Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Çanakkale Savaşları

Çanakkale Cephesi’nde Türk Ordusunun İaşe ve İkmal Faaliyetleri

Çanakkale Cephesi’nde Türk Ordusunun İaşe ve İkmal Faaliyetleri

 

                                                                                                                      Mehmet ÇEVİK·

                                                                                                                               Yavuz Selim ÇELOĞLU··

 

 

ÖZET

 

            Birinci Dünya Savaşı’nda Türk ordusunun kesin başarı sağladığı yegâne cephe Çanakkale Cephesi’dir. Kazanılan bu zaferde; ordunun şecaati, kahramanlığı ve vatanperverliği yanında muharip ordunun harp kabiliyetini arttıran her türlü lojistik hizmetlerin başarılı bir şekilde yürütülmesinin büyük etkisi vardır.

            Lojistik faaliyetlerin en önemli unsurlarından birini de hiç şüphesiz iaşe ve ikmal faaliyetleri teşkil etmiştir. Zira tarihi süreç içinde orduların harp kabiliyetini etkileyerek savaşın gidişatına tesir eden faktörlerin başında iaşe meselesi gelmiştir. Bu durum özellikle Birinci Dünya Savaşı gibi önemli iaşe buhranlarının yaşandığı bir dönemde daha da önem kazanarak harbin sonucu değiştirecek kadar stratejik bir mesele halini almıştır.

            Çanakkale Muharebeleri esnasında Türk ordusunun yaşadığı en büyük problemlerden biri de, muharip ordunun beslenme meselesi olmuştur. Özellikle dar bir alanda, her iki taraftan yarım milyona yakın ordunun yer aldığı bir cephede, iaşe maddelerinin temini kadar bunların cephe gerisindeki depolara kadar nakledilmesi ve buradan da en uçtaki siperlere ulaştırılması harbin akıbetini tayin edecek kadar ehemmiyet kazanmıştır.

            Bu çalışmada, Çanakkale Cephesi’ndeki muharip ordunun iaşe ve ikmal durumu ana hatlarıyla ele alınarak söz konusu faaliyetlerin elde edilen başarıya katkısı ortaya konulmaya çalışılmıştır.

 

Anahtar Kelimeler: Çanakkale Cephesi, Türk Ordusu, Lojistik, İaşe ve İkmal

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Food and Supply Actıvıtıes of Turkısh Army ın Gallıpolı Front

 

                                                                                                                      Mehmet ÇEVİK·

                                                                                                                              Yavuz Selim ÇELOĞLU··

 

 

ABSTRACT

 

            The Turkish army’s absolute success in World War I was the Battle of Gallipoli. Along with bravery, heroism and patriotism, successful logistical operations significantly enhanced the warfare capability of the victorious army.

            There is no doubt that one of the most important logistical operations is food and supply operations. This is because throughout the history, food is one of the leading factors that influence the progression of wars by affecting the warfare capability of armies. This issue was even more important in World War I, which saw significant food and supply crises become a strategic problem that would change the course of the war.

             In fact, one of the main problems that the Turkish army faced during the Battle of Gallipoli was the nutrition of the combat troops. In a very narrow area where there were a large number of soldiers from both sides, it was vitally important to transport the food and supply materials to the depots behind the battlefront and then to deliver them to the trenches, a difficult task that would determine the battle’s outcome. This study examines the food and supply operations of the Turkish army in the Battle of Gallipoli and aims to show how logistical operations contributed to the victory.

 

 

Key Words: Battle of Gallipoli, Turkish Army, Logistics, Food and Supply

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Giriş

            Birinci Dünya Savaşı’nda harbin gidişatını etkileyen en önemli cephelerden biri de kuşkusuz Çanakkale Cephesi’dir. Öyle ki doğurduğu sonuçlar itibariyle savaşın seyrini etkilediği gibi sonraki dönemler içinde de belirleyici sonuçlar doğurmuştur.

            İtilaf Devletleri bu cepheyi, Çanakkale Boğazı’nı geçerek başkent İstanbul’u almak ve böylece Osmanlı Devleti’ni savaş dışına itmek amacıyla açmıştır. Ayrıca özellikle zor durumda olan Rusya ile yakın temas kurarak silah ve malzeme yardımında bulunmak ve Rusya’yı ablukandan kurtarmak amacıyla planlanmıştı.[1] Bu amaçla Çanakkale Boğazı’na karşı ilk girişimler daha Ağustos 1914’ten itibaren söz konusu olmuş ancak Osmanlı Devleti’nin tarafsızlığını ilan etmesiyle bu mesele üzerinde fazla durulmamıştı.

            İlk olarak itilaf donanmasının 19 Şubat 1915’te boğazın her iki yakasındaki Türk tabyalarının bombalanmasıyla başlamış olan deniz muharebeleri, 18 Mart 1915’te İtilaf devletlerinin boğazı geçme teşebbüsleri başarısızlığa uğradı. Sonuçta İtilaf Deniz kuvvetleri büyük zayiat vererek Boğazdan çekilmek zorunda kaldı.[2] Bunun üzerine 25 Nisan 1915 günü İtilaf devletlerince kara harekâtı başlatıldı. Ancak itilaf devletlerinin Arıburnu, Conkbayırı ve Anafartalar’da yapmış olduğu saldırılar 6 Ağustos 1915’te durduruldu. Yaklaşık 250.000 askerini kaybeden İtilaf devletleri Aralık ayından itibaren çekilmeye başladı. İngilizler 19-20 Aralık 1915’te Arıburnu, Anafartalar, 8-9 Ocak gecesi Seddülbahir bölgesini boşaltmasıyla Çanakkale Muharebeleri sona erdi.

            Çanakkale Cephesi kara, deniz ve hava muharebelerinin aynı anda yaşandığı ender muharebelerden birisi olarak tarihe mal olmuştur. Bu cephe, Osmanlı İmparatorluğu’nun savaştığı diğer cephelerden farklı olarak Türk ordusunun kesin zafere ulaştığı yegâne cepheydi. Bu başarıda, muharip ordunun kahramanca mücadelesinin yanında lojistik hizmetlerin başarılı şekilde yürütülmesinin büyük katkısı olmuştur.

            Lojistik faaliyetlerin en önemli unsurlarından birini de kuşkusuz iaşe ve ikmal faaliyetleri teşkil etmiştir.  Zira bu faaliyetler, tarihin her döneminde muharip orduların adeta can damarını oluşturmuş ve orduların harp kabiliyeti arttırarak savaşın gidişatına yön veren faktörlerin başında gelmiştir. Osmanlı Devleti bu hakikati en son Balkan savaşlarında tecrübe etmiştir.[3] Ancak yaşanan bu acı tecrübelere rağmen gereken ders çıkarılamamıştır. Nitekim ülkenin savaşa katılmaya karar verdiği dönemde, bir seferberlik bütçesi hazırlanmadığı gibi seferberlik ve yığınak planları çerçevesinde yapılan lojistik planlamalar da gerçeğe uygun olarak hazırlanmamıştır. Seferberlik planları eldeki mevcut malzeme ve kaynaklara göre değil, arzu edilen ve hayali planlamalara göre düzenlenmiştir. Bu nedenle özellikle düzenli harpler için lazım gelen malzeme, silah, cephane, vb. lojistik ihtiyaçlar tamamlanamadığı gibi gerekli yığınakta yapılamadan ordu seferber edilmiştir. Böylece ordu birliklerinin sefer ihtiyaçları başta olmak üzere harekâta katılacak ordunun tüketiminin ne olacağı tam olarak saptanamadığı gibi yeterli stok da yapılamamıştır.[4]

            Çanakkale Cephesi’nde, başlangıçta boğazı korumakla görevli Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’nın iaşe ve ikmal faaliyetleri doğrudan doğruya Harbiye Nezareti Levazım Dairesince karşılandı. Daha sonra cephenin savunulması amacıyla 25 Mart 1915’te 5. Ordunu kuruldu. Bu ordunun kuruluşunu tamamlanmasıyla birlikte, cephede yer alan tüm birliklerin beslenme görevi bu orduya bağlandı. Bununla birlikte 5 Nisan 1915 tarihinden itibaren Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’nın beslenme görevi de bu orduya devredildi.[5]

            Seferberliğin başlanmasıyla birlikte cephedeki muharip asker sayısında hızlı ve büyük artışlar yaşandı.[6] Buna paralel olarak ordunun iaşe ihtiyacında da her geçen gün arttı. Ancak savaşın getirdiği olağanüstü şartlar karşısında sürekli artan bu taleplerin karşılanması hususunda büyük zorluklarla karşılaşıldı. Bu nedenle Çanakkale Muharebeleri süresince Türk ordusunun yaşadığı en önemli problemlerin başında muharip ordunun beslenme meselesi geldi. Nitekim ordunun gıda ihtiyacının olağanüstü şartlara rağmen zamanında ve düzenli olarak karşılanması hususunda üç temel problem karşılaşıldı. Bunlar; ordunun iaşe ihtiyacının tespit edilerek temin edilmesi, depolanması ve ordu bölgesine sevk ve dağıtımı meseleleridir.

 

1. İaşe Maddelerinin Temini

            Seferberliğin ilanından itibaren yiyecek maddelerinin temin edilmesi ve dağıtımını Harbiye Nezareti bünyesinde bulunan Levazımat-ı Umumiye Riyaseti’nce yürütülmekteydi.[7] Bu amaçla seferberliğin ilanından bir hafta sonra yani 9 Ağustos 1914 tarihinde iaşe işleriyle iştigal etmek üzere aynı zamanda ordu ve halkın ihtiyaçlarını teminiyle mükellef Harbiye, Maliye ve Dahiliye Nazırlarından müteşekkil bir komisyon kurdu. İsmail Hakkı Paşa başkanlığında, Harbiye Nezaretine bağlı Levazımat-ı Umumiye Dairesi vasıtasıyla piyasadaki fazla ürünler tespit edilerek toplanmaya başlandı.[8]

            Ancak Birinci Dünya Savaşı’na kadar tarımsal ürünler ve sanayi malları başta olmak üzere diğer iaşe kaynaklarının ülkedeki potansiyelini tam olarak tespit etmek oldukça zordu. Çünkü bu zamana dek ülke kaynaklarının layıkıyla anlaşılmasını sağlayacak istatistik usulü tatbik edilmemişti. Oysa bugünkü anlamda bir istatistik tutulmuş olsaydı daha seferberliğin ilanından itibaren ordu ihtiyaçlarının karşılanacağı kaynaklar kolayca tespit edilmiş olacaktı. Böylece ordunun iaşe ihtiyacı daha kısa zamanda ve daha kolayca temin edilmesi mümkün olacaktı. Nitekim Avrupa devletleri oluşturdukları istatistikler sayesinde ülkelerinin üretim miktarları ile üretim potansiyelleri kolaylıkla tespit edebiliyorlardı.[9]

            Bu nedenle daha savaşın başlangıcından itibaren ordu ihtiyaçlarının kolayca temin edilmesi amacıyla ülkenin sanayi ürünleri ve toprak mahsulleri vb. potansiyelin layıkıyla anlaşılması sağlamak amacıyla istatistiklerin hazırlanmasına başlandı. Ayrıca bu amaca yönelik olarak da bir  "istatistik talimatnamesi" hazırlandı.[10]

            Osmanlı Devleti, daha savaşın başlangıcından itibaren ülke topraklarını orduların harekât alanları göz önünde bulundurarak iaşe bölgelerine ayırdı. Böylece her ordu için bir iaşe mıntıkası belirlenmiş oldu. Ordular ihtiyaçlarını öncelikle kendileri için tahsis edilen iaşe bölgesinden karşılamak zorundaydı.

            Ordu için gerekli iaşe maddeleri temin edilirken belli başlı şu 3 yöntem kullanılmıştır. Bunlar aşar, tekâlif-i harbiye ve mübaya (satın alma) usulleridir. Ayrıca az da olsa iane (yardım), mübadele vb. diğer usullere de başvurulmuştur.[11]

            Levazımat-ı Umumiye Dairesi tarafından hazırlanan çizelgede Yemen, Hicaz ve Asir mıntıkaları hariç olmak üzere 1915 yılında ordunun ihtiyaç duyacağı iaşe maddelerinin cins ve miktarları ile bunların depolanması gereken ambarlar şu şeklinde belirtilmiştir.[12]

Erzakın Cinsi

Erzakın Miktarı (kg.)

Erzakın Cinsi

Erzakın Miktarı (kg.)

Dakik (Un)

354.834.318

Zeytin

4.455.976

Ekmeklik Hububat

443.542.970

Odun

786.805.332

Et

69.697.320

Çay ve Kahve

1.649.513

Bulgur ve Pirinç

43.170.943

Şeker

18.710.509

Yağ-Zeytinyağı

11.788.129

Ot

359.414.070

Zahire

(Kuru sebze, fasulye, bakla, nohut, mercimek, bezelye, patates vs.)

67.942.501

Yemlik

(Arpa, yulaf, burçak vb. hayvan yemleri)

232.116.789

Tuz

18.038.580

Saman

536.218.884

Soğan ve Sarımsak

11.885.129

Odun Kömürü

136.875.000

Sabun

5.396.790

Kok Kömürü

700.000

Gaz

17.228.691

 

 

 

            Orduların 1915 yılı içerisinde ihtiyaç duyacağı iaşe maddelerinin cins ve miktarları Harbiye Nezareti’nce tespit edilmiş ve bu ihtiyaçların temin edileceği kaynaklar ile bunların temin usulleri belirlenerek Meclis-i Vükelâ’nın onayına sunulmuştur. Meclisin onayı alındıktan sonra bu ihtiyaçlar yetkili mercilerce temin edilmesi sağlanmıştır. Buna göre ordunun ihtiyaçları ile bunların tedarik usulleri şu şekilde belirlenmişti. Ordu için 443.540.970 kilo buğday, çavdar, mısır ve akdarı ile 536. 218.884 kilo arpa, yulaf ve benzeri hayvan yemi, 67.942.501 kilo kuru sebze ile 359.414.070 kilo kiyah ve 11.885.129 kilo soğana ihtiyaç duyulmaktaydı. Bu ihtiyaçlar asaleten veya emaneten idare edilen aşar hâsılatıyla temin edilmesi ancak bunun mümkün olmadığı durumlarda ise mübaya suretiyle tedarik edilmesi kararlaştırılmıştı. Yine 232.116.789 kilo samanın mümkün olan mahallerde iane usulüyle elde edilmesine ve 9.697.525 kg. etin ise erkek ağnamın %15’inin tekâlif-i harbiye kanuna uygun olarak mazbata karşılığında temin edilmesi, noksan kalan kısmın ise müteahhitler vasıtasıyla mübayası edilmesi,  sadeyağ ve don yağın tekalif-i harbiye suretiyle tedarik edilmesi ancak bunun mümkün olmadığı zamanlarda mübaya suretiyle temin edilmesi kararlaştırıldı. Yalnız mevcudu 1 milyon kiloya ulaşan zeytinyağı ile 4.855.976 kilo zeytinin öncelikle tekâlif-i harbiye suretiyle tedarik edilmesi gerekmekteydi.

            Ayrıca 5.396.790 kilo sabunun ise sabun imalathanelerindeki sabunların %25’inin tekâlif-i harbiye usulüyle alınması, bunun noksan kalması halinde ise zeytinyağlarını sabuna tahvil ettirmek suretiyle ihtiyaç duyulan sabunun temin edilmesi sağlanmalıydı. Memlekette tedariki mümkün olmayan ve ithalat yoluyla temin edilen ürünlerden çay, şeker, kahve, petrol ve gazın tüccar adına gümrüklere gelecek olan ürünlerin belli bir kısmına el koymak suretiyle karşılanması kararlaştırılmıştır. Gazın % 20’si, kahve ve şekerin % 15’i çayın % 25’i vaz-ı yed (el koyma) edilerek mazbata karşılığından tedarik edilmesi ayrıca 18.038.580 kilo tuzun ise ülkenin muhtelif mahallerinden karşılanması kararlaştırılmıştır.[13]

            5. Ordu'nun 1916 yılında ihtiyaç duyacağı iaşe maddelerinin cins ve miktarları da şu şekilde tespit edilmiştir.[14]

Erzakın Cinsi

Erzakın Miktarı ( kg.)

Un (Dakik)

204.000.000

Ekmeklik Hububat

255.000.000

Et

42.500.000

Yağ-Zeytinyağı

6.800.000

Zahire

(Kuru sebze, fasulye, bakla, nohut, mercimek, vs.)

40.800.000

Tuz

10.880.000

Soğan ve Sarımsak

6.800.000

Sabun

3.060.000

Zeytin

2.560.000

Çay ve Kahve

1.020.000

Bulgur ve Pirinç

25.500.000

Şeker

6.800.000

Ot

184.875.000

Saman

123.250.000

Yemlik

(Arpa, yulaf, burçak vb. hayvan yemleri)

277.312.500

Gaz

10.200.000

Odun

436.000.000

Odun Kömürü

24.000.000

 

 

            Yukarıda görüldüğü üzere 1916 yılı ihtiyaçları 1915 yılına göre daha düzenli ve anlaşılır hazırlanmıştır. Nitekim 1915 yılında hazırlanan çizelgede her ordunun ihtiyaçları ayrı ayrı hesaplanarak oluşturulmamış yalnızca ihtiyaç duyulan iaşe maddelerinin cins ve miktarı ile bunların depolanacağı ambarlar belirlenmiştir. Bu nedenle hangi ordunun ne kadar ihtiyacı olduğu tespit etmek güçtür. Ancak 1916 yılına gelindiğinde her ordunun iaşe ihtiyacı ayrıca hesaplanmış ve her hangi bir karışıklığa mahal bırakılmayacak şekilde düzenlenmiştir.

            Ordu için temin edilen iaşe maddeleri 3 kategoride ele alınarak değerlendirilmiştir.[15]

            1. Ekmeklik olarak; buğday unu, arpa unu, mısır unu, darı unu, çavdar unu, peksimet, buğday, mısır gibi gıdalar

            2. Erzak olarak; et, sebze, nohut, fasulye, bakla, bulgur, pirinç, tuz, yağ, konserve edilmiş gıdalar, yağlar, çay, kahve, şeker, tütün, sabun gibi maddeler

            3. Yem olarak; arpa, buğday, çavdar, kepek, saman ve hayvanlar için kullanılan sarı tuz gibi hayvanların ihtiyaç duyduğu ürünler söz konusudur.

1.1. Ekmek Temini

            Harp müddetince gerek askerin gerek ordu hizmetinde kullanılan hayvanların sefer ve savaş zamanlarındaki günlük istihkakları “Seferberlik Nizamnamesi ve 26 Eylül 1914 tarihli Askeri Tayinat ve Yem Kanunu Muvakkatı” ile belirlenmişti. Savaş süresince yürürlükte bulunan bu kanun ve nizamnameye göre askerin günde en az 3000 kalori alması gerekiyordu.[16]

            Askerin günlük ekmek istihkakı 900 gram olarak belirlenmişti. Ayrıca ekmeğe mukabil olarak 600 gram peksimet verilebilirdi. Peksimet, ekmek kadar besin değeri olmamasına rağmen uzun süre bozulmadan dayanabildiğinden daha çok mutfaklardan uzak olan ileri hatların beslenmesinde kullanılıyordu. Ancak iaşe sıkıntısının baş göstermesiyle peksimet, artık geri hatlarda da verilmeye başlandı. Eğer peksimetten başka erzak verilemeyecek bir durum hâsıl olursa peksimet miktarı 1000 grama çıkarılacaktı. Ayrıca ihtiyat ambarlarında peksimetlerin bozulmasını engellemek amacıyla haftada 2 gün ekmek yerine peksimet yedirilecekti. Peksimet daha çok papara[17] olarak hazırlanacak ve askere yedirilecekti.[18]

            Çanakkale muharebeleri süresince askerin günlük 900 gram olan ekmek istihkakının temininde büyük sıkıntılar yaşanmamıştır. Ancak Osmanlı ordusunun savaştığı diğer cepheler için bunu söylemek mümkün değildir. Nitekim 1916 yılında Çanakkale Cephesi’nde 900 gram ekmek verilirken 1918 yılında Filistin Cephesi’nde bu miktar 350-600 gram, 1918 yıllında Şam’da 500-600 gram, 1918 yılında Hayfa’da 900 gram, 1918’de Irak’ta ise bu miktar 300 grama kadar düşmüştür. Görüldüğü üzere Çanakkale Cephesi dışındaki diğer tüm cephelerde asker, günlük istihkakın çok altında bir miktarla yetinmek mecburiyetinde kalmıştır.[19]

            5. Ordunun ekmeklik ihtiyacı için gerekli un ihtiyacı Tekirdağ, Karabiga ve Gelibolu’da bulunan un fabrikaları sayesinde büyük sıkıntılar çekilmeden tedarik edilmiştir.[20] Cephedeki birliklerin ekmek ve peksimet ihtiyacı ise kolordu ve tümen dağıtım merkezlerinde bulunan ekmekçi takımları sayesinden bir aksaklık yaşanmadan temin edilmiştir. Özellikle Lüleburgaz, Uzunköprü, Bandırma, Tekirdağ, Karapeykar ve Maydos'ta bulunan fırınlar sayesinde ordunun ekmek ihtiyacı, ciddi sorunlar yaşanmadan karşılanmıştır.[21] Bununla birlikte sivil yerleşim bölgelerindeki halk fırınları da kullanılarak ordunun ekmek ihtiyacı karşılanmaya çalışılmıştır.[22]

1.2. Erzak Temini

            Erzak olarak nitelendirilen ürünler; et başta olmak üzere her türlü hayvansal gıdalar, nohut, fasulye, bakla, bulgur, pirinç başta olmak üzere her türlü baklagiller, tuz,  konserve edilmiş gıdalar, hayvansal ve bitkisel yağlar, her türlü kuru ve yaş sebze ve meyve, çay, kahve, şeker, tütün ve sabun gibi uzun süre saklanabilen maddeler söz konusudur.

Harp müddetince askere günlük olarak hangi erzak verilecek ise bunun miktarının ne olacağı ayrıca tespit edilmişti.[23]

Erzakın Cinsi

Erzakın Miktarı

Peksimet

600 gr.

Bulgur ve Pirinç

150 gr.

Çorbalık Konserveler

100 gr.

Tereyağı ve Zeytinyağı

20 gr.

Tuz

20 gr.

Soğan ve Sarımsak

20 gr.

Kuru Sebze

120 gr.

Sebze Konserveleri

150 gr.

Kuru Üzüm

50 gr.

Çerez

250 gr.

Kavurma, Pastırma, Sucuk ve Kuru Balık

125 gr.

Et Konserveleri

200 gr.

Zeytin ve Peynir

160 gr.

Çay

1 gr.

Şeker

10 gr.

Sabun

9-10 gr.

Gaz

30 gr.  (asgari verilmesi gereken miktar ise 5 gr.)

 

           

            Osmanlı Devleti’ni teşkil eden memleketler arasında büyük ekonomik farklılıklar bulunuyordu. Ülkenin muhtelif bölgelere atfedilen gelir seviyesine bakıldığında İstanbul, Selanik, Edirne, Aydın, Manisa, İzmit ve Çanakkale başta olmak üzere Marmara ve Ege bölgesi ekonomik seviyesi yüksek olan bölgeler arasında yer alıyordu. Zirai üretimin bölgeler itibariyle dağılışına bakıldığında ise Marmara, Ege ve Akdeniz bölgesi eskiden beri ülkenin en zengin zirai bölgeleri arasında yer alıyordu. Orta Anadolu bugün olduğu gibi büyük bir hububat merkezi, Rumeli ise verimi ortalamanın üstünde bir zirai bölgesi durumundaydı. Buna karşın Suriye, Lübnan, Kudüs, Irak, Hicaz ve Trablusgarp gibi yerlerin ise zirai üretim seviyesi oldukça düşüktü.[24]

            Anadolu’daki ekili toprakların % 90’ı tahıl üretimi için kullanılmaktaydı. Bunlar arasında ekimi en çok yapılan ürün ise buğdaydı. Buğdaydan sonra Anadolu’da arpa, Rumeli’de mısır ikinci sırayı almaktaydı. Tahılın toplam üretim içindeki payı beşte iki ile beşte dört arasında değişmekteydi. Bu pay Rumeli ve Batı Anadolu’da, Doğu ve Orta Anadolu’ya nazaran düşüktü.[25] Osmanlı Devleti bir tarım ülkesi olmasına rağmen barış zamanında dahi buğdayın önemli bir kısmını ithal etmekteydi. Özellikle İstanbul başta olmak üzere sahil bölgelerin buğday, un ve pirinç ihtiyacı büyük oranda ithalatla karşılanıyordu.[26]

Savaşın başlamasıyla birlikte ülkedeki tarımsal üretim ciddi düşüşlerin yaşandı. Öyle ki 1916 yılında buğday üretiminde % 30 oranında azalma görülürken, 1918’e gelindiğinde bu oran % 40’a yaklaştı. Üretimdeki bu azalma diğer tarım ürünlerinde daha fazla oldu. Nitekim tütün, kuru üzüm, fındık, zeytinyağı, ham ipek ve pamuk gibi ürünlerdeki düşüş % 50’nin üzerinde gerçekleşti.[27]

            Tüm bu olumsuz şartlara rağmen Çanakkale Cephesini savunmakla görevli 5. Ordunun hububat ihtiyacı büyük sorunlar yaşanmadan karşılanmıştır. Bunda muharebe alanın ülkenin gerek ekonomik gerekse zirai üretim açısından gelişmiş bölgelerine oldukça yakın bulunmasının büyük etkisi vardır. Ülkenin en zengin bölgeleri 5. Ordunun iaşe mıntıkası içerisinde olduğundan, bu ordunun ihtiyaçları karşılamak diğer ordulara göre nispeten daha kolay olmuştur. Bu nedenle harp müddetince orduların üretim merkezlerine uzaklığı ve yakınlığı ordular arasında beslenme açısından büyük farklılıkların yaşanmasına neden olmuştur.[28]

            Harp müddetince ordusunun yemekleri günün koşullarına göre çoğunlukla bakliyattan oluşurdu.[29] Ancak özellikle bakliyatın ambarlarda saklanması esnasında yeterli tedbir alınamadığından yemeklerde çokça haşerat bulunurdu. Bu nedenle askerler arasında böcekli bakla veya kurtlu bakla yemeği tabiri çokça kullanılırdı.[30]

            Ordunun beslenmesinde kullanılan en önemli gıda maddelerinden biri de hayvansal ürünlerdir. Zira askere günlük olarak et verilmesi gerekliydi. Ordunun et ihtiyacı da cephe gerisine kadar getirilerek mezbahalarda kesilen kasaplık hayvanlardan karşılanmaktaydı. Bir erin günlük taze et istihkakı 250 gram olarak belirlenmiş ancak taze et verilmediği zamanlarda bunun yarısı yani 125 gram kavurma, pastırma, sucuk veya et konservesi verilebilirdi. Ayrıca et istihkakı yerine tavuk, taze balık, konserve balık, yumurta, salamura peyniri, pastırma, sucuk, kaşar peyniri, süt ve yoğurt vb. gıdalar ile de mübadele edilebilirdi. Ancak et yerine daha çok kavurma ve konserve verilirdi.[31]

            Orduya ait et, süt, peynir, hayvansal yağ vb. hayvansal gıda maddeleri öncelikle ordu menzil mıntıkası ve bu mıntıkaya yakın bölgelerden sağlanmaya çalışılmıştı. Hayvansal ürünler özellikle Rumeli bölgesinde kurulan ve daha çok devlete ait fabrikalardan karşılanmıştı. Özellikle Tekirdağ fabrikalarında işlenen hayvansal gıda maddeleri ordu bölgesine sevk edilmiştir.[32]

            Savaşın başlangıcından itibaren hayvansal ürünlerde hızla azalma göstermişti. Bu durumun yaşanmasında ordunun et ihtiyacını karşılamak amacıyla dişi ve erkek hayvan ayırımı yapılmadan kesilmesinden kaynaklanmıştı. Hayvan sayısındaki bu hızlı azalma ete nispetle süt ve peynire olan ihtiyaç daha da arttırmıştı.

            5. Ordu iaşe noktasında en büyük sıkıntıyı ülke dâhilinde temini mümkün olmayan gıda maddelerinde yaşandı. Savaşın başlamasıyla birlikte Osmanlı Devleti’nde olduğu gibi diğer savaşan devletler de öncelikli olarak ithalat ve ihracatta kısıtlayıcı tedbirlere başvurdu. Bu nedenle ülke içinde temini mümkün olmayan çay, şeker ve kahve gibi ürünlerin yeteri kadar temin edilmesi mümkün olmadı.[33]

            Ordunun iaşe noktasında yaşadığı en önemli problemlerden biri de taze sebze ve meyve ihtiyacının yeterince karşılanamamasıydı. Ordular sebze ve meyve ihtiyaçlarını öncelikli olarak kendi iaşe bölgelerinde karşılamak zorundaydı. Ancak savaşın getirdiği olumsuz şartlar bu ürünlerin üretimini oldukça sınırlandırmıştı. Bu nedenle askere hemen hemen hiç taze sebze yedirilememekteydi. Bundan dolayı da erler arasında iskorbüt[34] hastalığı yaygın olarak görülürdü. Öyle ki ordunun % 20'ye yakınında bu hastalık görülmekteydi.[35] Kısaca ordunun için gerekli iaşe maddelerinin tedarik edilirken en büyük sıkıntı çay, şeker ve kahve gibi ithal ürünler başta olmak üzere et, sebze ve meyve ürünlerin temininde yaşamıştır.[36]

            Ayrıca kış aylarında ordu efradına verilmek üzere özellikle Hüdavendigar vilayetleriyle Karesi mutasarrıflıkları başta olmak üzere çeşitli bölgelerden pekmez ve kuru üzüm temin edilerek askere yedirilirdi. Bununla birlikte mümkün olan zamanlarda askerlere çerez olarak hurma, incir ve fındık verilirdi. Ancak bu ürünler askere düzenli olarak yedirilemediği gibi verilen miktarında yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir.

            Ordunun beslenmesi açısından yaşanan bir diğer sorun yemeklerin pişirilmesi meselesidir. Askerin sıcak yemek ihtiyacının sağlandığı ve kara kazan olarak tabir edilen bu açık sahra mutfakları çıkardıkları duman nedeniyle askeri grupların oldukça gerisinde kurulurdu. Pişirilen yemekler buradan hayvanlarla birliklere sevk edilirdi. Sıcak yemek olarak daha çok pirinç çorbası, etli fasulye, etli nohut, bulgur pilavı, kuru bakla ve hoşaf verilirdi.[37].

            Mutfakların uzak olması ileri hatlarda bulunan askerlere sıcak yemek ulaştırmak oldukça zordu. Özellikle yemeklerin soğuması ve yemek saatlerinin aksaması gibi sorunlar sıkça yaşanmaktaydı. Ordunun yemek dağıtım noktaları Arıburnu için ilk olarak Eceabat-Kilya hattında dağıtım noktaları kuruldu. Ancak düşman bombardımanı nedeniyle yerleri değiştirilecek Akbaş'a alındı. Ayrıca muharebenin sıkışık zamanlarında kullanılmak üzere Kocadere köyü dolaylarında ileri dağıtım noktaları kuruldu. Seddülbahir için ikmal noktası Soğanlıdere idi. Birliklerin seyyar mutfakları da bu bölgede olduğundan buradaki birliklere sıcak yemek yedirmede büyük zorluklar yaşanmaktaydı.[38]

            Özellikle harbin mevzi savaşlarına dönüştüğü yerlerde yemeklerin ileri hatlara kadar ulaştırılması daha güçleşmiştir. Özellikle her iki tarafın ilk hat siperleri, düşman siperlerine oldukça yakınlaştırıldığından bu siperlere kadar yemeklerin ulaştırılmasında büyük zorluklar yaşandı.[39] Savaşın şiddetlendiği dönemlerde bombardımana maruz kalmamak için askerin yemeği seyyar mutfaklardan bölük karavanacıları tarafından günde bir defa gece karanlığında getirilirdi.[40] Muharebe alanlarının gerisindeki tabur mutfaklarında pişirilen yemekler daha çok tahta sandıklar içine konan temiz gaz tekneleriyle taşınarak ileri hatlardaki askerlere ulaştırılırdı.[41] Tüm bu sıkıntılara rağmen askere günde en az bir defa askere sıcak yemek yedirilmesine özen gösterilirdi.[42] Ayrıca Karapeykar, Yerlisu, Ekzamil ve Bolayır gibi mevkilerde çayhaneler oluşturulmuş ve özellikle ilk hatlardan geriye alınan askerlerin çay ihtiyacı bu şekilde karşılanmaya çalışılmıştır.[43]

            Ancak buna rağmen askere yasal olarak belirlenen istihkak miktarının tam anlamıyla karşılandığını söylemek mümkün değildir. Özellikle muharebelerinin yoğunlaştığı ve ordu mevcudunun arttığı dönemlerde asker, yasal olarak belirlenen istihkakın çok altında bir miktarla yetinmek zorunda kaldı.[44]

1.3. Yem Temini

            Orduya ait hayvanların yem istihkakları yukarıda da belirtildiği gibi “Seferberlik Nizamnamesi'' ve “26 Eylül 1914 tarihli Askeri Tayinat ve Yem Kanunu Muvakkatı” ile tespit edilmiştir. Böylece gerek seferberlik gerekse harp zamanlarında hayvanların cinsleri göz önünde bulundurularak verilecek yemlerin çeşidi ve miktarı en ince ayrıntısına kadar tespit edilmiştir.

            Söz konusu kanunla hayvanların günlük yem istihkakları şu şekilde belirlenmiştir.[45]

Arpa

Saman

Ot

Tuz

Hayvan Cinsi

5.5

3.5

3

5

Rus ve Macar Topkeşanları

5

3.5

3

5

Topkeşanlar hariç Rus ve Macar hayvanları

4.5

3

2

2.5

Yerli ırkına mensup süvari hayvanları bütün binek, saka, nakliye koşum beygirleri, cebel topçu, makinalı tüfek ve mitralyöz esterleri.

3.5

2

2

2.5

Tüm mekkâre, beygir, ester ve nakliye koşum esterleri

 

 

            Ayrıca söz konusu kanunla manda, öküz, deve, merkep ve koyunların günlük istihkakları karışıklığa mahal bırakılmayacak şekilde düzenlenmiştir. Ancak harp müddetince hayvanlara verilen günlük istihkak miktarları hiçbir zaman yasal olarak belirlenen miktarlarda olmamıştır. Bundan dolayı orduda daha çok karayolu nakliye aracı olarak kullanılan bu hayvanların beslenmesinde oldukça büyük sıkıntılar yaşanmıştır. Devletin kendi askerinin karnını doyurmakta bile aciz kaldığı bir dönemde orduya ait hayvanların yeterince besleyebilmesi mümkün değildir. Bu nedenle muharebeler esnasında orduya ait hayvanların beslenmesinde vahim denecek kadar kötü tablolar yaşanmıştır.[46]

2. İaşe Maddelerinin Depolanması

            Orduların ihtiyacı olan yiyecek maddeleri askeri birliklerin harekât alanlarının gerisinde çeşitli adlar altında kurulan ambarlarda depolanmakta ve muharip ordunun ihtiyaçları bu depolardan karşılanırdı. Depolama faaliyetleri, orduların harekât planları göz önünde bulundurularak düzenlenirdi.

            Yurtiçinden veya dışarından ithal edilen maddeler öncelikle orduların harekât alanlarının hemen gerisinde teşkil edilen menzil depolarında depolanır ve buradan da ordu veya kolordu dağıtım merkezlerine nakledilerek muharip orduya ulaştırılırdı.[47] Tüm bu depolama faaliyetleri öncelikli olarak orduların harekât planları göz önünde bulundurularak yapılmaktaydı. Zira alay ve tabur kuruluşlarından bulunan depo birliklerinin miktarı ve yerleri harekâtın seyri ve kuruluşların büyüyüp küçülmesine bağlı olarak arttırılır, eksiltilir ve bazen de yer değişliğine gidilirdi.[48]

            5. Ordunun kurulmasından itibaren bu orduya bağlı olarak kurulan Mevki-i Müstahkem Ambarları ile Sahra Ambarları, 5. Ordu Menzil Müfettişliği Ambarları, Ordu ve Kolordu Ambarları çeşitli adı altında çeşitli ambarlar oluşturuldu. 5. Ordu Menzil Komutanlığı, erzak depolarını savaş alanının hemen gerisinde büyük erzak depoları yapmamış buna karşın muharebe alanlarının oldukça gerisinde bulunan Burgaz, Akbaş, Kilya, Gelibolu, Keşan, Uzunköprü, Lapseki, Birgos, Işıklar, Balcılar, Biga, Karabiga, Ezine ve Bayramiç’te menzil ambarları açarak birliklerin ihtiyaç duyduğu erzak bu depolarda toplanmıştır.[49] Menzil ambarları, sahra ambarlarından daha gerilerde kurulurdu. Sahra ambarları, savaş alanında bulunan kolordu ve tümenler tarafından kurularak çevreden veya geriden gönderilen erzakla dolduruldu. Hızlı hareket zamanlarında sahra ambarları kurulmasına zaman veya olanak bulunmadığı zamanlarda ise dağıtım merkezleri kurularak tümen başına bir adet olmak üzere oluşturulurdu. Bu ambarlar daha çok harp alanının gerisindeki bölgelerde kurulurdu.[50] Erzakın kolayca nakledilebilmesi için ambarların ulaşım yollarına yakın mevkilere kurulmasına özen gösterilirdi.[51]  

            Levazım Dairesi, Menzil Müfettişliğiyle işbirliği yaparak her 15 günde bir ordulardan gelen bilgiler doğrultusunda orduların iaşe stok seviyesi tespit eder ve ihtiyaç duyulan iaşe maddeleri, erzak kolları vasıtasıyla bu ambarlarına sevk edilirdi.[52]   

            Çeşitli tarihlerde 5. Ordu ambarlarında bulunan ekmeklik, erzak ve yem miktarları aşağıda gösterilmiştir.

            28 Haziran 1915 (15.04.1331) tarihinde 5. Ordu ambarlarında bulunan ekmeklik, erzak ve yem miktarı şu şekildedir.[53]

Ambarlar

Ekmeklik (ton)

Erzak (ton)

Yem (ton)

Uzunköprü

354

106

623

Keşan

175

227

67

Şarköy

96

143

480

Sarısu

(Yeniköy Aksamında)

76

82

41

Gelibolu

502

94

528

Akbaş

220

320

3

Toplam

1.423

972

1.742

 

           

            18 Temmuz 1915 (05.05.1331) tarihinde 5. Ordu Menzil Müfettişliği'ne bağlı Uzunköprü ambarında bulunan erzakın cins ve miktarları şu şekildedir.[54]

Erzakın

Cinsi

Erzakın

Miktarı (kg.)

Erzakın

Cinsi

Erzakın

Miktarı (kg.)

Et

507

Kahve

276

Pirinç

6.634

Buğday-Dakik

38.625

Bakla

1.647

Fasulye

103.836

Sirke

45

Sade (yağ)

1.306

Çay

2.309

Şeker

5.798

Peksimet

195.104

Katık

4.575

Bulgur

27.117

Nohut

94

Mercimek

120

Zeytin

171

Tuz

6516,6

Zeytinyağı

4.299

Gaz

21.196

Sebze Konservesi

14.305

Sabun

9.525

Paspal

45.320

Burçak

41.916

Kepek

95.989

Yulaf

23.571

Ot

75.712

Arpa

305.198

Saman

109.295,5

Kaplice

43.184

Kiyah

1.249

 

 

            23 Temmuz 1915 (10.05.1331) tarihinde 5. Ordu ambarlarında bulunan ekmeklik, erzak ve yem miktarları şu şekildedir.[55]

Ambarlar

Ekmeklik  (ton)

Erzak (ton)

Yem (ton)

Uzunköprü

255,5

178,5

510

Keşan

18

94,5

79

Gelibolu

-

125

-

Karabiga

25.5

212

1.139.5

Biga

17

100.5

78

Burgaz

0.5

204,5

292

Akbaş

151

238

582,5

Lapseki

8.5

36

8

Kilya

100

144

50

Balcılar

-

43

784

Işıklar

121

24

47

Anadolu Yakasında

173,6

621,5

2.549

Rumeli Yakasında

525.6

780,5

1.222

Toplam

699.2

1.402

3.771

 

 

            02 Ağustos 1915 (20.05.1331) tarihinde Çanakkale Cephesi'ndeki ambarlarda bulunan erzakın cins ve miktarları şu şekildedir.[56]

Ambarlar

Ekmeklik (kg.)

Erzak (kg.)

Yem (kg.)

Akbaş Ambarı

42.293

97.826

937.177

Kilya Ambarı

79.876

92.075

187.281

Işıklar Ambarı

47.503

17.520

6.465

Balcılar Ambarı

10.093

19.362

872.376

Lapseki Ambarı

6.103

30.237

3.501

Gelibolu Ambarı

197.651

120.869

---

Keşan Ambarı

78.584

120.291

45.763

Uzunköprü Ambarı

74.100

168.200

539.700

Burgaz Ambarı

2.390

140.133

105.003

Karabiga Ambarı

130.639

72.119

990.974

Biga Ambarı

11.672

36.946

122.319

 

 

            02 Ağustos 1915 (20.05.1331) tarihinde 5. Ordu Ambarlarında mevcut ekmeklik miktarları tabloda belirtilmiştir.[57]

Ambarlar

Buğday

Unu

Mısır Unu

Darı

Unu

Çavdar

Unu

Peksimet

Buğday

Akdarı

Akbaş

1.875

35.325

-

-

5.093

---

-

Kilya

10.565

46.846

-

-

22.374

-

-

Işıklar

-

6.898

-

-

40.605

-

-

Balcılar

-

10.002

-

-

91

-

-

Lapseki

922

3.150

-

-

1.601

430

-

Gelibolu

17.700

29.008

21.090

-

9.743

10.000

11.011

Keşan

5.406

17.446

-

-

55.722

-

-

Uzunköprü

6.100

-

 

-

68.000

-

-

Burgaz

-

-

 

-

-

-

-

Karabiga

428

15.717

4.434

-

-

-

10.687

Biga

1.413

2.724

6.200

1.285

-

50

-

 

            02 Ağustos 1915 (20.05.1331) tarihinde 5. Ordu Ambarlarında mevcut erzakların cins ve miktarları tabloda belirtilmiştir.[58]

Erzakın

Cinsi / kg.

Akbaş

Kilya

Işıklar

Balcılar

Lapseki

Et

5.414

35.494

-

360

-

Et

Konservesi

254

-

990

540

-

Sardalya

-

-

727

-

-

Tuzlu balık

-

-

-

-

-

Çiproz

75

-

-

-

-

Tuz

56.135

-

-

12.529

1.478

Sade

7.103

-

-

-

-

Zeytinyağı

7.714

-

2.155

545

1.074

Pirinç

1.866

-

505

160

534

Bulgur

1.776

-

-

-

-

Çorbalık

Konservesi

1.584

-

-

518

133

Bakla

-

53.026

8.171

949

21.687

Nohut

-

-

4.972

3.470

904

Fasulye

470

-

-

-

-

Mercimek

3.060

-

-

2.891

-

Sebze

Konservesi

-

-

-

-

-

Reçel

50

-

-

-

-

Zeytin

214

-

-

-

1.511

Soğan

3.838

-

-

-

-

Sirke

814

3.555

-

-

-

Çay

40

-

-

168

-

Şeker

595

-

-

-

25

Kahve

477

-

-

-

-

Üzüm

6.108

-

-

123

-

Peynir

36

-

-

-

-

Hurma

32

-

-

-

-

Sarımsak

39

-

-

-

-

Kavurma

-

-

-

-

-

Erzakın

Cinsi / kg.

Keşan

Uzunköprü

Burgaz

Karabiga

Gelibolu

Et

5.289

28.100

1.434

65.208

338

Et

Konservesi

-

-

-

-

-

Sardalya

-

-

19

-

-

Tuzlu balık

-

-

-

-

332

Çiproz

-

-

-

-

-

Tuz

20.456

4.400

950

5.741

950

Sade

84

6.100

-

94

120

Zeytinyağı

790

1.200

8.181

-

21.010

Pirinç

504

6.500

-

-

188

Bulgur

717

28.700

-

-

-

Çorbalık Konserve

4.976

-

-

-

1.460

Bakla

10.185

1.700

77.065

-

78.279

Nohut

2.732

500

120

-

-

Fasulye

69.970

40.700

100

-

350

Mercimek

-

-

-

-

-

Sebze Konservesi

-

14.000

-

-

-

Reçel

-

-

-

-

277

Zeytin

3.208

16.200

-

-

14.510

Soğan

-

-

-

-

-

Sirke

-

-

175

-

-

Çay

810

2.200

-

666

-

Şeker

570

16.900

-

198

-

Kahve

-

1.000

550

-

323

Üzüm

-

-

72

-

2.723

Peynir

-

-

-

-

-

Hurma

-

-

-

-

-

Sarımsak

-

-

-

-

-

Kavurma

-

-

-

212

-

 

 

            11 Ağustos 1915 (29.05.1331) tarihinde 5. Ordu ambarlarında mevcut ekmeklik, erzak ve yem miktarları tabloda belirtilmiştir.[59]

Ambarlar

Ekmeklik (kg)

Erzak (kg)

Yem (kg)

Akbaş

4.325

61.872

3.212.124

Işıklar

5.321

11.642

165.255

Balcılar

4.000

2.185

738.948

Lapseki

6.734

28.962

103.330

Gelibolu

87.531

9.942

158.387

Keşan

107.702

63.545

152.728

Uzunköprü

4.900

121.082

720.900

Burgaz

51.445

145.605

171.867

Karabiga

10.739

17.190

579.588

Biga

2.6850

13.718

260.773

Toplam

309.682

475.803

5.963.900

 

 

            22 Ağustos 1915 (09.06.1331) tarihinde 5. Ordu ambarlarında mevcut ekmeklik, erzak ve yem miktarları tabloda belirtilmiştir.[60]

Ambarlar

Ekmeklik (kg)

Erzak (kg)

Yem (kg)

Akbaş

-

91.961

4.119.303

Işıklar

-

8.247

28.700

Balcılar

4.681

1.546

756.644

Lapseki

40.909

34.078

12.239

Gelibolu

96.940

71.917

21.615

Keşan

45.563

24.572

42.747

Uzunköprü

16.100

275.660

724.200

Burgaz

39.118

176.647

131.288

Karabiga

24.667

3.393

520.632

Biga

82.737

13.211

308.683

Toplam

350.715

701.232

6.666.051

 

 

            23 Ağustos 1915 tarihinde 5. Ordu dahilinde bulunan Kolordu, Fırka ve Mevki-i Müstahkem ambarlarında mevcut erzakın cins ve miktarları şu şekildedir.[61]

Erzakın Cinsi

Şimal Grubu (5,9,16,19.cu  Fırkalar ile Menzil Kıtaat Tevzi Ambarı)

Efrat Üzerinde

İhtiyat Ambarı

Birgos, Digor, Bayırköy Ambarları

Ekmeklik

335.769 kg

85.277

123.954

345.440

Bulgur, Pirinç

18.764

2.540

15.948

-

Çorbalık Konserve

30.368

6.493

26.448

61.884

Zeytinyağı

10.974

440

37.917

-

Tuz

47.549

5.741

13.898

1.960

Soğan, Sarımsak

-

-

-

-

Kuru Sebze

49.136

5.524

9.950

89.925

Sebze Konservesi

-

-

-

-

Kuru Üzüm

7.776 kg

1.331

33.387

-

Karışık Çerez

27.105

646

45.040

-

Kavurma, Pastırma

7.669

220

1.728

-

Et Konservesi

8.318

5.117

12.500

-

Zeytin, Peynir

16.544

13.286

2.000

24.960

Çay

2.313

281

989

2.340

Şeker

3.572

823

482

-

Sabun

10.412

-

7.100

-

Gaz

10.058

216

11.403

41.696

Yemlik Hububat

(arpa, yulaf, burçak vs.)

143.968

125.405

128.459

225.000

Ot, Saman

-

-

-

-

Kepek

-

-

33.000

-

Yem

 (buğday,mısır,çavdar)

-

-

-

-

 

 

 

 

 

 

 

Erzakın Cinsi

Cenup Grubu

(2, 6, 7, 11, 12.ci

Fırkalarla Müstakil Kıtaat

Tevzi Ambarları)

Efrat Üzerinde

İhtiyat Ambarı

Ekmeklik

380.511

91.772

9.551

Bulgur, Pirinç

11.015

-

2.986

Çorbalık Konserve

13.005

1.173

-

Zeytinyağı

18.542

-

4.259

Tuz

11.548

-

-

Soğan, Sarımsak

-

-

-

Kuru Sebze

138.116

-

2.895

Sebze Konservesi

468

-

-

Kuru Üzüm

28.790

-

1.031

Karışık Çerez

56.246

-

-

Kavurma, Pastırma

6.943

1.462

3.261

Et Konservesi

5.738

10.957

-

Zeytin, Peynir

5.840

4.676

-

Çay

2.111

343

305

Şeker

11.832

1.236

2.020

Sabun

13.709

-

7.473

Gaz

11.637

-

8.244

Yemlik Hububat

(arpa, yulaf, burçak)

88.770

151.334

15.904

Ot, Saman

-

-

-

Kepek

73.110

-

-

Yem

(buğday, mısır, çavdar)

-

-

-

 

Erzakın Cinsi

Anadolu Grubu

(1,3.cü Fırka ile Müstakil Kıtaat

Tevzi Ambarları)

Efrat Üzerinde

İhtiyat Ambarlarında

Ekmeklik

174.995

55.636

120.388

Bulgur, Pirinç

49.300

378

15.159

Çorbalık Konserve

5.310

1.715

350

Zeytinyağı

28.091

6.204

12.232

Tuz

22.594

107

5.315

Soğan, Sarımsak

-

-

-

Kuru Sebze

216.016

11.520

97.883

Sebze Konservesi

-

-

9.750

Kuru Üzüm

26.309

831

1.539

Karışık Çerez

-

-

-

Kavurma, Pastırma

1.066

84

-

Et Konservesi

930

3.118

4.709

Zeytin, Peynir

1.643

1.535

-

Çay

1.034

54

1.030

Şeker

6.162

1.175

5.801

Sabun

5.186

137

1.422

Gaz

55.413

494

9.520

Yemlik Hububat

(arpa, yulaf, burçak)

39.658

20.092

135.762

Ot, Saman

-

-

-

Kepek

62.239

-

50.530

Yem

(buğday, mısır, çavdar)

1.066

84

-

 

 

Erzakın Cinsi

Sarısu Grubu Tevzi Ambarları

Efrat Üzerinde

Şarköy Ambarında

Ekmeklik

64.151

11.753

96.000

Bulgur, Pirinç

13.018

208

35.000

Çorbalık Konserve

8.867

-

16.000

Zeytinyağı

3.008

827

260

Tuz

2.664

1.468

306

Soğan, Sarımsak

-

-

-

Kuru Sebze

20.108

137

62.320

Sebze Konservesi

7.722

7.941

-

Kuru Üzüm

3.458

1.834

29.000

Karışık Çerez

-

-

-

Kavurma, Pastırma

564

271

-

Et Konservesi

641

556

-

Zeytin, Peynir

570

483

-

Çay

135

187

-

Şeker

3.478

3.742

-

Sabun

1.288

1.306

-

Gaz

1.465

1.346

1.700

Yemlik Hububat

(arpa, yulaf, burçak)

24.576

19.577

48.000

Ot, Saman

-

-

-

Kepek

362

-

205.000

Yem

(buğday, mısır, çavdar)

-

-

-

 

Erzakın Cinsi

Mevki-i Müstahkem Ambarları

Tevzi Ambarı

İhtiyat Ambarı

Ekmeklik

186.800

20.250

205.500

Bulgur, Pirinç

18.700

13.285

12.900

Çorbalık Konserve

15.000

-

15.000

Zeytinyağı

15.300

-

4.200

Tuz

2.400

-

8.000

Soğan, Sarımsak

-

-

-

Kuru Sebze

71.000

10.700

56.000

Sebze Konservesi

260

-

-

Kuru Üzüm

26.850

-

5.500

Karışık Çerez

27.980

-

1.500

Kavurma, Pastırma

5.650

-

-

Et Konservesi

9.650

-

12.000

Zeytin, Peynir

15.500

-

3.950

Çay

880

120

550

Şeker

9.400

-

8.000

Sabun

4.800

-

1.000

Gaz

12.000

-

29.000

Yemlik Hububat

(arpa, yulaf, burçak)

33.000

35.000

5.000

Ot, Saman

-

-

-

Kepek

-

-

-

Yem

(buğday, mısır, çavdar)

4.000

-

20.000

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Erzakın Cinsi

Lapseki

Kilya

Gelibolu

Akbaş

Uzunköprü Ambarı

Ekmeklik

3.522

130.740

242.066

220.104

345.700

Bulgur, Pirinç

3.256

400

19.510

853

-

Çorbalık Konserve

710

-

432

-

120

Zeytinyağı

-

21.175

852

3.885

500

Tuz

1.357

13.637

245

8.707

20.332

Soğan, Sarımsak

-

-

-

-

-

Kuru Sebze

32.756

61.105

30.742

12.172

51.200

Sebze Konservesi

-

-

-

-

-

Kuru Üzüm

565

22.861

9.228

4.200

-

Karışık Çerez

1.575

10.920

26.529

-

-

Kavurma, Pastırma

-

3.139

-

5.800

-

Et Konservesi

-

-

100

-

-

Zeytin, Peynir

2.109

180

-

496

4.800

Çay

-

-

194

 

67

Şeker

1.212

255

517

2.266

9.100

Sabun

904

-

5.301

-

800

Gaz

2.000

10.832

6.928

5.360

15.700

Yemlik Hububat

14.028

-

528.408

3.290

537.300

Ot, Saman

10.034

-

-

28.400

5.126

Kepek

-

-

8.424

57.300

51.871

Yem

(buğday, mısır,çavdar)

335

-

260.000

502

-

 

Erzakın Cinsi

Keşan

Karabiga

Balcılar

Işıklar

Burgaz

Biga

Ekmeklik

12.701

99.998

43.659

97.574

78.319

66.059

Bulgur, Pirinç

43.579

140

-

1.704

5.125

2.741

Çorbalık Konserve

30.104

742

-

 

21.200

-

Zeytinyağı

2.144

-

-

11.163

409

952

Tuz

6.149

5.531

234

2.948

26.600

-

Soğan, Sarımsak

-

-

-

-

-

-

Kuru Sebze

76.313

119

34.886

26.946

44.300

29.419

Sebze Konservesi

-

-

-

-

-

868

Kuru Üzüm

460

3.702

-

2.120

4.530

-

Karışık Çerez

28.135

-

-

1.173

-

-

Kavurma, Pastırma

-

-

3.240

-

-

517

Et Konservesi

37.074

2.776

-

-

12.148

-

Zeytin, Peynir

900

691

198

-

-

824

Çay

2.857

4.306

855

-

378

7.643

Şeker

2.857

4.306

855

-

378

7.643

Sabun

515

-

-

20

-

-

Gaz

2.181

8.546

1.808

960

97.164

32.456

Yemlik Hububat

67.115

184.257

33.400

52.779

80.397

279.055

Ot, Saman

5.126

591.953

-

-

-

-

Kepek

51.871

143.152

-

40.250

115

1.615

Yem

162.803

22.330

99.998

1.287

4.136

8.354

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

01 Eylül 1915 (19.06.1331) tarihinde mevcut ekmeklik, erzak ve yem miktarları tabloda gösterilmiştir.[62]

Ambarlar

Ekmeklik (kg)

Erzak (kg)

Yem (kg)

Akbaş

108.005

177.249

435.067

Işıklar

7.310

15.975

20.609

Balcılar

33.500

7.859

865.251

Lapseki

3.264

11.235

11.662

Gelibolu

187.640

73.849

-

Keşan

7.439

22.310

31.513

Uzunköprü

35.300

224.220

763.800

Burgaz

6.298

400.467

110.018

Karabiga

17.836

25.864

546.654

Biga

101.863

16.448

291.276

Toplam

508.455

975.476

3.075.850

 

 

            Yukarıdaki ambarlarda bulunan erzak ve yem miktarları göz önünde bulundurulduğunda, cephede bulunan ambarlarda yeterli stokun hiçbir zaman yapılamadığı görülmektedir. Nitekim bu dönemde, bir kolordunun beslediği insan ve hayvan sayısına göre dört günlük yiyecek ihtiyacı 190.000 kilo, yem ihtiyacı da 230.000 kilo olmak üzere toplamda 420.000 kiloya ihtiyaç duyulur.[63] Özellikle muharebe alanında bulunan büyük insan kütlesi düşünüldüğünde depolardaki mevcut miktarlar ile bu kuvvetlerin yeterli miktarda beslenmesi mümkün gözükmemektedir. Ancak savaşın sonlarına doğru depolardaki erzak ve yem miktarının önemli oranda arttığı görülmektedir.

            Ayrıca 5. Ordunun iaşe ihtiyacının arttığı dönemlerde özellikle 1. ve 2. Orduya ait ambarlardan bu orduya önemli miktarlarda iaşe takviyesi yapılmıştır. Nitekim bu amaçla 13-14 Temmuz 1915 tarihinde 2. Orduya ait Sancaktepe İhtiyat ambarından Uzunköprü'ye 149.857 kilo arpa, 94.004 kilo peksimet, 2.682 kilo zeytinyağı, 1400 kilo şeker ve 2.800 kilo tuz gönderilmiştir.[64]

3. İaşe Maddelerinin Ordu Bölgesine Sevk ve Dağıtımı

            Harp müddetince iaşe maddelerinin temini kadar bu maddelerin muharip orduya kadar ulaştırılması hayati bir önem taşımıştır. Aynı anda hem kara hem de deniz savaşlarının yaşandığı, oldukça dar bir alanda ve her iki taraftan yarım milyona yaklaşan orduların çarpıştığı bir mevkide ihtiyaçların temini kadar bunların en uçtaki siperlere kadar ulaştırılmasında büyük zorluklarla karşılaşılmıştır.

            Savaş süresince, idari faaliyetlerin yürütülmesi ve lojistik desteğin muharip orduya kadar ulaştırılmasında Menzil teşkilatı aktif rol aldı.[65] Orduların iaşe ihtiyacının temin edilerek depolanması, Harbiye Nezareti bünyesinde yer alan daireler ile Genelkurmay Başkanlığı Karargâh şubelerinin işbirliğiyle yürütülürdü. Ancak iaşe maddelerinin askeri birliklerin ikmal kademelerine kadar ulaştırılması Menzil Teşkilatı’nın görev ve sorumluluğundaydı. Nitekim bölgesel olarak yapılan tedarik ve depolama faaliyetleri Levazım Başkanlığı tarafından yapılırken bunların askeri birliklerin iaşe kollarına aktarılacağı yerlere kadar nakledilmesi Menzil müfettişliği bünyesinde oluşturulan nakliye kollarınca gerçekleştirilirdi.[66]

            Çanakkale muharebelerinin cereyan ettiği coğrafya kara, demir ve denizyolu ulaşımına imkân vermiştir. Bu durumun, ordunun ihtiyaçlarının kolayca cepheye sevk edilmesine olumlu katkı sağlaması beklenirken ülkenin denizyollarının abluka altında olması, demiryolu ağının yetersiz oluşu ve karayollarındaki gerek altyapı gerek ulaşım araç-gereçlerindeki eksiklikler dolayı nakliye işlerinde büyük zorluklar yaşanmıştır.[67]

3.1. Demiryolu Sevkiyatı

            Osmanlı Devleti’nde ilk demiryolları İngilizler tarafından Balkanlar ve Ege’nin tarım potansiyeli yüksek bölgelerinde küçük çaplı hatlar olarak inşa edilmiştir. Daha çok ticari amaçlı bu demiryolları dışında devlet, askeri ve siyasi ihtiyaçları da göz önünde bulundurarak İstanbul’un Balkanlar ve Avrupa ile irtibatını sağlayacak Rumeli demiryollarının yapımına girişmiştir. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun demiryolu politikalarının iki önemli açmazla karşı karşıya kalmıştır. Bunların ilki sermaye yetersizliği ikincisi gerekli bilgi ve beceriye sahip teknik eleman yetersizliği olmuştur. Bu nedenle demiryolu inşa işleri yabancı şirketlere verilmek zorunda kalınmıştır.  Ancak bu şirketler demiryolu yapma karşılığında büyük garantiler istemiş ve Osmanlı hükümeti bu talepleri çaresiz kabullenmek zorunda kalmıştır. Böylece kilometre garantisi[68] karşılığında çok büyük meblağlar yabancı şirketlere garanti edilmiştir. Demiryolu hâsılatı, hiçbir zaman teminat olarak verilen miktara ulaşmadığından farklar sürekli olarak devlet hazinesinden karşılanmıştır.[69]

            Savaşlardaki önemi giderek artan demiryolları açısından Osmanlı Devleti’nde diğer ülkelere nazaran çok gerideydi. İmparatorluğun savaş öncesindeki toplam demiryolu ağı 5.759 kilometre idi.  Aynı dönemde İngiltere’de 32.623, Fransa’da 40.770, Almanya’da 63.378,  Avusturya-Macaristan’da 22.981 ve Rusya ise 62.300 kilometrelik demiryolu ağına sahipti.[70]

            Ancak Osmanlı Devleti’nin sahip olduğu demiryolu ağı Avusturya-Macaristan, Fransa, Almanya ve Rusya’daki demiryolu ağlarından farklı olarak askeri amaçlar göz önünde bulundurularak inşa edilmemişti. Yabancı girişimciler tarafında kar amaçlı olarak inşa edilen demiryolları, yalnızca ülkenin ekonomik merkezlerini birbirine bağlamak amacıyla inşa edilmişti.[71] Bu nedenle demiryollarının sağladığı avantajlardan yalnızca ekonomik alanla sınırlı kalmıştır. Oysa bu dönemde demiryolları, özellikle ülke güvenliğini sağlanması, devlet otoritesinin arttırılması ve askeri amaçlara yönelik olarak inşa edilirdi.[72] Ancak Osmanlı Devleti’ndeki demiryolları daha çok İngiliz, Fransız ve Alman şirketleri tarafından ekonomik amaçlar göz önünde bulundurularak yapılmıştır.[73]

            Ülkede karayolu nakliyatında kullanılacak motorlu araçların bulunmayışı ve yük hayvanlarıyla da çok az şeyin taşınıyor olması askeri sevkiyatın demiryoluyla yapılmasını zorunlu hale getirdi. Nitekim savaş sürecinde Osmanlı Devleti’nin demiryollarından başka umumi nakil araçları da yoktu. Bu nedenle özellikle yurt içinden temin edilen gıda maddeleri İstanbul ve Bandırma gibi büyük sevkiyat merkezlerine demiryolları vasıtasıyla nakledilirdi.[74]

            İstanbul ile harp alanını bir birine bağlayan yegâne demiryolu hattı Edirne hattıyla Uzunköprü’ye kadar uzanan tren yolu ve buradan Keşan ve Bolayır’a kadar uzanan şose yoluydu.[75]  Bu hat, harpten önceki son aylarda ve hatta harp esnasında mümkün olduğunca iyileştirilmiş ve böylece en azından acil ihtiyaçlara cevap verebilecek hale getirildi. Ancak dik rampaları ve keskin virajları olan bu tek hat, inşa tarzı nedeniyle sorunsuz bir şekilde çalışması mümkün olmamıştır.[76]

            Kısaca bu kadar büyük bir ordunun ihtiyaçlarının yalnızca bu hattan karşılanması mümkün değildi. Özellikle İtilaf Devletleri’nin Marmara’ya denizaltılarını sokmaya başlamalarıyla bu hat daha çok personelin nakledilmesinde kullanıldı.[77]

3.2. Karayolu Sevkiyatı

            Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan Tanzimat dönemine kadar umumi yollar devlet tarafından, hususi yollar ise tımar, zeamet ve hayır sahiplerinin imkânlarıyla inşa ve tamir edilmişti. Osmanlı İmparatorluğu karayolu şebekesi bazı şahısların gayret ve çabalarıyla oluşturulmaya çalışılmıştı. Hiçbir zaman koordineli bir bütün teşkil edememiştir. Önemli bir kısmı kırma taştan yapılan bu yolların bir kısmı da toprak yollardan ibaretti.

            Hayvanla çekilen arabalara göre yapılan, 6-7 metreden ibaret; dar ve virajlı bu yollar sağlam temeller üzerine inşa edilmemişti. Bununla birlikte karayolları ağı da aynı şekilde genelde eski kervan yolları ve arazi hatları üzerinde gelişi güzel yapılmıştı. Özellikle ülkenin batı bölgesini iç bölgeye bağlayan ulaştırma hatlarında büyük boşlukların bulunması da karayolunun etkin kullanılmasını engellemiştir.

            Bununla birlikte mevcut yollarda oldukça bakımsızdı.[78] Ayrıca motorlu araçlara da elverişli değildi. Savaşın cereyan ettiği yarımada üzerinde bir baştan ötekine giden kesintisiz devam eden bir kara yolu mevcut değildi. Ekseriya yayaların ve yüklü hayvanların geçebileceği patikalar vardı.[79] Öyle ki yarımadanın iki ana noktası olan Gelibolu ve Maydos arasında bile araç sürülebilir nitelikte bir yol mevcut değildi.[80]

            Karayolları nakliye vasıtaları tümüyle iptidai durumda olduğu araç durumu da oldukça yetersizdi. Zira zamanın en verimli ve süratli aracı çift atlı arabalardı.[81] Ülkede motorlu araç oldukça sınırlıydı. Öyle ki bazı kolorduların kumandalarına bile otomobil verilememişti.[82] Nitekim 1914 yılında ülkedeki toplam motorlu araçların sayısı yalnızca 187 idi. Bunların yarıdan fazlası İstanbul’da geri kalanlar ise diğer büyük illerde bulunmaktaydı.[83]

            Cephede karayolu nakliyatı özellikle tek demiryolu hattı olan Uzunköprü demiryolunun bitiminden itibaren,  denizinden yapılan sevkiyatlardan ise iskele ve limanlardan itibaren kullanılması zorunluydu. 5. Ordu’nun levazım tedariki için kullanılan karayolları ise; Saroz ve Gelibolu yarımadasındaki ana ikmal yolu, Keşan-Bolayır-Gelibolu-Bigalı-Seddülbahir üzerinden geçen karayoludur. Anadolu yakasında ise Balıkesir-Balya-Yenice-Çan-Bayramiç-Ezine-Erenköy-Çanakkale ve Karabiga-Biga-Çan-Kirazlı-Çanakkale ile Biga-Beyçayırı-Lapseki karayollarıydı.[84] Özellikle Gelibolu’dan geçen araba yolu Bolayır, Eksamil ve Karadere’den Keşan’a ve buradan da Uzunköprü demiryoluna uzanan karayolu, ulaşım açısından oldukça önemliydi.                      Ayrıca Kumkale’den Çanakkale’ye doğru, kıyıdan yaklaşık 3 kilometre uzaklıkta olan ve önünde yer alan yükseltiler nedeniyle denizden görülmeyen ve Erenköy’den geçerek boğaz boyunca uzanan bir ordu yolu mevcuttu.[85]

            5. Ordu menzil mıntıkasındaki karayolu taşımacılığı ordu menzil teşkilatına bağlı nakliye kolları vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir. Erzak kolları ağır ve hafif erzak kolları olarak ayrılmıştı. Hafif erzak kollarının yükleri hafif ve hızları fazla olduğundan kısa sürede istenilen yere ulaşma olanağına sahiptiler. Bu kollar, büyük komutanların emrinde büyük iaşe ambarları gibi düşünülmüştü. Yük hayvanı olarak kullanılan hayvanların taşıyacakları yük miktarları şu şekildedir: Manda ve öküz arabası 500 kg., kağnı 150 kg,  çift at arabası 400 kg., tek at arabası 250 kg., deve 150 kg., mekkâre 80 kg., merkep 50 kg. olarak belirlenmişti.[86] Harekât sırasında kendi yiyeceklerinde başka kuvvetli mekkâre atının en çok 100, bir katırın 130, devenin 250, çift atlı arabanın 500 ve dört atlı arabanın taşıma kapasiteleri ise 1000 kg. olarak belirlenmişti.[87]

            Nakliye kollarının taşıma kapasiteleri, araba ve hayvan mevcuduna bağlı olmakla birlikte nakliye kollarının ortalama yük taşıma kapasiteleri şu şekildeydi. Bir mekkâre ile bir merkep arabası kolu ortalama 9 ton, bir kağnı kolu ortalama 10 ton, bir deve kolu ortalama 15 ton, bir at arabası kolu ortalama 25 ton ve bir öküz arabalı kol da ortamla 20 ton yük taşıma kapasitesine sahipti. Bu kollar taşıdıkları yük kapasitelerine göre ağır veya hafif erzak kolları diye tanımlanırdı. Öküz arabalarında kurulu kollar ağır diğer cins araba ve canlı nakil araçlarında oluşan kollarda hafif kollar olarak nitelendirildi. Ayrıca birkaç kollun birleşmesiyle de katarlar teşkil olunurdu.[88]

            Çanakkale Cephesi’nde erzak taşıyan kolların 1915 yılındaki durumu tabloda belirtilmiştir.[89]

Grup İsmi

Fırka Numarası

Kolun Cinsi ve Numarası

Hayvan Cins ve Sayısı

Araba Cins ve Sayısı

17.ci Kol

25

2, 4, 5, 6 ve 7. ci

Hafif Erzak Kolu

Koşum: 289

 

Çiftatlı Araba: 146

17.ci Kol

25

2, 4, 6. ve 7. ci

Ağır Erzak Kolu

Deve: 205,

Merkep: 39

Öküz: 230

Öküz veya manda arabası: 115

Anafartalar

7, 14, 26, 12, 9, 7,6, 10

1, 4, 5, 6. ve 2.ci

Hafif Erzak Kolu

Koşum: 375

Ester: 24

Çiftatlı Araba: 201

Anafartalar

7, 6,26, 9, 10

1, 2, 3, 7 ve 8.ci

Ağır Erzak Kolu

Deve:197

Merkep:36

Öküz:543

Manda: 163

Öküz veya manda arabası: 353

Şimal Grubu

3, 19, 16, 9, 1

3,4,1 ve 2.ci

Hafif Erzak Kolu

Koşum: 290

Ester:21

Çif atlı Araba: 146

Şimal Grubu

3, 19, 1, 16.

 

1, 4, 5. ve 39.cu

Ağır Erzak Kolu

Deve:119

Merkep: 11

Öküz: 431

Manda: 68

Öküz veya manda arabası: 239

Cenup Grubu

14, 15, 20

5, 7, 8 ve 3.cü

Hafif Erzak Kolu

Koşum: 303

Ester: 14

Çiftatlı Araba: 165

Cenup Grubu

14, 15,20

2, 9, 1, 3, 5, 8, 9.cu

Ağır Erzak Kolu

Koşum:3

Deve:493

Merkep: 36

Öküz: 330

Manda: 22

Öküz veya Manda Arabası: 112

Asya Grubu

1, 11, 42

1, 2, 4, 8, 5, 6, 7 ve 11.ci

Hafif Erzak Kolu

Koşum:523

Ester:14

Deve: 100

Merkep:19

Çiftatlı Araba: 234

Tek atlı:37

Asya Grubu

1, 11, 42

1, 2, 8, 3, 4 ve 9.cu

Ağır Erzak Kolu

Koşum:7

Öküz:629

Deve: 593

Merkep: 120

Manda: 125

Tekatlı Araba:5

Öküz veya Manda Arabası: 382

 

 

            Uzunköprü-Gelibolu hattı üzerinde 5. Ordu namına cephane nakliyatıyla iştigal eden 2 ağır ve 4 hafif olmak üzere toplam 6 koldan başka aşağıdaki tabloda yer alan erzak kolları mevcuttur. Tüm bu kolların toplam kapasitesi ise 714 ton olarak hesaplanmıştır.[90]

Bulunduğu Mevki

Kol Miktarı

Kol Çeşidi

Taşıma Kapasitesi (ton)

Toplam

(ton)

Uzunköprü-Keşan

 

4

Öküz Arabalı Kol

28

 

112

Uzunköprü-Keşan

 

4

Develi Kol

67

 

137

Uzunköprü-Keşan

(2.Ordudan gönderilmiştir.)

2

Kağnı Kolu

20

40

Uzunköprü-Keşan

(2.Ordudan gönderilmiştir.)

1

Bargir Araba Kolu

24

24

Uzunköprü- Keşan

(2.Ordudan gönderilmiştir.)

1

Öküz Arabalı Kol

24

24

Uzunköprü-Keşan

(5. Ordu menzil kollarından)

2

Öküz Arabalı Kol

20

40

Uzunköprü-Keşan

(5. Ordu menzil kollarından)

2

Çift Bargir Kolu

14

28

Uzunköprü-Keşan

(5. Ordu menzil kollarından)

1

Manda Arabalı Kol

20

20

Uzunköprü-Keşan

(5. Ordu menzil kollarından)

2

Çift Bargir Kolu

15

30

Uzunköprü-Keşan

(5. Ordu menzil kollarından)

1

Mekkâre Kolu

13

13

Toplam

20

-

-

468

 

 

            Harbin seyrine göre nakliye hatlarının sahip olduğu, insan ve hayvan sayılarında sürekli değişiklikler olmuştur. Müfettişliğin talebiyle menzil hatlarının ihtiyaç duyması durumunda müsait olan hatlardan diğer hatlara kollar sevk edilmiştir. Bu nedenle veriler değerlendirilirken bu hususların göz önünde bulundurulması gerekir.

            5. Ordunun Grup Komutanlıklarının Erzak Nakliye Kolları ait erzak kolları ve bu kolların toplam kapasitesi ise şu şekildedir.[91]

 

 Grubun Adı

Erzak Kolları ve Kapasiteleri

Saros Grubu

4. Ağır Erzak Kolu, Kapasitesi: 96 ton

Kuzey Grubu

10. Ağır Erzak Kolu

7. Hafif Erzak Kolu, Kapasitesi: 306 ton

Güney Grubu

7 Ağır erzak kolu

8 Hafif Erzak Kolu, Kapasitesi: 314 ton

 

 

            Çanakkale Cephesi’nde Şimal, Cenup, Asya ve Anafartalar'da görev yapan hafif ve ağır erzak kollarının durumu aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.[92]

 

Grup ismi

Fırka

Numarası

Kolun Cinsi ve Numarası

Hayvan

Araba

17. Kol

25

2. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 66

Çift atlı: 34

17. Kol

25

4. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 60

Çift atlı: 30

17. Kol

25

5. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 60

Çift atlı: 30

17. Kol

25

6. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 58

Çift atlı: 29

17. Kol

25

7. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 45

Çift atlı: 23

17. Kol

25

2. Ağır Erzak Kolu

Öküz: 116

-

17. Kol

25

4. Ağır Erzak Kolu

Öküz: 114

-

17. Kol

25

6. Ağır Erzak Kolu

Deve: 105

Merkep: 19

Öküz veya Manda araba: 58

17. Kol

25

7. Ağır Erzak Kolu

Deve: 100

Merkep: 20

Öküz veya Manda araba: 57

Anafartalar

7

1. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 72

-

Anafartalar

14

4. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 55

-

Anafartalar

26

5. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 51

Ester: 12

-

Anafartalar

26

6. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 66

-

Anafartalar

12

2. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 59

Ester: 2

-

Anafartalar

9

2. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 62

-

Anafartalar

7

3. Ağır Erzak Kolu

Öküz: 91

Manda: 14

Öküz veya Manda araba: 61

Anafartalar

7

1. Ağır Erzak Kolu

Deve: 99

Merkep: 18

-

Anafartalar

6

1. Ağır Erzak Kolu

Öküz: 69

Manda: 48

Öküz veya Manda araba: 61

Anafartalar

26

2. Ağır Erzak Kolu

Öküz: 114

Öküz veya Manda araba: 54

Anafartalar

26

3. Ağır Erzak Kolu

Öküz: 123

Öküz veya Manda araba: 54

Anafartalar

9

2. Ağır Erzak Kolu

Deve: 98

Merkep:8

-

Anafartalar

6

7. Ağır Erzak Kolu

Öküz: 68

Manda:5 1

Öküz veya Manda araba: 61

Anafartalar

10

8. Ağır Erzak Kolu

Öküz: 79

Manda: 50

Öküz veya Manda araba: 62

Şimal Grubu

3

3. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 78

Çift atlı araba: 38

Şimal Grubu

19

4. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 90

Ester: 6

Çift atlı araba: 38

Şimal Grubu

16

1. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 59

Ester: 10

Çift atlı araba:35

Şimal Grubu

16

2. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 63

Ester: 5

Çift atlı araba:35

Şimal Grubu

3

1. Ağır Erzak Kolu

Öküz: 79

Manda: 40

Öküz veya Manda araba: 62

Şimal Grubu

9

4. Ağır Erzak Kolu

Öküz: 96

Manda: 28

Öküz veya Manda araba: 58

Şimal Grubu

1

5. Ağır Erzak Kolu

Öküz: 132

Öküz veya Manda araba: 65

Şimal Grubu

16

5. Ağır Erzak Kolu

Öküz: 114

Öküz veya Manda araba: 54

Şimal Grubu

Menzilden

39. Ağır Erzak Kolu

Deve: 119

Merkep: 11

-

Cenup Grubu

14

5. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 62

Ester: 1

Çift atlı araba: 35

Cenup Grubu

14

7. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 53

Ester: 4

Çift atlı araba: 29

Cenup Grubu

15

7. (1) Hafif Erzak Kolu

Koşum: 58

Ester: 9

Çift atlı araba: 31

Cenup Grubu

15

8. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 69

Çift atlı araba: 39

Cenup Grubu

20

3. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 61

Çift atlı araba: 331

Cenup Grubu

14

2. Ağır Erzak Kolu

Öküz: 123

Öküz veya Manda araba: 60

Cenup Grubu

14

9. Ağır Erzak Kolu

Öküz: 105

Öküz veya Manda araba: 52

Cenup Grubu

15

1. Ağır Erzak Kolu

Deve: 132

Merkep: 28

-

Cenup Grubu

15

3. Ağır Erzak Kolu

Deve: 52

-

Cenup Grubu

15

5. Ağır Erzak Kolu

Deve: 35

Merkep: 8

-

Cenup Grubu

20

8. Ağır Erzak Kolu

Deve: 199

-

Cenup Grubu

20

9. Ağır Erzak Kolu

Öküz: 102

Manda: 22

Çift atlı araba:62

Tek atlı araba:5

Cenup Grubu

20

8.(9) Ağır Erzak Kolu

Deve: 75

-

Asya Grubu

1

1. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 84

Çift atlı araba: 40

Tek atlı araba: 1

Asya Grubu

1

2. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 85

Çift atlı araba: 40

Tek atlı araba: 1

Asya Grubu

1

4. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 77

Çift atlı araba: 39

Tek atlı araba: 1

Asya Grubu

1

8. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 77

Çift atlı araba: 37

Tek atlı araba:1

Asya Grubu

11

5. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 63

Çift atlı araba:31

Tek atlı araba:1

Asya Grubu

11

6. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 61

Çift atlı araba:1

Tek atlı araba:31

Asya Grubu

42

7. Hafif Erzak Kolu

Koşum: 76

Ester: 14

Çift atlı araba:45

Tek atlı araba:1

Asya Grubu

42

11. Hafif Erzak Kolu

Deve: 100

Merkep: 19

-

Asya Grubu

1

1. Ağır

Erzak Kolu

Koşum: 1

Öküz: 131

Tek atlı araba:1

Öküz ve Manda:65

Asya Grubu

1

2. Ağır

Erzak Kolu

Koşum: 1

Manda: 125

Tek atlı araba:1

Öküz ve Manda:65

Asya Grubu

1

8. Ağır Erzak Kolu

Koşum: 1

Öküz: 124

-

Asya Grubu

11

1. Ağır Erzak Kolu

Koşum: 1

Ester: 1

Deve: 103

Merkep: 19

 

Asya Grubu

11

2. Ağır Erzak Kolu

Koşum: 1

Ester: 1

Deve: 104

Merkep: 25

---

Asya Grubu

11

3.Ağır Erzak Kolu

Koşum: 1

Öküz: 122

Tek atlı araba:1

Öküz ve Manda:63

Asya Grubu

11

4.Ağır Erzak Kolu

Koşum: 1

Öküz: 122

Tek atlı araba:1

Öküz ve Manda:60

Asya Grubu

11

8.Ağır Erzak Kolu

Deve: 185

Merkep: 36

--

Asya Grubu

42

2.Ağır Erzak Kolu

Öküz: 130

Öküz ve Manda: 65

Asya Grubu

42

9.Ağır Erzak Kolu

Deve: 200

Merkep: 40

-

 

            Orduların tüm lojistik ihtiyaçlarında olduğu gibi iaşe maddelerinin sevk edilmesinde en büyük sorun, demiryolu veya denizyoluyla vasıtasıyla cephe gerisine kadar getirilen maddelerin ordu birliklerine ulaştırılmasında yaşanıyordu. Zira bu sevkiyat menzil nakliye kolları tarafından hayvanlar vasıtasıyla gerçekleştiriliyordu. Ancak külliyetli miktarda erzakın hayvan sırtında cepheye ulaştırılmasında kolay değildi. Nitekim muharebe alanına en yakın demiryolu istasyonu olan Trakya’daki Uzunköprü istasyonu ordu karargâhı olan Gelibolu’ ya yaya olarak ortalama yedi günlük mesafedeydi. Bu kadar uzun mesafenin yüklü hayvanlarla kat edilmesi oldukça zor ve yorucuydu. Denizyoluyla iskelelere kadar getirilen iaşe maddeleri yine aynı şekilde hayvanlarla ordu bölgelerine ulaştırılırdı. Ancak nakliye kolları vasıtalarıyla çok az şey taşınabiliyordu. Bu durum zamanında ve yeterli miktarda iaşe maddelerinin muharip orduya ulaştırılmasını engelliyordu.[93] Bununla birlikte düşman, nakliye yollarını sürekli ateş altında tutarak sevkiyat işlerini daha da zorlaştırıyordu.[94]

            Ülkede motorlu araç sayısı sınırlı olduğunda, erzak sevkiyatında çok az sayıda motorlu araç kullanıldı. Bu araçlar, savaş öncesinde Almanya'dan getirilen ve daha çok 12 ton kapasiteli kamyonlardı.[95]

3.3. Denizyolu Sevkiyatı

            Osmanlı Devleti’nin harp süresince denizyolunu etkin olarak kullandığı cephe, Çanakkale Cephesi’dir. Bunda muharebe alanının deniz nakliyatına imkân sağlamasının yanında gerek demiryolları gerekse karayollarındaki yetersizliklerin önemli payı vardır. Bu nedenle 5. Ordunun ikmal faaliyetleri, büyük oranda denizyoluyla gerçekleştirildi.

Denizyoluyla yapılacak nakliyat doğrudan Levazımat-ı Umumiye Dairesi ve Menzil Müfettişliği’nce gerçekleştirilmiştir. Başlangıçta sahil müfettişliklerinin uhdesinde bulunan taşıtların büyük bir kısmı Levazımat-ı Umumiye Dairesine tevdi edilmesiyle muharip ordunun nakliye işleri bu daire tarafından yürütülmeye başlandı.[96] Ancak küçük ve büyük tüm vapurlar, römorkör, mavnalar,  gemiler ile İskele ve Limanlar Kumandanlığı’nın 5. Ordu Menzil Müfettişliği’nin emrine verilmesiyle artık denizyolu ulaşımı bu müfettişlik tarafından yürütülmeye başlandı.[97]

            Çanakkale Cephesi’ndeki muharip ordunun esas ikmal noktası Gelibolu idi. Bu nedenle özellikle İstanbul, İzmit, Bandırma ve Biga’dan büyük nakliye gemileriyle iaşe başta olmak üzere diğer ikmal maddeleri buraya nakledilirdi. Gelibolu esas ikmal noktasına ile Çanakkale boğazındaki diğer ikmal iskeleleri arasındaki nakliyat daha çok Şirket-i Hayriye vapurları gibi küçük nakliye araçlarıyla gerçekleştirilirdi.[98]

Ordunun yiyecek teminini büyük ölçüde sağlayan limanlar Akbaş ve Kilya limanları olmuştur.[99] Bununla birlikte Menzil Müfettişliği tarafından küçük vapurların doğrudan doğruya yanaşmasına imkân sağlayan Akbaş’ta 5,  Kilya'da 3, Ilgardere’de 3, Lapseki’de 1, Şarköy’de 1, Gelibolu’da 1, Burgaz’da 1 iskele inşa edilmiştir.[100] Ancak bu iskelelerin yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Ülkede, iskele yapımında kullanılacak inşaat malzemesi olmadığından yeterli sayıda iskelenin inşa edilememiştir.[101]

            Bununla birlikte Anadolu sahilinde bulunan Burgaz İskelesi de önemli işleve sahipti. Nitekim bu iskele, bir transit iskelesi olarak hizmet görmüştür. Özellikle büyük vapurlar iskele yetersizliğinden Rumeli sahiline direkt olarak yanaşamadıklarından bunlar yüklerini Anadolu sahilinde bulunan Burgaz transit iskelesindeki küçük vapur, mavna ve dubalara boşaltmak zorunda kalıyorlardı. Ayrıca büyük vapurlar, top atışları başladığında diğer küçük vapurlar gibi sığ sularda rahat hareket edemediklerinden güvenlik açısından büyük vapurların kullanılması uygun değildi. Bu nedenle deniz nakliyatında özellikle küçük deniz nakliye araçları kullanılmıştır.[102] Nakliyat için farklı taşıma kapasitelerine sahip nakliye araçları kullanılmıştır. Bunlar şat, istimbot, buharlı merakib, duba, mavna, Arap mavnası, salapurya, yelkenli ve yelkensiz kayık gibi farklı kapasitelere sahip nakliye araçlarıdır. Ancak ülkede yeterli miktarda deniz nakliye aracının bulunmadığından gemi kıtlığını gidermek için her vasıtaya başvurma zaruretini doğurmuştur. Öyle ki padişaha mahsus Ertuğrul yatı ile Alman sefirine ait Lorley yatı ordunun sevkiyat işlerinde kullanılmaya başlanmıştır.[103]

            Menzil Müfettişliği emrinde bulunan deniz ulaşım araçlarının cins ve taşıma kapasiteleri ise şu şekildedir.[104]

            Bandırma’da; 3 adet 15 ton, 1 adet 16 ton, 3 adet 14 ton, 2 adet 12 ton, 5 adet 10 ton, 2 adet 8 ton, 1 adet 7 ton ve 2 adet 5 ton kapasiteli toplamda 19 adet deniz nakliye aracı bulunmaktaydı. Bunların toplam taşıma kapasiteleri ise 210 tondu.

            Karabiga’da; 1 adet 40 ton, 1 adet 16 ton, 1 adet 14 ton, 1 adet 8 ton ve 1 adet 7 ton kapasiteli toplam 5 deniz aracı bulunmaktaydı. Bu araçların toplam kapasitesi ise 85 tondu.

            Lapseki’de; 1 adet 6 ton, 1 adet 4 ton, 1 adet 3 ton, 2 adet 2 ton ve 1 adet 1 ton kapasiteli toplam 6 deniz aracı mevcuttu. Bu araçların toplam kapasitesi ise 18 tondu.

            Çanakkale’de; 1adet 60 ton, 1 adet 57 ton, 1 adet 55 ton, 1 adet 52 ton, 2 adet 50 ton, 1 adet 17 ton, 3 adet 7’şer ton ve 6 adet 5 ton olmak üzere toplam 16 araç bulunmaktaydı.  Bu araçların toplam kapasitesi ise 392 tondu.

            Akbaş’ta; 2 adet 150 ton, 3 adet 45 ton, 1 adet 35 ton, 1 adet 40 ton, 1 adet 12 ton, 4 adet 10 ton, 1adet 6 ton, 2 adet 4tonluk olmak üzere toplam 276 ton kapasiteli araç bulunmaktaydı.

            Kilya’da 1 adet 55 tonluk, 1 adet 30 tonluk, 1 adet 16 tonluk, 4 adet 15 tonluk, 1 adet 14 ton, 6 adet 12 ton, 1 adet 10 ton, 1adet 8 ton,  3 adet 7 ton olmak üzere toplam 306 ton kapasiteli araçlara sahipti.

Şarköy’de; 6 adet 1 ton, 1 adet 3 tonluk olmak üzere toplam 9 tonluk kapasiteli araçlara sahipti.

Tekirdağ İskelesi’nde 1 adet 80 ton, 1 adet 60 ton, 1 adet 50 ton, 1 adet 20 ton, 1 adet 12 ton, 5 adet 10’ar tonluk, 1 adet 8 ton, 2 adet 6 tonluk, 2 adet 4 tonluk olmak üzere toplam 300 tonluk kapasiteli araçlar bulunmaktaydı.

            Rumeli sahilinde bulunan iskelelerin sahip olduğu deniz nakliye araçları cins ve taşıma kapasiteleri ise şu şekildedir.[105]

AKBAŞ İSKELESİ

TEKFURDAĞI İSKELESİ

Aracın Cinsi

Adedi

Toplam Taşıma

Kapasite (ton)

Aracın Cinsi

Adedi

Toplam Taşıma

Kapasite (ton)

Arap Mavnası

3

105

Arap Mavnası

1

50

Salapurya

 

5

 

50

Salapurya

1

21

Yelkenli

Kayık

11

127

Kırlaç

2

20

Körüklü Kayık

1

2

Yük Sandalı

3

6

Şat ( düz)

1

150

Şat

2

65

GELİBOLU İSKELESİ

 

Binek Sandalı

3

3

 

Aracın Cinsi

 

Adedi

Toplam Taşıma

Kapasite (ton)

Balıkçı Kayığı

 

3

 

3

Arap Mavnası

1

35

ANADOLU KAVAGI İSKELESİ

Yelkenli Kayık

 

7

 

103

Aracın Cinsi

Adedi

Toplam Taşıma

Kapasite (ton)

Körüklü Sandal

 

1

 

1

 

Şat

 

1

 

6

 

LAPSEKİ İSKELESİ

 

Piyade

 

1

 

4

Aracın Cinsi

Adedi

Toplam Taşıma

Kapasite(ton)

Yük Sandalı

 

3

 

6

Alamata

 

1

 

10

Tahliye Sandalı

 

1

 

1

Yelkenli Kayık

 

3

 

12

Binek Sandalı

 

1

 

1

Yelkenli Sandal

 

1

 

1

BİRGOS İSKELESİ

Ayrıca Kilya İskelesi emrinde 2 adet yelkenli kayık toplam 14 ton, Şarköy İskelesi emrinde 8 adet toplam 8 ton kapasiteli Yelkenli Sandal mevcuttu.

Aracın Cinsi

Adedi

Toplam Taşıma

Kapasiteleri (ton)

Yelkeni Kayık

 

2

 

6

                         

 

 

            Ayrıca Osmanlı hükümeti, daha seferberliğin ilanından itibaren ordunun ihtiyaç duyacağı deniz nakliye vasıtalarının karşılanması amacıyla bir muvakkat kanun hazırlayarak yürürlüğe koydu. Söz konusu kanunla, ordunun ihtiyaç duyması halinde Osmanlı sancağı altında bulunan tüm ticaret ve yük gemilerini araç ve gereçleriyle birlikte ordu hizmetine verilmesi gerekiyordu.[106] Nitekim bu kanuna dayanılarak ülkenin en büyük yolcu nakliye şirketi olan Şirket-i Hayriye vapurları ordunun nakliye işlerinde kullanıldı.  Daha çok yolcu taşımacılığına uygun olarak imal edilen bu vapurların iç aksamları değiştirilerek erzak ve mühimmat taşımacılığına uygun hale getirildi. Böylece cepheye askerin sevk edilmesinde, erzak ve mühimmat nakliyatında bu şirketin büyük katkıları olmuştur.[107] Bununla birlikte nakliye araçlarının yeterli gelmediği dönemlerde halkın elinde bulunan araçlar kiralanmış ve böylece araç ihtiyacı karşılanmaya çalışılmıştır.[108]

            İtilaf devletleri Marmara’daki nakliyatın engellenmesi için havadan, deniz üstünden ve denizaltından birçok girişimlerde bulunmuşlardır. Başlangıçta uçaklar ile Marmara üzerinden bir faaliyet gerçekleştirilememişse de sonradan özellikle Çanakkale’deki boşaltma noktaları ve nakliye gemileri düşman uçaklarının hücumlarına maruz kalmıştır.[109] Çanakkale’deki boşaltma yerlerinde bulunan nakliye gemilerine bombalar ve torpidolarla hücumları olmuşsa da bu hiçbir zaman nakliyatı etkileyecek düzeye gelmemiştir. Bunda dönemin uçaklarının sayıca az kabiliyetlerinin de sınırlı olmasının büyük etkisi vardır. Bir diğer engelleme girişimi deniz üstü gemilerle gerçekleştirilmiştir. Ancak Türk tarafınca dökülen mayınlar ve istihkâmların verdikleri mücadele neticesinde İtilaf donanmasının Marmara’ya girmesi engellenmiştir. Buna rağmen İtilaf filosu, endirekt atışlar yaparak nakliyatı engellemeye çabalamışsa da bu çabalar hiçbir zaman Marmara’daki sevkiyatı durdurmada yetmemiştir.[110] Ayrıca deniz üzerinde Türk tarafınca dökülen mayınlar ve istihkâmların verdikleri mücadele neticesinde İtilaf güçlerinin Marmara’ya girmeleri engellenmiş ve böylece Marmara’daki ikmalin engellemesi çabaları sonuçsuz kalmıştır.

            Denizyolu sevkiyatını etkileyen bir diğer faktör de düşman denizaltılarının faaliyetleri olmuştur. Zira Birinci Dünya Savaşı’nda denizaltıların etkin olarak kullanıldığı en önemli cephe, Çanakkale Cephesi’dir.[111] İtilaf kuvvetleri, lojistik ihtiyaçların muharip orduya ulaştırılmasını engellemek amacıyla denizaltı faaliyetlerine önem vermiştir. Bunda da nispeten başarılı olmuştur.[112] Denizaltılara karşı yeterli mayınların olmayışı, yeterli ağ engellerin bulunmayışı ve bunları dökecek vasıtaların olmayışı gibi nedenlerle İtilaf kuvvetlerine ait denizaltılarının Marmara’ya geçişi engellenememiştir. Denizaltıların Marmara’daki faaliyetleri neticesinde ikmal işleri büyük oranda etkilenmiş ve özellikle personel ikmali tamamen durma noktasına gelmiştir.[113]

            Ancak Marmara’ya düşman denizaltılarının sızmaları, Marmara denizini deniz seferleri için büyük bir tehlikeli oluşturuyordu.[114] İkmal konusunda kullanılan gemilerden ilk kayıp Ağustos 1915’te Akbaş, Burgaz ve Şarköy limanlarında oldu. Burada bulunan gemiler İtilaf denizaltılarınca torpillendi. Bunda gemilerin boşaltma sırasında limanda uzun süre kalmalarının büyük etkisi vardı. Zira boşaltma vasıtaları yetersiz olduğunda boşaltma işlemi oldukça uzun sürmekteydi. Bu konuda diğer amil elde yeteri kadar çuvalın bulunmayışıdır. Bu nedenle arpa, fasulye, bakla ve benzeri ürünler gemi ambarlarına boşaltılmaktaydı. Ancak boşaltma sırasında bunların tekrar çuvallanarak taşınması gerekmekteydi. Boşaltma işleminin uzun sürmesi nakliye araçlarını düşman denizaltılarının hedefi haline getirmekteydi.[115]

            İtilaf kuvvetlerinin denizaltı faaliyetleri neticesinde ikmal işleri, özellikle personele ait kısmı durma noktasına gelmişse de erzak ve mühimmat naklinin denizden yapılması esası değişmemiştir. Ancak denizaltı tehlikesi, sevkiyat şeklinin değiştirilmesi zaruretini doğurmuştur. Marmara’ya denizaltılarının sızmasıyla birlikte iskeleler arasındaki nakliyat zırhlı gemiler korumasında römorkörlerle çekilen mavnalar ve yelkenli gemilerle gerçekleştirilmeye başlandı. Bu sevkiyat daha çok geceleri ve menzilden menzile hareket edilerek yapılmaktaydı.[116] Bu durum bazı zorlukları beraberinde getirmiştir. Ancak tüm bu zorluklara rağmen özellikle iaşe maddelerinin deniz yoluyla sevk edilmesine devam edilmiştir.[117]

            Tüm bu tedbirlerin yanında Alman denizaltılarının faaliyetlerinin de büyük katkısı olmuştur. Nitekim Alman denizaltılarının Marmara’daki faaliyetleri sayesinde İngiliz ve Fransız denizaltılarının rahat hareket etmesi engellenmiştir.[118]

            Sonuç olarak, 5. Ordunun ikmal işlerinde daha çok denizyollunun kullanılmasında, Osmanlı ordusunun bu yol üzerinde mutlak olmasa da bir dereceye kadar hâkim olmasından kaynaklanmıştır. Zira İtilaf kuvvetlerinin uçaklar ve denizaltı gemileriyle başarı sağlamaları halinde muharip ordunun iaşe ve ikmal faaliyetleri karayoluyla yapılması mecburiyeti doğmuş olacaktı ki bu durumda Türk ordusunun büyük bir açlıkla karşı karşıya kalma ihtimali oldukça yüksekti.[119] Nitekim Türk ordunun mukavemet ve müdafaa kabiliyetini arttıran en büyük etken, ikmalin Marmara denizinden kesintiye uğramadan devam ettirilmiş olmasıydı.[120] Ancak buna rağmen ordunun iaşe ihtiyacı başta olmak üzere diğer tüm lojistik ihtiyaçların cepheye sevk edilmesinde büyük zorluklarla karşı karşıya kalındı.[121]

Sonuç

            Osmanlı Devleti, daha savaşın başlangıcından itibaren gerek ordu gerekse ahalinin iaşe temininde önemli sıkıntılar yaşamaya başlamıştı. Bunda Osmanlı hükümetinin savaşın kısa sürede sonuçlanacağına dair öngörüsünün büyük etkisi vardır. Bu nedenle savaşa, ülkeyi ancak birkaç ay idare edebilecek stoklarla girilmişti. Ancak stokların kısa sürede tükenmesiyle birlikte ülkede, iaşe konusunda büyük sıkıntılar baş göstermişti.

            Devletin içinde bulunduğu ekonomik durum nedeniyle, büyük sayıdaki kuvvetlerin yıllarca beslenmesi ve donatılmasını sağlaması mümkün gözükmüyordu.  Zira Osmanlı Devleti, barış dönemlerinde bile halkın temel tüketim maddelerinin önemli bir kısmını ithal etmekteydi. Savaşın getirdiği olumsuz koşullarla karşısında ülkenin üretimi daha da düşeceği göz önünde bulundurulursa devletin gerek ordu gerekse ahalinin iaşesini temin etmede büyük zorluklarla karşılaşacağı aşikârdı. Özellikle dış bağlantı yollarının kesilmesiyle ülke ekonomisi fiilen kapalı hale geldi. İthalat yollarının kapanmasıyla devlet, gereksinimlerini büyük oranda kendi kaynaklarıyla karşılamak zorunda kaldı. Ancak savaşın getirdiği olumsuz şartlar karşısında, ülkenin üretim potansiyeli gün geçtikçe azalmış ve böylece ülkede büyük sıkıntılar yaşanmaya başlandı.

            İaşe temininde yaşanan sıkıntılar yalnızca Osmanlı Devleti’nde değil, savaşan diğer tüm devletlerde de görülmüştür. Ancak Osmanlı Devleti gibi ekonomisi dışa bağımlı ülkelerde, bu sorunlar daha derinden hissedilmiştir. Özellikle Osmanlı Devleti gibi ekonomisi tarıma dayanan ülkelerin ekonomik yapılarının daha az esnek olduğundan gelişmiş ekonomiye sahip ülkelere nazaran, bu ekonomiler daha derin sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Zira gelişmiş ekonomiye sahip ülkeler tarım üretimdeki gerilemeyi sanayi ve diğer ekonomik kollarla telafi edebiliklerken sanayi ve ekonomik kolları gelişmemiş olan devletlerin tarımsal üretimdeki bu açığı telafi etmesi mümkün olmamıştır. Bu nedenle az gelişmiş sanayiye sahip ülkelerin ekonomik sıkıntılarının çok daha derinden hissetmesi gayet tabiidir.

            Savaş yıllarında İttihat-Terakki hükümetinin iaşe politikalarında istikrarlı bir gelişim gösterememiş özellikle Alman iaşe örgütleri örnek alınarak benzer bir politika izlenmeye çalışılmıştır. Ülkede etkin bir iaşe örgütü meydana getirilemediği gibi ordu ve halkın beslenme sorununa da kalıcı bir çözüm üretilememiştir. Savaşın başlamasıyla birlikte mevcut hükümetin zorunlu olarak uygulamaya soktuğu politikalar ile devletin, iktisadi yaşamın hemen her alanında etkinliğini arttırılmış ve böylece gerek iç gerek dış ticaret tümüyle devlet denetimine alınmıştır. 

            Savaşın başlamasıyla birlikte İttihat-Terakki yönetiminin uyguladığı politikalar, devlet idaresinde ordunun etkinliğinin daha da arttırdı. Nitekim vilayet, sancak ve kazalarda ordu kumandanları idari etkinlik bakımından, mülki idarecilerin önüne geçti. Devletin tüm idari işlerinde olduğu gibi ülkedeki iaşe ve ikmal hizmetlerinin yürütülmesi de öncelikle orduya bir görev olarak tevdi edildi. Bununla birlikte ülke genelinde ordu ve ahalinin iaşesine yönelik uzun vadeli ve kalıcı tedbir yerine; kısa vadeli ve günü birlik tedbirlere başvuruldu. Kısa sürecek bir harpte böyle bir durum belki de büyük bir sıkıntı yaratmazdı. Ancak uzun süren bir harbin bu şartlarda idare edilmesi mümkün değildi. Bu nedenle daha savaşın başlangıcından itibaren ülkede özellikle tarımsal üretim hızla düşmüş ve ordunun beslenme meselesi harbin sonucuna etki edecek kadar büyük bir sorun haline geldi. Buna rağmen Osmanlı hükümeti, daha savaşın başlangıcından itibaren ülkenin tüm olanaklarını öncelikli olarak ordunun ihtiyaçlarının karşılanmasına hasretti. Nitekim devlet, Balkan Savaşlarından yaşadığı acı tecrübelerden sonra iaşe meselesine son derece ehemmiyet vermiş bu konuda muhtelif kanun ve nizamnameler tanzim ederek orduya hangi şartlarda ne kadar erzakın verileceği ve bunların temin edileceği kaynaklar tereddüde mahal bırakmayacak açıklıkta düzenledi.

            Osmanlı Devleti’nin savaştığı diğer cephelere nazaran Çanakkale Cephesi’ndeki muharip ordunun iaşe ihtiyacının nispeten daha kolay karşılandığını görülmektedir. Bunda 5. Ordunun iaşe bölgesinin ülkenin tarım, sanayi, ulaşım vb. olanaklar açısından en gelişmiş bölgelerini içine almasının büyük etkisi vardır. Bununla birlikte söz konusu cephedeki başarısızlık, devletin bekasını yakından ilgilendirdiğinden bu cepheye, diğer cephelere nispetle daha çok önem verildi. Bu amaçla devletin tüm olanakları öncelikli olarak bu cepheye teksif edildi.

            Muharip ordunun mukavemet ve müdafaa kabiliyetinin arttırılmasında, iaşe maddelerinin temini kadar bunların kısa sürede cephe sevk edilmesi büyük öneme haizdi. Ancak muharebe alanıyla İstanbul ve Marmara'da bulunan ana ikmal merkezleri arasında kara ve demiryolu bağlantısı oldukça zayıftı. Bu nedenle geri olan irtibatın denizyoluyla sağlanması hayati önem kazandı. Nitekim Çanakkale’deki muharip ordunun geri ile olan irtibatı denizyolu vasıtasıyla hızlı ve kolayca gerçekleştirilebildi. Böylece iaşe ve ikmal hizmetleri başta olmak üzere ordunun tüm lojistik gereksinimler kolayca cepheye ulaştırılabildi.

            İngiliz ve Fransızlar Marmara’ya soktukları denizaltılarla Türk ordusunun bu ana ikmal yollunu kesmeye çabalamış ancak bunda başarılı olamadılar. Düşman denizaltılarının Marmara’ya girmesiyle özellikle asker sevkiyatı büyük oranda kesilmişse de cephane ve erzak vb. diğer lojistik ihtiyaçların denizyoluyla sevk edilmesine devam edildi. Nitekim İtilaf kuvvetlerinin denizyolunu kontrol altına almaları halinde Türk ordusunun iaşe ve ikmal hizmetlerinin karayoluyla yapılması mecburiyeti hâsıl olacaktı ki bu durumda muharip ordunun açlıkla karşı karşıya kalma ihtimali oldukça yüksekti. Bu nedenle Türk ordusunun mukavemet ve müdafaa kabiliyetinin arttırılmasında denizyolu etkin olarak kullanılmasının önemli payı vardır.

            Tüm bu hususlar, Çanakkale Cephesi’ndeki muharip ordunun diğer cephelere nazaran daha iyi iaşe edilmesini sağlamıştır. Ancak özellikle kara muharebelerinin başlamasıyla birlikte cephedeki ordu sayısında büyük artış yaşanmış ve böylece iaşe konusunda sıkıntılar yaşanmaya başlamıştır. Ancak bu sıkıntılar hiçbir zaman diğer cephelerdeki kadar vahim bir durum arz etmemiştir. Bu nedenle Çanakkale Cephesi’ndeki muharip ordunun diğer cephelere nazaran daha iyi beslendiğini görülür. Elbette bunun yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Öyle ki cephede, ordu mevcudunun her geçen gün artması ve buna paralel olarak artan gereksinimlerin yeterince karşılanması olanaksızdı. Ancak tüm bu olumsuzluklara karşın Türk ordusu eşine az rastlanır bir fedakârlık ve sabır örneği göstererek savaşı devam ettirmiştir.

            Kısaca, önemli iaşe buhranlarının yaşandığı böylesi bir dünya savaşında iaşe meselesi savaşın sonucu değiştirecek kadar stratejik bir mesele haline gelmiştir. Bunu Osmanlı Devleti’nin savaştığı diğer tüm cephelerde müşahede etmek mümkündür. Nitekim ordunun iaşe ve ikmal hizmetlerinin nispeten daha başarılı yürütüldüğü Çanakkale Cephesi’nde Osmanlı ordusu büyük başarı sağlarken ordunun lojistik faaliyetler bakımından yoksun kaldığı Kafkas cephesi ve diğer güney cephelerinde savaş, kısa sürede Osmanlı Devleti’nin aleyhine sonuçlanmıştır.

 

Kaynakça

            ATASE Arşivi, Kls. 3569, Dos. 214, Fih. 20-3.

            ATASE Arşivi, Kls. 3544, Dos. 95, Fih. 1-2.

            ATASE Arşivi, Kls. 3528, Dos.30, Fih.41.

            ATASE Arşivi, Kls. 1181,  Dos. 226, Fih.  16-5.

            ATASE Arşivi, Kls. 1181, Dos. 226, Fih. 14-1, 14-2, 14-3, 14-4.

            ATASE Arşivi, Kls. 1151, Dos.109,  Fih. 1-36.

            ATASE Arşivi, Kls. 1151, Dos. 109, Fih.1-42.

            ATASE Arşivi, Kls. 1151, Dos. 109, Fih.1-43.

            ATASE Arşivi, Kls. 1126, Dos. 12, Fih. 18-20.

            ATASE Arşivi, Kls. 1126, Dos. 12, Fih. 21.

            ATASE Arşivi, Kls. 1151, Dos. 109,  Fih. 1-59.

            ATASE Arşivi, Kls. 1151, Dos. 109, Fih. 1-51.

            ATASE Arşivi, Kls. 1181,  Dos. 226, Fih.  8-2.

            ATASE Arşivi, Kls. 1181, Dos. 226, Fih. 14-5.

            ATASE Arşivi, Kls. 1-6, Dos. 115, Fih. 21.

            ATASE Arşivi, Kls. 1-6, Dos. 487,  Fih. 1-61.

            ATASE Arşivi, Kls. 3490, Dos. 53, Fih. 5-2, 5-2a, 3-1, 3-1a.

            ATASE Arşivi, Kls. 3527,  Dos. 19, Fih. 187.

            ATASE Arşivi, Kls. 3528, Dos. 25, Fih. 1-1.

            ATASE Arşivi, Kls. 3528, Dos. 25, Fih. 2.

            ATASE Arşivi, Kls. 3544, Dos. 95, Fih. 1-4.

            ATASE Arşivi, Kls. 3569,  Dos.  214,  Fih. 20-2.

            ATASE Arşivi, Kls.1151, Dos. 109, Fih. 1-54.

            ATASE Arşivi, Kls. 118, Dos. 226, Fih. 13-16, 13-17, 13-18, 13-19.

            ATASE Arşivi, Kls. 1-6, Dos. 115, Fih. 19-6.

            ATASE Arşivi, Kls. 2106, Dos. 8, Fih. 1-3.

            BOA, BEO, Dos. No: 4405,  Göm. No: 330328.

BOA, DH. HMŞ, Dos. No: 13, Ves. No: 73.

BOA, DH.EUM.MH, Dos. No: 76, Göm. No: 63.

            BOA, DH.İ.UM, Dos. No: E-21, Ves. No: 79.

            BOA, DH.İ.UM., Dos. No: 4-2, Ves. No: 5-26.

            BOA, DH.İ.UM., Dos. No: 93-3,  Göm. No: 1-43.

            BOA, M.V., Dos. No: 197, Göm. Sıra No: 108.

            BOA, MV., Dos. No: 236,  Göm. No: 24.

            BOA, DH.İ.UM, Dos. No: 93-4, Ves. No: 1-48.

            BOA, DH.İ.UM., Dos. No: 82-2, Ves. No: 1-18

            APATAY, Çetinkaya, "Çanakkale Muharebelerinde Denizaltı Harekâtı", Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, S. 37, Ankara 1988, s. 51-58.

            ARIKAN İbrahim, Osmanlı Ordusundan Bir Nefer, Bir Mehmetçiğin Çanakkale-Galiçya-Filistin Cephesi Anıları, ( haz. Selman Soydemir, Abdullan Satun), Ankara 2010.

            ATAKAN, Rauf, "Birinci Dünya Savaşı’nın 1915 Yılı Çanakkale Muharebelerinde 5 nci Ordu’nuın Personel Kayıpları ve İkmali", Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, c. 10, S. 18, s. 47-57.

            ATAKSOR Halis, Çanakkale Raporu, Binbaşı Halis Beyin Savaş Notları, (haz. S. Serdar Halis Ataksor), İstanbul 2008.

            BİRGEN, Muhittin, İttihat ve Terakki’de On Sene, İttihat ve Terakki Neydi? (haz. Zeki Arıkan), 2. Baskı, İstanbul Mart 2009.

            CONK, Cemil Paşa, Liman Von Sanders Paşa, Fahrettin Altay Paşa, Çanakkale Hatıraları, (Yay. haz. Metin Martı),  c. 2, Arma Yayınları, İstanbul Temmuz 2002.

            ÇALIŞLAR, İzzeddin, On Yıllık Savaş Org. İzzettin Çalışlar’ın Not Defterlerinden Balkan, Birinci Dünya ve İstiklal Savaşları, İstanbul Şubat 2010.

            ÇELOĞLU, Yavuz Selim, Çanakkale Cephesi’nde 5. Ordunun İaşesi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisan Tezi), Elazığ 2013.

            DÜSTUR, “Askeri Tayinat ve Yem Kanun-u Muvakkatı”, Tertip II, c. 6,  s. 1286-1301.

            DÜSTUR, “Tedarik-i Vesait-i Nakliye- i Bahriye Hakkında Muvakkat Hakkında Muvakkat Kanun ”, Tertip II, c. 6,   s. 1354-1358.

            EGE, Abidin, Çanakkale, Irak ve İran Cephelerinden Harp Günlükleri, (Yay. Haz. Celali Yılmaz),  İstanbul Haziran 2011.

            Ekinci, “Ziraat İstatistikleri”, 28 Teşrinisani 1329,  c. 1, S. 12,  s. 89-90.

            ELDEM, Vedat, Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik, TTK Yay., Ankara 1994.

            ENGİN Vahdettin, Rumeli Demiryolları, Eren Yay., İstanbul 1993.

            ERİCKSON, Edward J., I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusunun, Çanakkale, Kutü’l-Amare ve Filistin Cephesi, İstanbul 2009.

            ERİCKSON, Edward J., Size Ölmeyi Emrediyorum; Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Ordusu, 2. Baskı, İstanbul 2003.

            ESAT PAŞA (Bülkat), Esat Paşa’nın Çanakkale Anıları, Baha Matbaası, İstanbul 1973.

            GENELKURMAY BAŞKANLIĞI, Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi V. Cilt Çanakkale Cephesi Harekatı 1nci, 2nci ve 3ncü Kitapların Özetlenmiş Tarihi (Haziran 1914-9 Ocak 1916), Genelkurmay Basımevi, Ankara 1997.

            GENELKURMAY BAŞKANLIĞI, Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (04 Haziran- 09 Ocak 1916), V. Cilt, III. Kitap, Ankara 2012.

            Genelkurmay Başkanlığı, Osmanlı İmparatorluğu’nda Kollar Ulak ve İaşe Menzilleri, Ankara 1966.

            GENELKURMAY BAŞKANLIĞI, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1985.

            Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi: Osmanlı İmparatorluğu’nun Siyasî Askerî Hazırlıkları ve Harbe Giriş, I, Ankara 1970.

            GÜRAN, Tevfik, 19. Yüzyıl Osmanlı Tarımı Üzerine Araştırmalar, Eren Yay., İstanbul 1998.

            HERSİNG, Otto, Çanakkale Denizaltı Savaşı, (çev.Bülent Erdemoğlu), İstanbul, 2007.

            İLKİN, Selim-TEKELİ İlhan, Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşındaki Ekonomik Düzenlemeler İçinde İaşe Nezareti ve Kara Kemal Bey’in Yeri, (XII. Türk Tarih Kongresi Ayrıbasım), Ankara 2000.

            İNCESU, Sokrat, Birinci Dünya Savaşında Çanakkale-Arıburnu Hatıralarım, Esen Matbaası, Çanakkale 1964.

            MAHMUD Beliğ (Miralay), “Balkan Harbinde Mürettep Dördüncü Kolordunun Harekatı”, Askeri Mecmua Tarih Kısmı, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Talim ve Terbiye Dairesi, İstanbul Mart 1928, Sayı 9, s. 1-526.

            Mehmet Fasih, Kanlısırt Günlüğü: Mehmed Fasih Bey’in Çanakkale Anıları, (Haz. Murat Çulcu), Arba Araştırma Basım Yayın, İstanbul 1997.

            MÜHLMAN, Carl, Çanakkale Savaşı: Bir Alman Subayının Notları, (çev. Sedat Umran), Timaş Yayınları, İstanbul 1998.

            MÜNİM MUSTAFA, Cepheden Cepheye: 1914-1918: İhtiyat Zabiti Bulunduğum Sırada Cihan Harbi’nde Kanal ve Çanakkale Cephelerine Ait Hatıralarım, İstanbul 1998.

            OCAKAÇAN, Levent Kaya, Birinci Dünya Savaşı'nda Şirket-i Hayriye, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul 2009.

            OGLANDER, Aspinal, Büyük Harbin Tarihi Çanakkale Gelibolu Askeri Harekatı, (çev. Tahir Tunay),  c. 1, İstanbul 1939.

            ÖĞÜN, Tuncay, Kafkasya Cephesinin 1. Dünya Savaşındaki Lojistik Desteği, Ankara 1999.

            ÖZGEN, Mehmet Sinan, Bolvadinli Mehmet Sinan Bey’in Harp Hatıraları, (Yay. haz. Servet Avşar, Hasan Babacan, Muharrem Bayar) Türkiye İş Bankası Kültür Yay., İstanbul Haziran 2011.

            PAMUK, Şevket, Osmanlıdan Cumhuriyete Küreselleşme, İktisat Politikaları ve Büyüme (Seçme Eserleri II), 2. Baskı, İstanbul Aralık 2009.

            PRİGGE, Erich R., Liman Von Sanders Paşa’nın Emir Subayı Binbaşı Erich R. Prigge’nin Çanakkale Savaşı Günlüğü,( Çev. ve haz.  Bülent Erdemoğlu), İstanbul 2011.

            REY, Ahmet Reşit, İmparatorluğun Son Döneminde gördüklerin yaptıklarım (1890-1922), ( Haz. Nur Özmel Akın), İstanbul Şubat 2014.

            SABİS, Ali İhsan, Harp Hatıralarım Birinci Dünya Harbi, c. 2, İstanbul 1992.

            SAĞLAM, Mehmet Hakan, II. Tertip Düstur Klavuzu (Osmanlı Devlet Mevzuatı 1908-1922), c. II, İstanbul Temmuz 2010.

            SAMİ (Dz. Yb.), “Balkan Harbinde ve Büyük Harpte Çanakkale Cephesi'nin İkmal İşleri”, Levazım Mecmuası, 7. Sene, Sayı 26, Mart 1937,  s. 63-76.

            SANDERS, Liman, Türkiye’de Beş Yıl, (haz. Resul Bozyel), Kesit Yayınevi, İstanbul Ekim 2006.

            SATAN Ali, “Osmanlı’nın Demiryolu Çağına Giriş”, Osmanlı’da Ulaşım Kara-Deniz-Demiryolu, (Editörler: Vahdettin Engin vd.), İstanbul 2012.

            SAYILIR, Burhan, Çanakkale Savaşları ve Savaş Alanları Rehberi, Siyasal Kitabevi, Ankara 2007.

            SEÇER, Turhan, Destanlaşan Çanakkale Deniz Kara Hava Savaşları Bütün Yönleriyle Anılar ve Yorumlar, Kastaş Yayınevi, İstanbul 2005.

            Seferiye Nizamnamesi, Dersaadet 1332.

            SELAHATTİN ADİL PAŞA, Çanakkale Cephesinden Mektuplar- Hatıralar, Yeditepe Yayınevi, İstanbul Şubat 2007.

            SUNATA, İ. Hakkı, Gelibolu’dan Kafkaslara I. Dünya Savaşı Anılarım, (Yay. haz. Kansu Şarman), 3. Baskı, İstanbul Şubat 2008.

            TOPRAK, Zafer, Türkiye’de “Milli İktisat” 1908-1918, Ankara 1982.

            TÜCCARZADE İBRAHİM HİLMİ, Balkan Harbi’ni Niçin Kaybettik? (Yay. haz. Mecit Yıldız & Hamdi Akyol), İz Yay., İstanbul 2012.

            YENİAY, İ. Hakkı, Yeni Osmanlı Borçları Tarihi, İstanbul 1964.

            ZÜRCHER, Erik Jan, Savaş Devrim ve Uluslaşma, Türkiye Tarihinde Geçiş Dönemi (1908-1928), (çev. Ergun Aydınoğlu), 2. Basım, İst. Bilgi Üniv. Yay., İstanbul 2009.

 

 

· Doç. Dr., Fırat Üniversitesi, İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü/meecevikgmail.com

·· Araştırma Görevlisi, Bingöl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü/ ys_celogluhotmail.com

· Assoc. Prof. Dr., Fırat University, Faculty of Humanities and Social Sciences, Department of History/meecevikgmail.com

·· Res. Assist., Bingöl University, Faculty of Science and Letters, Department of History / ys_celogluhotmail.com

[1] Çanakkale Cephesi'nin açılmasında tarafların siyasi, askeri, ekonomik vb. birçok nedeni bulunmaktadır. Daha geniş bilgi için Bkz. Turhan Seçer, Destanlaşan Çanakkale Deniz Kara Hava Savaşları Bütün Yönleriyle Anılar ve Yorumlar, İstanbul, 2005, s. 65-70.

[2] Rauf Atakan, “Birinci Dünya Savaşı’nın 1915 Yılı Çanakkale Muharebelerinde 5 nci Ordu’nuın Personel Kayıpları ve İkmal”, Askeri Tarih Bülteni, c. 10, S. 18, s. 47.

[3] Osmanlı ordusunun küçük Balkan Devletleri karşısında adeta hezimete uğramasında, ordunun iaşe hizmetleri başta olmak üzere diğer lojistik ihtiyaçların yeterince karşılanamamasının büyük etkisi olmuştur. Dz. Yb. Sami, “Balkan Harbinde ve Büyük Harpte Çanakkale Cephesinin İkmal İşleri”, Levazım Mecmuası, 7. Sene, Sayı 26, Mart 1937,  s. 63;  Miralay Mahmud Beliğ, “Balkan Harbinde Mürettep Dördüncü Kolordunun Harekâtı”, Askeri Mecmua Tarih Kısmı, Mart 1928, Sayı 9, s. 495-496; Ahmet Reşit Rey, İmparatorluğun Son Döneminde gördüklerin yaptıklarım (1890-1922), ( Haz. Nur Özmel Akın),  İstanbul, Şubat 2014, s. 219-220; Tüccarzâde İbrahim Hilmi, Balkan Harbi’ni Niçin Kaybettik?, (Yay. Haz. Mecit Yıldız& Hamdi Akyol) İstanbul, 2012, s. 35-75.

[4] Aslında barış zamanlarında veya en geç savaşa karar verildiği dönemde ülkenin koşulları göz önüne alınarak yurt içi, menzil ve ordu bölgelerinde belirlenen ikmal noktaları için yeterli stokun yapılması gerekirken bu yapılamamıştır. Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, Ankara, 1985, 133-134; Ali İhsan Sabis, Harp Hatıralarım Birinci Dünya Harbi, c. 2, İstanbul, 1992, s. 26.

[5]Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi V. Cilt Çanakkale Cephesi Harekâtı 1nci, 2nci ve 3ncü Kitapların Özetlenmiş Tarihi (Haziran 1914-9 Ocak 1916), Ankara, 1997, s. 237-238.

[6] Çanakkale Cephesi’ni savunmakla görevli 5. Ordunun mevcudu Nisan 1915 tarihi itibariyle 50.000 civarındaydı. Ancak özellikle kara muharebelerinin başlamasıyla birlikte cephedeki ordu mevcudu hızla artmıştı. 28 Eylül 1915 tarihine gelindiğinde cephedeki asker sayı 287.124'e ve hayvan sayısının da 79.000' e ulaşmıştı. Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 671; Liman Von Sanders, Türkiye’de Beş Yıl, İstanbul, 2006, s. 73; Edward J. Erickson, I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Ordusu Çanakkale, Kutü'l Amare ve Filistin Cephesi, (Çev. Kerim Bağrıaçık),  İstanbul, 2009, s. 34.

[7] Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 167.

[8] Harbiye Nezareti bünyesinde oluşturulan komisyonlar vasıtasıyla ordunun bir sene zarfında ihtiyaç duyacağı gıda maddelerinin cins ve miktarı tespit edilirdi. Ayrıca iaşe maddelerinin temin edileceği kaynaklar ile bunların temin usul ve yöntemleri de belirlenerek Meclis-i Vükelânın onayına sunulurdu. Meclisin onayı alındıktan sonra bu ihtiyaçlar yetkili mercilerce temin edilirdi. BOA, BEO., Dos. No. 4405, Göm. No. 330328.

[9] “Ziraat İstatistikleri”, Ekinci, 28 Teşrinisani 1329,  c. 1, S. 12,  s. 89-90.

[10] Birinci Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı Devleti'nin sahip olduğu tarım ve sanayi üretimi hakkında bir istatistiğin tutulmamış olması daha savaşın başlangıcından itibaren ordunun ihtiyaç duyacağı iaşe, nakliye vasıtalarının, levazım ve teçhizatlarının nerelerden tedarik edilebileceği ve ülkenin mevcut iaşe potansiyelinin tam olarak anlaşılmasını engellemiştir. Oysa daha seferberliğin ilanından itibaren ordu ihtiyaçlarının karşılanacağı kaynakların tespit edilmesi ordunun ihtiyaç duyduğu gıda maddelerine zamanında ve kolayca ulaşmasını sağlayabilirdi. Ancak ülkede Avrupa tarzı bir istatistik oluşturulamadığından Harbiye Nezareti, ülke kaynaklarını belirlemek amacıyla bir talimatname yayınlayarak tüm kolordular ve müstakil komutanlıklara gönderdi. Söz konusu talimatnamenin 2. maddesinde istatistikleri oluşturulma yol ve yöntemleri şu şekilde beyan edilmiştir: “… bu babdaki malumat memurin-i mülkiye, zabıta-i mahalliye, jandarma, her kazada müteşekkil tedarik-i vasıta-i nakliye komisyonları ahvali mahalliyeye vakıf zabıtandan, aşar mültezimleri fabrika sahipleri, ticaret odaları, esnaf kethüdaları, eşraf-ı mahalliyeden resmi ve gayrı resmi tahriri ve şifai tedkikat neticesinde elde edilmesi...” gibi hususlar çerçevesinde istatistiklerin oluşturulması gerekiyordu. BOA, DH. HMŞ, Dos. No: 13, Ves. No: 73; BOA, DH.EUM.MH., Dos. No: 76, Göm. No: 63.

[11] Harp yükümlülüğü anlamına gelen tekâlif-i harbiye, Osmanlı Devleti’nin savaş zamanlarında öteden beri başvurduğu bir yöntemdir. Özellikle ülkenin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz nedeniyle iaşe maddeleri önemli bir kısmı tekâlif-i harbiye usulüyle temin edilir. Daha geniş bilgi için Bkz. Yavuz Selim Çeloğlu,  Çanakkale Cephesi’nde 5. Ordunun İaşesi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisan Tezi), Elazığ, 2013, s. 61-75;Tuncay Öğün, Kafkas Cephesinin I. Dünya Savaşındaki Lojistik Desteği, Ankara, 1999, s. 29-44.

[12] Dersaadet (İstanbul), Edirne, Hüdavendiğar  (Bursa), Konya, Ankara, Kastamonu, Adana, vilayetleriyle Çatalca, Gelibolu, Biga, İzmit, Afyon Karahisar, Kütahya, Karesi, Teke, Niğde, İçel, Bolu, Kayseri ve Eskişehir sancaklarından; Edirne’nin; Tekfurdağı (Tekirdağ) ve Kırkkilise (Kırklareli), Çatalca, Hadımköy ve Gelibolu mahalli ile Biga’nın Kala-i Sultaniye ve Karabiga ambarlarına diğer vilayetler ve livaların İzmit, Mudanya, Bandırma, Bursa, Balıkesir, Ankara, Konya, Geyve, Ulukışla, Pozantı ve sair şimendifer güzergâh ve istasyonlarında bulunan depo ve ambarlarında toplanacaktır. BOA, DH.İ.UM., Dos. No: 4-2, Ves. No: 5-26.

[13]BOA, M.V., Dos. No: 197, Göm. Sıra No: 108; BOA, DH.İ.UM, Dos. No: 4-2, Ves. No:5-26.

[14] 1. Ordu, 2. Ordu ve 5. Ordular aynı iaşe bölgesinde yer aldığından bu orduların ihtiyaçları birlikte hesaplanmıştır. Bu ihtiyaçlar, ordunun iaşe bölgesi olan; Dersaadet, Edirne, Hüdavendiğar, Konya, Ankara, Kastamonu, Aydın, Çatalca, Biga, İzmit, Karahisar, Kütahya, Karesi, Teke, Menteşe, Bolu, Kayseri ve Eskişehir livalarından tedarik edilmesi gerekiyordu. BOA, BEO, Dos. No: 4405, Göm. Sıra No: 330328; BOA, DH.İ.UM, Dos. No: 93-4, Ves. No: 1-48.

[15]ATASE Arşivi, Kls. 1151, Dos. 109, Fih. 1-61.

[16]Seferiye Nizamnamesi, Dersaadet 1332, s. 257-258; Düstur, “Askeri Tayinat ve Yem Kanun-u Muvakkatı”, Tertip II, c. 6,  s. 1286-1301.

[17] Papara: Ekmek makarnası veya ekmek mantısı da denir.  Kurumuş veya bayatlamış ekmek ve peksimet küçük parçalar halinde doğranır ve üzerine soğan ilave edilerek yağda kavrulur. Bazen de peksimete su, şeker veya tatlandırıcı gıdalar ilave edilerek yapılan bir yemek türüdür. Bu yemeğin yapılmasındaki amaç kurumuş ekmek veya peksimetin yenilebilir hale getirilerek askere yedirilmesidir.

[18] Burhan Sayılır, Çanakkale Savaşları ve Savaş Alanları Rehberi, Ankara, 2007, s. 226.

[19]Erik Jan Zürcher, Savaş Devrim ve Uluslaşma, Türkiye Tarihinde Geçiş Dönemi (1908-1928), İstanbul, 2009, s. 189.

[20] Genelkurmay Başkanlığı,  Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (04 Haziran 1915- 09 Ocak 1916), c. V, III. Kitap, Ankara, 2012, s. 488.

[21] ATASE Arşivi, Kls. 3544, Dos. 95, Fih. 1-4; Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 346; Halis Ataksor, Çanakkale Raporu, Binbaşı Halis Beyin Savaş Notları, İstanbul, 2008, s. 72.

[22] İbrahim Arıkan, Osmanlı Ordusundan Bir Nefer, Bir Mehmetçiğin Çanakkale-Galiçya-Filistin Cephesi Anıları, Ankara, 2010, s. 71; Erich R. Prigge, Liman Von Sanders Paşa’nın Emir Subayı Binbaşı Erich R. Prigge’nin Çanakkale Savaşı Günlüğü, İstanbul, 2011, s. 52.

[23]ATASE Arşivi, Kls. 1151,  Dos. 109, Fih.1-36.

[24] Vedat Eldem, Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik, Ankara, 1994, s. 35-44.

[25]Tevfik Güran, 19. Yüzyıl Osmanlı Tarımı, İstanbul, 1998,  s. 75-76.

[26]Şevket Pamuk, Osmanlıdan Cumhuriyete Küreselleşme, İktisat Politikaları ve Büyüme, İstanbul, 2009, s. 20-21.

[27] Üretimdeki bu düşüş savaş dönemindeki vergi veya ordunun el koymasında kaçınmak için ürünlerin saklanmış veya az gösterilmiş olması bu rakamların üretimdeki düşüşün olduğundan daha fazla gösteriyor olması mümkündür. Şevket Pamuk, Osmanlıdan Cumhuriyete Küreselleşme, İktisat Politikaları ve Büyüme, s. 150.

[28] Erik Jan Zürcher, Savaş, Devrim ve Uluslaşma Türkiye Tarihinde Uluslaşma Dönemi (1908-1928), s. 189.

[29] İbrahim Arıkan, Osmanlı Ordusundan Bir Nefer, s. 48; Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (04 Haziran 1915- 09 Ocak 1916), V. Cilt, III. Kitap, s. 488-489.

[30] İbrahim Arıkan, Osmanlı Ordusundan Bir Nefer, s. 40, 70; İ. Hakkı Sunata, Gelibolu’dan Kafkaslara I. Dünya Savaşı Anılarım, İstanbul, 2008, s. 200.

[31] Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 173; Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (25 Nisan 1915 – 04 Haziran 1915), V. Cilt, III. Kitap, s. 489.

[32] ATASE Arşivi, Kls. 2106, Dos. 8, Fih. 1-3.

[33] Zafer Toprak,  Türkiye’de “Milli İktisat” 1908-1918, Ankara, 1982, s. 273.

[34] İskorbüt; C vitamini eksikliğinden kaynaklanan bir hastalıktır.  Daha çok diş etlerinin çekilmesi ve buna bağlı olarak diş kayıplarının yaşanması şeklinde belirtiler gösteren bir hastalıktır. Bu dönemde askere yeterli miktarda sebze ve meyve yedirilemediğinden bu hastalık yaygın olarak görülüyordu.

[35] Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (04 Haziran 1915- 09 Ocak 1916), V. Cilt, III. Kitap, s. 489.

[36]Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (04 Haziran 1915- 09 Ocak 1916), V. Cilt, III. Kitap, s. 488; Mehmet Sinan Özgen, Bolvadinli Mehmet Sinan Bey’in Harp Hatıraları, İstanbul, 2011, s. 34-35.

[37] Cemil Conk Paşa, Liman Von Sanders Paşa, Fahrettin Altay Paşa, Çanakkale Hatıraları, [Üçüncü kitap: Cemil Conk’un Çanakkale Hatıraları], ( Yay. Haz. Metin Martı)  c. 2, İstanbul, Temmuz 2002,  s. 149.

[38] Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (25 Nisan 1915 – 04 Haziran 1915), V. Cilt, II. Kitap, s. 273.

[39] İlk hatlar arasındaki bu mesafe 10-25 metre aralığındaydı.  Türkler, siperlerini özellikle düşman siperlerine olabildiğince yaklaştırmaya gayret göstermişlerdir. Böylece düşman bombardımana karşı korunmaya çalışılmıştır. Adil Paşa, Çanakkale Cephesinden Mektuplar - Hatıralar, İstanbul, 2007, s.  95; İ. Hakkı Sunata, Gelibolu’dan Kafkaslara I. Dünya Savaşı Anılarım, s. 119.

[40] İbrahim Arıkan, Osmanlı Ordusundan Bir Nefer, s. 40.

[41] Cemil Conk Paşa, Liman Von Sanders Paşa, Fahrettin Altay Paşa, Çanakkale Hatıraları,  [Üçüncü kitap: Cemil Conk’un Çanakkale Hatıraları], ( Yay. Haz. Metin Martı)  c. 2, İstanbul, Temmuz 2002,  s. 149, s. 149.

[42] Halis Ataksor, Çanakkale Raporu, Binbaşı Halis Beyin Savaş Notları, s. 93.

[43] ATASE Arşivi, Kls. 3528, Dos. 25, Fih. 2.

[44] Güney Grup Komutanı Vehip Paşa'nın 3 Ağustos 1915 tarihinde Başkomutanlığa gönderdiği telgrafta askere günlük olarak verilen iaşe miktarı hakkında şu bilgileri aktarmaktadır. "Askere verilmekte olan ekmeğin bir örneğini aynen gönderiyorum. Yemek adıyla verilen maddelere gelince; çok bayat denecek kadar ve kısmen de kurtlanmış olan kuru baklayla, hesaba dayanarak ortalama er başına yirmi, yirmi beş gram oranında sığır etinden oluşmaktadır.”, Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Harbi’nde Türk Harbi, c. V, III. Kitap, s. 281.

[45]Düstur, “Askeri Tay’inât ve Yem Kanun-u Muvakkatı”, Tertip II, c. 6, s. 1286-1301.

[46] Dz. Yb. Sami, “Balkan Harbinde ve Büyük Harpte Çanakkale Cephesinin İkmal İşleri”, Levazım Mecmuası,

 7. Sene, Sayı 26, Mart 1937,  s. 75-76.

[47]Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (04 Haziran 1915- 09 Ocak 1916), V. Cilt, III. Kitap, s. 485.

[48] Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 208.

[49] Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (04 Haziran 1915- 09 Ocak 1916), V. Cilt, III. Kitap, s. 485-486.

[50]Savaş hattının içlerinin gönderilecek erzakla doldurulması doğru olmayacağı, ancak günlük sarfiyatın tamamlanması ile diğer stokların daha gerilerde bulundurulması yerinde olacağı düşünülüyordu. Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 259.

[51] BOA, DH. ŞFR. Dos: 55, Göm. No: 111.

[52] Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 260.

[53] ATASE Arşivi, Kls. 1126, Dos. 12, Fih. 18-20.

[54]ATASE Arşivi, Kls. 1151, Dos. 109, Fih.1-43.

[55] Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 260.

[56] ATASE Arşivi, Kls. 1151, Dos. 109, Fih.1-51.

[57] ATASE Arşivi, Kls. 1151, Dos. 109, Fih. 1-51.

[58] ATASE Arşivi, Kls. 1151, Dos. 109, Fih. 1-51

[59] ATASE Arşivi, Kls.1151, Dos. 109, Fih. 1-54.

[60] ATASE, Arşivi, Kls. 1151, Dos. 109,  Fih. 1-59.

[61] ATASE, Arşivi, Kls. 1151, Dos.109,  Fih. 1-36.

[62] ATASE, Arşivi, Kls. 1151, Dos.109,  Fih. 1-61.      

[63] Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 243.

[64] ATASE Arşivi, Kls. 1151, Dos. 109, Fih.1-42.

[65] Menzil Teşkilatı ile ilgili daha geniş bilgi için Bkz. Yavuz Selim Çeloğlu,  Çanakkale Cephesi’nde 5. Ordunun İaşesi, (Yayınlanmamış Yüksek Lisan Tezi), Elazığ, 2013, s. 109-163.

[66] Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 115, 167, 174. 

[67] Liman Von Sanders, Türkiye’de Beş Yıl, s. 80.

[68] Kilometre teminatı; Hükümet memlekette inşa olunacak demiryollarının inşa ve işletme masraflarının, hâsılatlarıyla kapatılamaması ihtimaline karşı bunların imtiyazını alan işletmelere kilometre başına bir teminat göstermiş ve hâsılat muayyen bir miktarı bulmazsa taahhüt ettiği miktarı işletmelere ödemeği taahhüt etmiştir. Ekseriyetle demiryollarının geçti yerlerin aşar hâsılatı teminat olarak gösterilmekteydi. İ. Hakkı Yeniay, Yeni Osmanlı Borçları Tarihi, İstanbul, 1964,  s. 100.

[69] Vahdettin Engin, Rumeli Demiryolları, İstanbul, 1993, s. 220.

[70] Erik Jan Zürcher, Savaş, Devrim ve Uluslaşma Türkiye Tarihinde Uluslaşma Dönemi (1908-1928), s. 71-72.

[71] Edward J. Erickson, I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusunun, Çanakkale, Kutü’l-Amare ve Filistin Cephesi, İstanbul, 2009,  s. 23.

[72]Ali Satan, “Osmanlı’nın Demiryolu Çağına Giriş”, Osmanlı’da Ulaşım Kara-Deniz-Demiryolu, (Editörler: Vahdettin Engin vd.), İstanbul, 2012, s. 209-210.

[73] Carl, Mühlman, Çanakkale Savaşı: Bir Alman Subayının Notları, , İstanbul, 1998, s. 30-31.

[74] ATASE Arşivi, Kls. 3544, Dos. 95, Fih. 1-4

[75]Aspinal Oglander, Büyük Harbin Tarihi Çanakkale Gelibolu Askeri Harekatı, c. 1, İstanbul, 1939, s. 30.

[76]Erich R. Prigge,  Liman Von Sanders Paşa’nın Emir Subayı Binbaşı Erich R. Prigge’nin Çanakkale Savaşı Günlüğü, s. 43.

[77] Özellikle 25 Mayıs 1915 tarihinden sonra denizyoluyla personel ikmali büyük oranda durmuştur. Bu nedenle bu tarihten itibaren personel ikmalinin büyük kısmı bu demiryolu hattıyla gerçekleştirilmiştir. Dz. Yb. Sami, “Balkan Harbinde ve Büyük Harpte Çanakkale Cephesinin İkmal İşleri”, Levazım Mecmuası, 7. Sene, Sayı 26, Mart 1937,  s. 70-73.

[78] Edward J. Erickson, Size Ölmeyi Emrediyorum; Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Ordusu, İstanbul, 2003,  s. 37.

[79] Liman Von Sanders, Türkiye’de Beş Yıl, s. 71.

[80] Erich R. Prigge, Liman Von Sanders Paşa’nın Emir Subayı Binbaşı Erich R. Prigge’nin Çanakkale Savaşı Günlüğü, s. 52.

[81] Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 120-104.

[82] Ali İhsan Sabis, Harp Hatıralarım Birinci Dünya Harbi, c. 2, s. 26.

[83]Vedat Eldem, Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik, s. 154-155.

[84] Rauf Atakan, “Birinci Dünya Savaşı’nın 1915 Yılı Çanakkale Muharebeleri’nde 5 nci Ordu’nun Personel Kayıpları ve İkmal”  Askeri Tarih Bülteni, S. 18, Ankara 1985, s. 54.

[85]Erich R. Prigge, Liman Von Sanders Paşa’nın Emir Subayı Binbaşı Erich R. Prigge’nin Çanakkale Savaşı Günlüğü, s. 11.

[86] ATASE Arşivi, Kls. 1-6, Dos. 115, Fih. 19-6.

[87] ATASE Arşivi, Kls. 1126, Dos. 12, Fih. 21. Ayrıca bkz. Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 173.

[88]Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (04 Haziran 1915- 09 Ocak 1916), V. Cilt, III. Kitap, s. 489-499;  Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 222.

[89]ATASE Arşivi, Kls. 118, Dos. 226, Fih. 13-16, 13-17, 13-18, 13-19.

[90]ATASE Arşivi, Kls. 1126, Dos. 12, Fih. 18-20.

[91]ATASE Arşivi, Kls. 1-6, Dos. 115, Fih. 21.

[92] ATASE Arşivi, Kls. 1181, Dos. 226, Fih. 13-16, 13-7, 13-18, 13-19. 

[93] Cemil Conk Paşa, Liman Von Sanders Paşa, Fahrettin Altay Paşa, Çanakkale Hatıraları,  [ İkinci kitap: Liman Von Sanders’in Çanakkale Hatıraları], ( Yay. Haz. Metin Martı)  c. 2, İstanbul, Temmuz 2002, s. 70; Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 174.

[94] Düşmanın sevkiyatı engelleme çabalarına karşın nakliyenin sorunsuz işlemesi adına bazı ek tedbirlere başvuruldu.  Bu amaçla yürüyüşler umumiyetle gece yapılaması esası kabul edildi. Bunun için nakliye araçları her gün saat 16:00’da nakliye başlayacak ve saat: 5:00’te ise son verilecekti.  Ayrıca nakliye işlerinin daha düzenli yürümesi sağlamak amacıyla 28 Ağustos 1915 (15 Ağustos 1331) tarihinden itibaren her kola ait bir yürüyüş cetveli hazırlandı. ATASE Arşivi, Kls. 3528, Dos. 25, Fih. 1-1.

[95] Uzunköprü-Keşan arasında 4, Keşan-Baralu hattında 4 motorlu araç erzak nakliyatında kullanılmıştır. Ayvalık-Havran arasında 6 adet araç zeytinyağı sevkiyatında kullanılmıştır. Ayrıca Tekirdağ'da da 1 araç çalışamaz durumdaydı.  ATASE Arşivi, Kls. 3490, Dos. 53, Fih. 5-2, 5-2a, 3-1, 3-1a.

[96]ATASE Arşivi, Kls. 3527,  Dos. 19, Fih. 187.

[97] ATASE Arşivi, Kls. 1181, Dos. 226, Fih. 14-5; ATASE Arşivi, Kls. 1181,  Dos. 226, Fih.  16-5.

[98] Deniz. Yarbay Sami, “Çanakkale Cephesinin İkmal İşleri”, Levazım Mecmuası, 7. Sene, Sayı 27, Haziran 1937, s. 65.

[99]Liman Von Sanders, Türkiye’de Beş Yıl, s. 80; Erich R. Prigge, Liman Von Sanders Paşa’nın Emir Subayı Binbaşı Erich R. Prigge’nin Çanakkale Savaşı Günlüğü, s.103.

[100] İskelelerde boşaltma ve yükleme işlerinde kullanılmak amacıyla hamal kolları teşkil edilmişti. Bu amaçla Akbaş ve Burgaz iskelelerinde birer hamal taburu diğer iskelelerde ise birer hamal bölüğü bulundurulmuştu. ATASE Arşivi, Kls. 1181, Dos. 226, Fih. 14-1, 14-2, 14-3, 14-4.

[101]ATASE Arşivi, Kls. 1181,  Dos. 226, Fih.  8-2.

[102]İskelelere sevk edilen erzakın miktarı çeşitli sebeplere bağlı olarak değişiklik göstermekteydi. Günlük sevkiyatın hesaplanması öncelikle takviye edilen ürünün nevine ve cinsine bağlıydı. İskelelerin büyük vapurların yanaşmasına müsait olmadığından büyük vapurların direkt olarak Rumeli sahiline girmeleri mümkün değildi. Bu nedenle büyük vapurlar yüklerini öncelikle Anadolu sahilinde yer alan Burgaz transit iskelesinde yüklerini mavna ve duba gibi küçük vapurlara aktarırlardı. Böylece  ihtiyaçların önemli kısmı küçük vapurlarla Rumeli iskelelerine sevk edilir. Günlük tahliye miktarı ise şu hususlara göre değişiklik arz etmekteydi. Özellikle takviye edilen vapurunu vinç adedine,  gelen eşyanın veya erzakın çuval ve sandık ya da ürünün dökme olmasına bağlı olarak değişmekteydi. Erzakın çuval ve sandıklarda içinde olasına ve 2 vincin çalışmasıyla günlük ortalama 300 ton Rumeli iskelelerine sevk edilebilmekteydi. Erzak dökme olursa sevk edilen günlük eşya miktarı daha da az olurdu. Ancak küçük şirket vapurlarıyla gelecek eşya ve erzak takviyesi çok daha kolay olmaktaydı. Çünkü bunlar Rumeli iskelelerine direkt olarak yanaşırlar ve vesait olarak 1 küçük vapur 100 ton olarak hesaplandığında 1 gece zarfında Akbaş’ta 5, Kilya’da 3, Ilgardere’de 3 olmak üzere toplam 11 vapur ile ortalama 1.100 ton takviye yapabilirdi. Bu nedenle nakliyatta daha çok küçük vapurların kullanılması daha uygun görülmekteydi.  Günlük sevkiyata tesir eden bir başka faktör de hava şartlarıydı. ATASE Arşivi, Kls. 1181, Dos. 226, Fih. 14-1, 14-2, 14-3, 14-4.

[103] Deniz. Yarbay Sami, “Çanakkale Cephesinin İkmal İşleri”, Levazım Mecmuası, 7. Sene, Sayı 27, Haziran 1937,  s. 48.

[104]ATASE Arşivi, Kls. 3569, Dos. 214, Fih. 20-3.

[105] ATASE Arşivi, Kls. 3569,  Dos.  214, Fih. 20-2.

[106] Düstur, “Tedarik-i Vesait-i Nakliye- i Bahriye Hakkında Muvakkat Hakkında Muvakkat Kanun ”, Tertip II, c. 6,   s. 1354-1358.

[107]  Savaşın başlangıcından itibaren şirket filosunda 39 adet vapur mevcuttu. Bu vapurların bazıları zaman zaman bazıları da sürekli olarak ordunun hizmetinde kullanıldı.  Daha geniş bilgi için Bkz. Levent Kaya Ocakaçan, Birinci Dünya Savaşı'nda Şirket-i Hayriye, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2009, s. 43-45.

[108]Ahaliye ait olup da askeri nakliyatta kullanılan araçlar; Lapseki İskelesinde 1 adet 12 ton kapasiteli Trandoyil, 4 adet toplam 12 ton kapasiteli Yelkenli Sandal 1 adet Alamata 5 ton kapasiteli; Şarköy iskelesinde 4 adet toplam 4 ton kapasiteli balıkçı sandalından istifade edilmekteydi. Bu miktar zamanla daha da artarak toplam 350 tona ulaşmıştır. ATASE Arşivi, Kls. 3569,  Dos.  214,  Fih. 20-2; Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 346.

[109] İbrahim Arıkan, Osmanlı Ordusunda Bir Nefer (Bir Mehmetçiğin Çanakkale- Galiçya- Filistin Cephesi Anıları), s. 32-33.

[110] Dz. Yb. Sami, “Balkan Harbinde ve Büyük Harpte Çanakkale Cephesinin İkmal İşleri”, Levazım Mecmuası,

 7. Sene, Sayı 26, Mart 1937,  s. 69.

[111] Birinci Dünya Savaşı, denizaltıların etkin olduğu ilk savaştı. Özellikle 5. Ordunun ihtiyaçlarının önemli kısmı Marmara Denizi vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir. İtilaf kuvvetleri 5. Orduya sevk edilen cephane ve yiyecek gibi her türlü nakliyattı engellemek amacıyla denizaltılardan da yararlanmış ve bu durum denizyolu taşımacılığını önemli ölçüde etkilenmiştir. Otto Hersing, Çanakkale Denizaltı Savaşı, İstanbul, 2007, s. XXXVI.

[111]İbrahim Arıkan, Osmanlı Ordusunda Bir Nefer (Bir Mehmetçiğin Çanakkale- Galiçya- Filistin Cephesi Anıları), s. 33.

[112]İngiliz, Fransız ve Avustralya denizaltıları Marmara’ya girerek ordunun ikmal faaliyetlerini sekteye uğratmaya çalışmışlardı. Bunda nispeten başarılı da olmuşlardı. Zira özellikle eratın ikmali bu faaliyetlerden sonra durdurulmuştu. Ancak diğer lojistik desteği kesmeye muvaffak olamamışlardır. Bu dönemde denizaltılar 8 harp gemimizi, 2 zırhlı kruvazör, 2 gambot, 1 muhrip, 1 mayın gemisi, 1 karakol gemisi, 1 nakliye gemisiyle 31 ticaret gemisi, 200’den fazla yelkenli ve mavnayı tahrip veya imha etmişlerdir. Buna karşın zayiatları da oldukça büyüktü. 5 İngiliz, 3 Fransız, 1 Avustralya denizaltısı olmak üzere toplam 9 denizaltı batırılmış ve 1 Fransız denizaltısı esir alınmıştır. APATAY, Çetinkaya, "Çanakkale Muharebelerinde Denizaltı Harekâtı", Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, S. 37, Ankara, 1988, s. 56; Otto Hersing, Çanakkale Denizaltı Savaşı, s. XXXVI.

[113] Çanakkale Cephesi’nde asker nakliyatı başlangıçta denizden yapıldı. Çünkü bu yolla hem daha çabuk hem de daha hızlı yetiştiriliyordu. Ancak denizaltılar nedeniyle tehlikeli olmaya başla. ( 10 mayıs 1915 te İngiliz E14 denizaltı gemisi Patmos ve Gülcemal adındaki iki nakliye gemisine saldırdı. Gülcemal vapuru yara aldı. Bu zayiattan itibaren asker nakliyatı durduruldu. asıl 25 mayıs 1915 E11 adındaki İngiliz denizaltı gemisi Sarayburnu önlerindeki limandaki gemilere saldırması üzerine artık askerin karadan gitmesine karar verildi.  Dz. Yb. Sami, “Balkan Harbinde ve Büyük Harpte Çanakkale Cephesi’nin İkmal İşleri”, Levazım Mecmuası, 7. Sene, Sayı 26, Mart 1937,  s. 69-72.

[114] İ. Hakkı Sunata, Gelibolu’dan Kafkaslara I. Dünya Savaşı Anılarım, s. 104.

[115] Dz. Yb. Sami, “Balkan Harbinde ve Büyük Harpte Çanakkale Cephesinin İkmal İşleri”, Levazım Mecmuası, 7. Sene, Sayı 26, Mart 1937,  s. 75-76.

[116] Liman Von Sanders, Türkiye’de Beş Yıl, s. 81; Erich R. Prigge, Liman Von Sanders Paşa’nın Emir Subayı Binbaşı Erich R. Prigge’nin Çanakkale Savaşı Günlüğü, s. 104; Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi Osmanlı Devri Birinci Dünya Harbi İdari Faaliyetler ve Lojistik “X ncu Cilt”, s. 218.

[117] İkmal gemilerinde ilk kayıp Ağustos 1915’te Akbaş, Burgaz, Şarköy limanlarında yaşanmıştır. Dz. Yb. Sami, “Balkan Harbinde ve Büyük Harpte Çanakkale Cephesinin İkmal İşleri”, Levazım Mecmuası, 7. Sene, Sayı 26, Mart 1937, s. 69-75.

[118] Münim Mustafa, Cepheden Cepheye: 1914-1918: İhtiyat Zabiti Bulunduğum Sırada Cihan Harbi’nde Kanal ve Çanakkale Cephelerine Ait Hatıralarım, İstanbul, 1998, s. 121-122.

[119] Liman Von Sanders, Türkiye’de Beş Yıl,  s. 81.

[120] Deniz. Yarbay Sami, “Çanakkale Cephesinin İkmal İşleri”, Levazım Mecmuası, 7. Sene, Sayı 27, Haziran 1937,  s. 48-49, 69.

[121] Liman Von Sanders, Türkiye’de Beş Yıl,  s. 80.