alarak uzaklaşmıştır. Daha sonra bu gemi Türk topçusu tarafından boğazın karanlık sularına gömülmüştür .
Amiral De Robeck, donanmanın uğradığı bu saldırıya bir anlam veremezken. Elindeki raporlar, bu bölgedeki mayınların temizlendiğini gösteriyordu. Saatler 17:30'u gösterirken, donanma gemilerinin Rumeli Mecidiye Tabyası'na ateşi yoğunlaşmış, erlerin sığınakta olduğu bir zamanda istihkama isabet eden mermilerden dolayı cephaneliğin havaya uçması üzerine birçok er şehit olmuştu. Bu olay esnasında kendinden geçen, Edremit'in Çamlık Köyü'nden Mehmed Oğlu Seyyid, arkadaşı Ali ile birlikte, tek başına bir kişinin kaldırması mümkün olmayan 215 kıyye ağırlığındaki mermileri vinci bozulan topun namlusuna sürerek Ocean'ın dümen tertibâtını üçüncü mermide vurmuştur. Kontrolünü kaybeden gemi, akıntıya karşı koyamamış, Erenköyü Koyun'daki mayınlara çarparak Morto Koyu'na kadar sürüklenmiş, gece saat 22:30'da sulara gömülmüştür.
Mustafa Kemal daha sonra Conkbayırı'nı ziyâretinde Seyyid'i yanına getirtmiş uzun uzun konuşmuş, Milli Mücadele'de yaralandığında da yakından ilgilenmiş, ona iltifatlarda bulunmuştur .
Tüm bu yaşananlarda şaşkınlığını gizleyemen kişilerden biride Ashmet Bartlett'dir. Bartlett resmi ve gayri resmi kaynaklardan gelen raporlarda Muharebede herşeyin yolunda olduğu bir zamanda iki İngiliz ve bir Fransız zırhlısının batışını ve bir çok geminin de hasar görmesini '' Pek ani ve hiç de umulmadık bir zamanda inmiş'' bir darbe olarak nitelemiştir . Bartlett'de mağlubiyetin sebebini ise Boğaz'ı bırakıldığını iddiâ ettiği serseri mayınlar ve özellikle seyyar bataryalara bağlamaktadır .
Günün sonunda limanlına çekilen müttefik donanmasında hayal kırıklıkları kayıplarla birlikte artmıştı. Dünyanın en güçlü donanması diye nam salmış filodan üç zırhlısını Boğaz'ın sularına bırakarak geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bouvet Ocean ve Irrezistible batarak Boğaz'ın sularına gömülürken lnflexible, Golva, Suffren ve Agamemnon zırhlıları savaş dışı kalarak muharebe edemez duruma düşmüştü. Bunlara, batırılan 2 muhrip, 7 mayın gemisi ile birlikte 10 adet 30,5 santimlik top, 2 adet 27,5 santimlik top, 24 adet 15 santimlik top, 8 adet 10 santimlik top ve 800 civarındaki asker kaybı da eklendiğinde donanmanın savaş gücünü üçte bir oranında yitirdiği anlaşılmaktadır .
18 Martta alınan zafer buradaki muharebelerde yeni başlangıçlara sebeb olacaktır. Müttefiklerin boğazda ki yenilgisi onları farklı arayışlara iterken tüm Anadolu'da bu destan heyecanlara sebep olmuştur. İngiliz basınına mukabil 18 Marttaki zafer bütün yurtta büyük bir sevinçle karşılanmıştır. Türk Milleti'nin kendine olan güvenini yeniden kazanmasında zaferin önemli bir etkisi olmuştur . Donanmanın mağlubiyeti ve Türk Müstahkem Mevkii'nin başarısı bütün yurtta, özellikle İstanbul'da büyük sevinçle karşılanmıştır. Zaferi takip eden günlerde İstanbul gazetelerinde zafer tebrikleri yanında Anadolu'dan gelen şenlik ve tebrik haberleri, ''Taşrada Tezahürat'' başlığı ile yerini almıştır. Erzurum, İskenderun Refahiye ile Antakya, Ayıntab şehirlerinde resm-i geçitler düzenlenmiş, birçok yerde şenlikler tertip edilirken, şehir sakinleri evlerine bayraklar asmış, şehir merkezleri bayraklarla donatılmıştır. Gazeteler ve dergilerde zafer ile ilgili resmî tebliğlerin yanında milletin hissiyâtına tercüman olan haber ve yazılarda batan gemilerden haber verilmekte, müttefiklerin kayıplarına rağmen Türk tarafının çok az bir kaybının olduğu belirtilmiştir. Gazetelerde cephedeki özel muhabirlerin haberleri geldikçe ayrıntılı bir şekilde yayınlanmasına devam edilmiştir .