Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Çanakkale Savaşları

1930’lu Yıllar Türkiye’sinde Çanakkale Savaşları’nı Anma Etkinlikleri ve Halkevleri’nin Rolü

 

1930’lu Yıllar Türkiye’sinde Çanakkale Savaşları’nı Anma Etkinlikleri ve Halkevleri’nin Rolü

 

Tayfun ULAŞ*

Özet

Çanakkale Savaşları, Türk halkı için mücadelenin ve zor bir dönemde yeniden varoluşun simgesidir. Çanakkale’de kazanılan zafer evrensel mahiyettedir. Müteakiben Millî Mücadele dönemine de büyük etkisi söz konusudur.

Bu çalışmada 1930’lu yıllarda, Çanakkale Savaşları’nı anma etkinliklerinin nasıl bir süreç içerisinde geliştiği ve yurt genelinde halkın bu etkinliklere katılımının bilhassa Halkevleri kanadı ile ne şekilde olduğu üzerinde durulacaktır. Gerek basında yer alan etkinlikler, gerekse dönemin diğer yayınları ele alınarak bahsi geçen yıllarda gerçekleştirilen “Çanakkale Savaşları’nı anma etkinlikleri” irdelenmeye  gayret edilecektir.

 

Anahtar Kelimeler: Çanakkale Savaşları Anma Etkinlikleri, 1930’lu Yıllar, Halkevleri.

 

 

 

 

Commemoration of the Gallipoli Campaign in Turkey 1930s and Community Houses

 

Abstract

Gallipoli Campaign is a symbol of challenge and rebirth for Turkish people. Victory of Gallipoli had also worldwide effect. Afterwards, it had a major influence on Turkish Independence War.

In this study the context in which the commemoration of the Gallipoli Campaign had develop in 1930s and the way people, especially host by Community Houses, participated in these commemoration ceremonies will be mentioned. Either commemoration on press, or other publications in this period will be described.

 

Keywords: Commemoration of the Gallipoli Campaign, 1930s, Community Houses.

 

 

Giriş

Osmanlı İmparatorluğu’nun XVIII. yüzyıldan itibaren Avrupa’dan mecburî geri çekilişi, özellikle askeri alanda birçok olumsuzluk doğurmuştur. XX. yüzyıl başlarında Trablusgarp Savaşı ve Balkan Savaşları’nda alınan yenilgiler, I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı’nın birden fazla cephede mücadele etmesine sebebiyet vermiştir. Muharebeden mağlup ayrılan Osmanlı, çeşitli toprak kayıplarına maruz kalmıştır.

I. Dünya Savaşı’nın cephelerinden biri olan Çanakkale cephesi, özellikle İngiliz Deniz Bakanı Winston Churchill’in ısrarı ile Osmanlı askerî kuvvetlerini etkisiz kılmak amacı ile planlanmıştır. Churchill’e göre, deniz gücüyle desteklenmiş askerî kuvvetler Gelibolu’yu ele geçirebilir ve Osmanlı Devleti kalbinden vurulabilirdi. Bu durumda müttefiklere Çanakkale Boğazı açılmış olur ve Marmara’ya giriş gerçekleştirilebilirdi. Böylece Türk ve Alman gemilerine büyük bir darbe indirilebilir, Osmanlı askeri birlikleri henüz çeşitli bölgelere yayılmadan saf dışı bırakılmış olabilirdi. Ayrıca Karadeniz’deki Rus donanması ile bağlantı kurulur ve bölgeye hâkim olunabilirdi. Bu bağlamda, Çanakkale Boğazı’nı hedef alan bir saldırı planının onaylanmasında Rusya faktörü önemli görülmektedir. Rusya’nın Kafkasya’da beliren Türk tehdidine karşı yardım isteğinde bulunduğunu İngiliz Harp Nazırı Lord Kitchener, Winston Churchill’e 2 Ocak 1915’te gönderdiği özel mektubunda şöyle yazmıştır: “Osmanlı askerî birliklerinin doğuya gitmesini engelleyecek bir askerî gösteri, ancak Dardanel’de yapılabilir”. Böylece Kitchener, Çanakkale rotasını dönülmez hale getirmiştir.[1]

Çanakkale üzerine kurulan plânlara rağmen, Türk milleti çetin bir mücadele vererek, büyük önder Mustafa Kemal ile nihaî hedefe başarıyla ulaşmıştır. 5. Ordu Komutanı Mareşal Liman von Sanders bu durumu şöyle ifade etmiştir: “Türklerin kararlılıkları, ya şehit ya gazi olmak inancı ve güveniyle ölümü hiçe saymaları, birkaç dakika sonra öleceklerini bile bile ölüme koşarcasına gitmeleri, icap ettiği veya emredildiği anda eri ve subayıyla en zor işe atılmaktan geri kalmamaları, savaşta dahî dürüst ve vefalı olabilmeleri, öldürmek için var güçleriyle üstlerine gittikleri düşmana mütareke sırasında müşfik davranabilmeleri de savaşın kaderini değiştiren en önemli unsurlardandır.”[2]

Dönemin şartları ve siyasî olayları birbirini izleyen bir mahiyetteydi.[3] Osmanlı’nın zor bir döneme girmesi, Avrupalı devletleri avantajlı bir duruma geçirmişti. Bu sebeple Çanakkale Savaşları’nı tek bir neden veya tek bir sonuç ile açıklamak mümkün görünmemektedir. Değişen şartlar ve Osmanlı’nın içinde bulunduğu durum birçok farklı sorunun ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir.[4] Buna rağmen Türk milleti Çanakkale’de geçit vermemiş ve aldığı zafer ile Türk ve Dünya tarihinde yer edinmiştir.

 

  1. 1930’lu Yılların Türkiye’sine Genel Bir Bakış

1930’lu yıllar Cumhuriyet ideolojisi için bir “uyum süreci”nin yeniden ele alındığı yıllar olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Serbest Cumhuriyet Fırkası denemesinden sonra, inkılâpların halk tabanına yayma girişimleri başlamıştır. Daha sağlam ve daha güçlü bir Türkiye’nin geleceği de bu anlayışla oluşturulmuştur. Nitekim 1930’lu yıllar, ortaya konan yeni fikir hareketlerinin yeşerdiği bir dönem olarak görülmektedir.

Yeni devletin ideolojisine uygun olarak “millî tarih” araştırmalarına ağırlık verilmesi ve toplumda “millî şuur” oluşturulması amaçlanmıştır. Birlik ve beraberliğin ne denli önemli olduğu bilinciyle, bir kültür bütünlüğü temin etmek gerekmiştir. İşte o zaman Atatürk, kendi eserleri olan inkılâpları ve Türk tarih tezini ortaya koymuştur.[5] Bu tez Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’nin (daha sonra Türk Tarih Kurumu) 1931 yılındaki ilk kongresinde ele alınmıştır. Kongre, Atatürk’ün yakın alâkası ve takibi altında gerçekleşmiştir.[6]

Bu dönemde gerçekleştirilen bir diğer önemli adım ise, 19 Şubat 1932’de ilk defa 14 ayrı merkezde açılan Halkevleri’dir.[7] Bu önemli yaygın eğitim kurumları, bünyesinde barındırdığı çeşitli şubeleri ile faaliyetlerini gerçekleştirmekteydi. Kuşkusuz en etkin şubelerinin başında “Dil, Edebiyat ve Tarih” şubesi gelmekteydi. Tarih incelemelerinden konferanslara, folklor çalışmalarından yayın çalışmalarına kadar birçok faaliyeti geniş ölçüde bu şube üstlenmişti. 1930’lu yıllarda toplum hayatında görülen bu değişimler[8], birbirini tamamlayan gelişmelerdir. Halkevleri’nin pek çok farklı misyonu halkın, özellikle gençlerin buraya rağbet etmesinin yolunu açmıştır. Ayrıca Halkevleri, okuma-yazma oranını ve milletin sosyal olaylara duyarlılığını da büyük ölçüde artırmış ve Türk İnkilâpları’nın teorik anlamdan pratiğe geçmesinde önemli bir işleve sahip olmuştur. Mustafa Kemal’in deyişiyle Halkevleri, temeli “kültür” olan Cumhuriyet ideolojisinin ete kemiğe bürünmesi ve kurumlaşması görüşünün bilinçlere işlenmesini sağlamıştır. Bu önemle Mustafa Kemal, ölümüne kadar birçok Halkevini ziyaret etmiş ve kurumların çalışmalarını yakından izlemişti.[9]

 

  1. 1930’lu Yıllarda Çanakkale Savaşları’nı Anma Etkinlikleri

 

1. 1930’lu Yıllara Kadarki Genel Durum

Çanakkale Savaşları’nın tamamlanmasının ardından, 18 Mart Deniz Savaşı’nda şehit olan askerleri anmak ve kahramanlıklarını yâd etmek amacıyla, 18 Mart 1916’da ilk törenin yapıldığı görülmektedir. Tören, sadece 18 Mart Deniz Savaşı’nda şehit olan askerlerin anılması ile yeterli görülmemiş; aynı zamanda kara savaşlarında şehit olanların da anılması biçiminde yapılarak bu tarih, “Şehitleri Anma Günü” [10]  olarak ilan edilmiştir.

                Cumhuriyetin ilanı ve yeni ülkenin kurulmasından sonra, Çanakkale Savaşları özeline dair olmasa da İstanbul Merkez Komutanı Şakir Güleç, 1926 yılında Şehitlikleri İmar Cemiyeti’nin kurulmasını sağlamıştır.[11] Atatürk, İstanbul’da Şehitlikleri İmar Cemiyeti Reisi Diyarbakır Mebusu İbrahim Tali Beyefendi’ye çektiği tebrik telgrafında: “Cemiyetin, aziz vatan şehitlerinin takdîs-i ruhu maksadıyla vakî’ teşebbüs ve kadirşinaslığından memnun oldum. Bu vesile ile şahsım hakkında izhâr buyrulan samimî hissiyattan mütevellit memnuniyet ve teşekkürlerimin muhterem cemiyet azasına iblâğını rica ederim efendim” diyerek duygularını ifade etmektedir.[12]

                Çoğu yerel nitelik taşıyan ve Çanakkale özelinde kalan ya da Başkent İstanbul çevresine has olarak değerlendirebilecek bu anma etkinlikleri, 1916 yılından itibaren ülkenin işgal altında olmasından dolayı sekteye uğramıştır. Fakat bu süreçte özellikle Osmanlı Genelkurmayı tarafından Çanakkale Savaşları’na dair yayınların yapıldığı görülmektedir.[13] Bu yayınlar, hatırat ve tarihçe tarzında oluşu nedeniyle büyük oranda 1918–1920 yılları arasında ülkenin politik durumu çerçevesinde yorum ve değerlendirmelere sahiptir.

 

2. 1930’lu Yıllarda Çanakkale Savaşları’nı Anma Etkinlikleri

1930’lu yıllardaki Çanakkale Savaşları’nı anma etkinliklerinin yerelden başlayarak ülkenin tamamına yayıldığı görülmektedir. Halkevlerinin toplum tarafından benimsenmesiyle birlikte Çanakkale Savaşlarına dair merasimler düzenlenmiş ve konferanslar verilmiştir. Böylece gerek zaferlerimize ve millî bayramlarımıza sahip çıkılması gerekse halkın bilinçlendirilmesi önemli ölçüde Halkevleri aracılığı ile olmuştur. Bahsi geçen yıllarda, Çanakkale Savaşları’nı anma etkinliklerine öncülük eden Halkevleri, muhakkak ki birçok alanda da Türk milletinin gelişim aşamasına önemli etkileri olmuştur.[14]

1932 yılında açılan Halkevlerinden biri olan Çanakkale Halkevi, kültürel ve sosyal faaliyetler çerçevesinde Çanakkale Savaşları’nı anma etkinliklerini, bu süreçte büyük oranda üstlenmiş ve Çanakkale Savaşları’nı halkın da katılımıyla yurt genelinde daha da yaygın hale getirmeye çalışmıştır.

Türk İnkılâbı’nın temel prensiplerinin hayata geçirildiği 1930’lu yıllarda, Çanakkale Savaşları’nı anma etkinliklerinin artarak devam ettiği görülmektedir. Bu süreçte 1934 yılında Anzakların (Avustralya-Yeni Zelanda) Atatürk’e yazdıkları mektup önem arz etmektedir. Thos A. Kelly tarafından yazılan mektupta, “Şayet Avustralya’ya teşrifiniz kabil olursa sizi arkadaşlarla candan karşılamaya âmadeyiz” deniliyordu.[15] Bu vesile ile İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Çanakkale Bölgesi'ni teftişe giderken, Atatürk bu mektuba ithâfen: “Çanakkale’ye gittiğinde aziz şehitlerimizi de ziyaret etmeyi unutma. Bu görevi yapacağına şüphem yok. Yalnız orada nasıl bir nutuk söyleyeceksin?” deyince, Şükrü Kaya ne diyeceğini bilememiş ve Atatürk şöyle cevap vermiş: “Uzak diyarlardan evlatlarını savaşa gönderen analar. Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içinde rahat uyumaktadır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.[16] Görüldüğü üzere Türkiye Cumhuriyeti bizzat bu durum ile alakadar olmuş, ilgisini göstermiş ve sahip çıkmıştır. Bu sebepledir ki, 1930’lu yıllardan itibaren bu özel gün, daha önemle ve ilgiyle anılmıştır.

Çanakkale Savaşları’na olan ilginin bir diğer yönü de bu dönemde yayınlanan eserlerin, 1923-30 dönemine kıyasla büyük oranda artmasıdır. Özellikle Ruşen Eşref’in 1930 yılında, Çanakkale Savaşları’na dair Atatürk ile mülâkat yapması, bahsedilen ilginin önemli bir göstergesidir.[17] Nitekim 1930-40 yılları arasında özellikle savaşa katılmış kişiler tarafından kaleme alınan anı veya araştırma biçimindeki yayınlar da mevcuttur. Hatta bu yayınlardan bazıları, yabancı eserlerin çevirisi olarak da karşımıza çıkmaktadır.[18]

1930’lu yıllarda Çanakkale Savaşları’nı anma etkinlikleri, ilk başta 1932 yılında kurulan Halkevleri kurumlarının etkinlikleri üstlenmesi ile sistemli bir şekilde gerçekleştirildiği görülmektedir. Özellikle Çanakkale Halkevi’nin anma etkinliklerine ev sahipliği yapmasıyla özelden ülke geneline doğru etkinliklerin arttığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda 1930’lu yıllardaki anma etkinliklerine bakıldığında Halkevlerinin konumu daha iyi görülmektedir.

Çanakkale Boğaz Muharebeleri Zaferi’nin yıldönümlerinde Çanakkale Halkevi, ciddi sorumluluk üstlenmiştir. Düzenli olarak her yıl çeşitli programlar hazırlayarak, günün anlam ve önemini yaşatmaya gayret etmiştir. 1930’lu yıllar boyunca Çanakkale Halkevi, Çanakkale Savaşları anma etkinliklerine ev sahipliği yapmasının yanı sıra konferanslar ve çeşitli etkinliklerle tarihsel bilincin artmasına katkı sağlamıştır. Savaşlara katılan Cemal Çavuş gibi kahramanların halka tanıtılması ve askeri uzmanlara seminerler verdirme gibi etkinliklerle ilginin çeşitlendirilmesine gayret etmiştir. Henüz kurulmasının birinci yıldönümünde Çanakkale Halkevi, 18 Mart Zaferi’ni şu program ile kutlamıştır:

 

“Gündüz: Halkevi’nde toplantı:

1- Ev Reisi tarafından zafer hakkında bir nutuk

2- Bir zabit tarafından 18 Mart taarruz ve müdafaasının izâhâtı

3- Bir talebe tarafından manzume” [19]

 

20 Mart 1934 tarihli Milliyet gazetesinde yer alan haberde, 18 Mart Deniz Zaferi’nin Çanakkale Halkevi’nde büyük bir tören ile anıldığı görülmektedir. Ayrıca sadece Çanakkale’de değil, çevre illerde de Halkevleri aracılığı ile Çanakkale Zaferi’nin kutlandığı bilgisi yer almaktadır.[20] Yine 1935 yılında, Çanakkale Halkevi’nin yanı sıra Kayseri Halkevi’nde de anma etkinliğine rastlanılmaktadır.[21] Milliyet gazetesindeki haberde, 19 Mart’ta Kayseri’de, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü münasebeti ile halkevinde yapılan toplantıda Erkân-ı Harb Binbaşı Suat Bey tarafından konferans verildiği ve güzel bir temsil yapıldığı belirtilmiştir. Ayrıca yine Çanakkale Savaşları’nın anma etkinliklerinde önemli bir yere sahip olan Çanakkale Halkevi’nde de günün anlam ve önemi üzerinde durulduğu anlaşılmaktadır.[22]

Görüldüğü üzere anma etkinlikleri sadece Çanakkale ve İstanbul gibi şehirlerle kalmayıp Anadolu’nun çeşitli yerlerinde de halkevleri aracılığı ile gerçekleştirilmiştir. 20 Mart 1936 tarihli Ulus gazetesinde, Çanakkale Zaferi’nin yurdun her tarafında kutlandığı ve halkın da büyük katılım göstermesiyle yine Halkevlerinde anma etkinliklerinin gerçekleştirildiği bilgisi bulunmaktadır.[23]

1937 yılında ise, özellikle Cumhuriyet Gazetesi, Çanakkale Zaferi’nin anma etkinliğine geniş yer ayırmıştır. Gazete yazarı Abidin Daver, Eminönü Halkevi’nde ve Şişli Halkevi’nde Çanakkale Zaferi hakkında konferanslar vermiştir. Ayrıca Şehremini Halkevi’nde de anma etkinliklerinin yapıldığı görülmektedir.[24]

1938 yılında Halkevlerinin yanı sıra şehitliklerde de anma etkinlikleri yapılmıştır. Son Posta gazetesinin verdiği haberde, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü münasebetiyle Beşiktaş ve Eminönü Halkevi’nde tören yapılacağı duyurulmuştur. Aynı gazete, Çanakkale’deki Hastanebayırı şehitliğinde anma töreni yapılacağını da bildirmektedir.[25] Yine bu yılda Çanakkale Zaferi hakkında gazetelerde pek çok bilgilendirme yazısına ve çeşitli tefrikalara rastlanılmaktadır.[26]

1930’lu yılların sonlarına doğru artık, Çanakkale Zaferi’nin halk tarafından daha çok benimsendiği görülmektedir. Cumhuriyet gazetesinin 20 Mart 1939 tarihinde yer verdiği bir haberde, “18 Mart Çanakkale Zaferi’nin Konya’da, merasimle kutlandığı ve bu münasebetle şehitlerimizin aziz hatıralarının da anıldığı”[27] şeklinde izâh mevcuttur.

Türk basınının bu özel anma günlerinde, halkı bilinçlendirmek için gösterdiği çaba net bir şekilde görülmektedir. Çanakkale Savaşları ile ilgili hatırat, tefrika, köşe yazıları ve bizzat bu anma etkinliklerine katılma ve konferans verme gibi çalışmalarda bulunarak aziz şehitlerimizin hatıralarının anılmasında ve Çanakkale Savaşları’nın anma etkinliklerinin bir sonraki nesillere taşınmasında önemli katkılar sağlamışlardır.

 

Sonuç

Çanakkale Savaşları’nda gösterilen çetin mücadele, Millî Mücadele döneminde birçok yönüyle Türk milletine yol gösterici olmuştur. Ayrıca Türk milletinin Bağımsızlık Savaşı’na tarihî bir dayanak oluşturmuştur. Türk ve Dünya tarihinde emsâline pek rastlanılmayan ve kendinden sonraki dönemlere de etki eden Çanakkale Savaşları’nın, muhakkak ki Türk milleti için önemi yadsınamaz. Bu büyük zaferin, ne tür zorluklarla kazanıldığı ve nihaî hedefe nasıl ulaşıldığı diğer milletlerin hafızalarında da yer edinmiştir.

Çanakkale Savaşları’nın hemen ertesinde başlayan anma günleri Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanını takip eden süreçte devam etmiştir. 1920’li yıllarda özellikle Şehitlikleri İmar Cemiyeti tarafından üstlenilen etkinlikler, 1930’lu yıllardan itibaren kurumsal kimliğe kavuşmuştur. 1930’lu yıllarda Halkevleri, anma merasimlerinin düzenlenmesine hem öncü olmuş hem de ev sahipliği yapmıştır. Özellikle Çanakkale Halkevi’nin faaliyetleri, etkinliklerin özelden ülke geneline doğru yayılmasında ve halk tarafından daha çok benimsenmesine büyük katkı sağlamıştır. 1930’lu yılların sonları ve takip eden yıllara bakıldığında ise, anma etkinliklerinin ülke genelinde büyük katılımlarla gerçekleştirildiği ve büyük zaferin merasimlerle yâd edildiği görülmektedir.

Türk milleti ise bu büyük zaferi ve aziz şehitlerimizi unutmamaya ve daima hatırlatmaya çalışmıştır. 1930’lu yıllarda Türk İnkılabı’nın toplum tabanına yayma gayretlerinin oldukça yoğun olduğu hesaba katılırsa, Çanakkale Savaşları’nın da toplumsal ve tarihsel planda bütünleştirici etkisinin göz ardı edilemeyeceği anlaşılmaktadır. Bir başka açıdan bakıldığında ise, Çanakkale Savaşları’nı anma etkinliklerinin bu dönemde özelden ülke geneline yayılması, 1930’lu yıllarda belirginleşen Cumhuriyet ideolojisinin, Osmanlı’ya ait tarih mirasını da kabullendiğini gösteren bir örnek olduğu söylenebilir.

 

KAYNAKÇA

 

  1. Süreli Yayınlar

Akşam, 19 Mart 1937.

Ayın Tarihi, Nisan 1934, sayı: 5.

Cumhuriyet, 19 Mart 1937.

Cumhuriyet, 20 Mart 1939.

Cumhuriyet, 20 Şubat 1932.

Kurun, 20 Mart 1935.

Milliyet, 20 Mart 1934.

Milliyet, 21 Mart 1935.

Son Posta, 18 Mart 1938.

Son Posta, 19 Mart 1937.

Tan, 19 Mart 1937.

Tan, 19 Mart 1938.

Ulus, 18 Mart 1938.

Ulus, 20 Mart 1936.

Ulus, 20 Mart 1937.

Vakit, 18 Eylül 1927.

 

  1. Araştırma Yayınlar

Arıkan, Zeki, “Halkevlerinin Kuruluşu ve Tarihsel İşlevi”, Ankara Üniversitesi, Türk İnkilâp           Tarihi Enstitüsü, Atatürk Yolu Dergisi, VI/23, (1999), s. 261-281.

Armaoğlu, Fahir, 19. Yüzyıl Siyasî Tarihi (1789–1914), 3. Baskı, Türk Tarih Kurumu      Yayınları, Ankara 2003.

Atabay, Mithat “Şehitlikleri İmar Cemiyeti ve Çanakkale’deki Faaliyetleri”, İşte                 Çanakkale Tarih Eki, Haziran 2011, ss. 2-3.

Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri (Tamim ve Telgrafları), V., haz. Sadi Borak - Utkan        Kocatürk, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınları, Ankara 1972.

Çağlar, Behçet Kemal, 1935 Halkevleri, Ulus Basımevi, Ankara 1935.

Çeçen, Anıl, Atatürk’ün Kültürü Kurumu: Halkevleri, Gündoğan Yayınları, Ankara, 1990.

Çanakkale Savaşları Bibliyografyası, haz. Aşkın Koyuncu-Özkan Keskin-Cahide S.         Sönmez, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2010.

Çavdar, Tevfik, “Halkevleri”, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, IV, İletişim      Yayınları, İstanbul, 1983, s. 878-884.

Demirhan, Nezahat, Cumhuriyetin Onuncu Yılının Türk İnkılâp Tarihinde Yeri ve             Önemi, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 1999.

Granda, Cemal, Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri, Ankara 2007.

I. Türk Tarih Kongresi Zabıtları, İstanbul 1932.

İnan, Afet, “Atatürk ve Tarih Tezi”, Belleten, III/Nisan (1939), ss. 243-246.

________, “Türk Tarih Kurumu’nun Kuruluşu’na Dair”, Belleten, XI/42 (1947), ss. 173-179.

Karataş, Murat, Haritalarla Çanakkale Savaşları, Nobel Yayınları, Ankara 2007.

________, Çanakkale Halkevi (1932-1951), Grafiker Yayınları, Ankara 2014.

Karpat, Kemal, “The People’s Houses in Turkey: Establishment and Growth”, The Middle               East Journal, XVII/1-2, (Winter-Spring, 1963), s. 55-67.

________, “The Impact of the People’s Houses on the Development of Communication in               Turkey”, Die Welt des Islams, XV/1-4 (1974), s. 69-84.

Kocatürk, Utkan, Atatürk ve Türk Devrimi Kronolojisi, 1918-1938, Ankara, 1973.

 

Sayılır, Burhan, “1915 Deniz Savaşı’nda Şehit Olan Askerleri Anma Amacıyla                 Yapılan İlk Tören ve Bu Törenin ‘Şehitleri Anma Günü’ Olarak İlan                 Edilmesi”, Akademi Günlüğü Toplumsal Araştırmalar Dergisi, I/1 (2005), s. 99-             104.

Süslü, Azmi “Çanakkale Savaşları ve Önemi”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, VII/20,             (1991), s. 303-307.

[Ünaydın], Ruşen Eşref, Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülakat, Hamit       Matbaası, İstanbul 1930.

 

 

Ek 1: Milliyet, 20 Mart 1934.

 

 

Ek 2: Kurun, 20 Mart 1935.

Ek 3: Milliyet, 21 Mart 1935.

 

 

Ek 4:Akşam, 19 Mart 1937.

 

Ek 6: Son Posta, 19 Mart 1937.

                Ek 5:Son Posta, 18 Mart 1938.

Ek 7: Cumhuriyet, 19 Mart 1937.

 

Ek 8: Cumhuriyet, 20 Mart 1939.

 

* Yüksek Lisans Öğrencisi, Bilkent Üniversitesi, Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Bölümü, tayfunhisyahoo.com

[1] Murat Karataş, Haritalarla Çanakkale Savaşları, Nobel Yayınları, Ankara 2007, s. 2.

[2] Azmi Süslü, “Çanakkale Savaşları ve Önemi”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, VII/20, (1991), s. 305.

[3] Örneğin, Boğazlar kanalıyla müttefiklerle irtibat kuramayan ve ezici mağlubiyetlere uğrayan Rusya’da daha sonra ihtilâl çıkmış ve böylece Rusya savaştan çekilmek zorunda kalmıştır.

[4] Özellikle Balkan Savaşları, Osmanlı’ya indirilen en şiddetli darbedir. En önemli sebebi ise, I. Dünya Savaşı’nın ateşlenmesine gayet müsait bir zemin hazırlamak suretiyle, Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunu da hazırlamasıdır. Bkz. Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasî Tarihi (1789–1914), 3. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2003, s. 694. İtilâf Devletleri tarafından kendilerine muhtariyet veya istiklâl vaat edilen Balkanlar’daki halklarla birlikte Araplar, Rumlar ve Ermenilerden bazıları siyasî açıdan, birçok mücadeleden sonra bağımsızlığa kavuşmuşlarsa da İtilâf Devletlerinin iktisadî, ticarî ve kültürel emperyalizminden kurtulamamışlar ve aradan yaklaşık üç çeyrek asır geçmiş olmasına rağmen hemen hemen hepsi kendilerini toparlayamamışlardır, Süslü, a.g.m., s. 307.

[5] Afet İnan, “Atatürk ve Tarih Tezi”, Belleten, III/Nisan (1939), s. 242.

[6] I. Türk Tarih Kongresi Zabıtları, İstanbul 1932; Türk Tarih Kurumu’nun kuruluşu ve ilk çalışmaları hakkında bkz. Afet İnan, “Türk Tarih Kurumu’nun Kuruluşu’na Dair”, Belleten, XI/42 (1947), ss. 173–179.

[7] Açılan bu 14 ayrı merkez; Afyon, Ankara, Aydın, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Eminönü, İzmir, Eskişehir, Konya, Malatya ve Samsun’dur, Cumhuriyet, 20 Şubat 1932. Kısa sürede bu merkezlere yenileri eklenmiş ve 19 Şubat 1935’te Halkevleri sayıları 103’e erişmiştir, Behçet Kemal Çağlar, 1935 Halkevleri, Ulus Basımevi, Ankara, 1935, s. 10 vd.

[8] 1930’lu yıllarda Türkiye’deki sosyal değişimin temeli, Cumhuriyetin 10. yılına kadar titizlikle sürdürülen bir plan dâhilinde olmuştur, bkz.: Nezahat Demirhan, Cumhuriyetin Onuncu Yılının Türk İnkılâp Tarihinde Yeri ve Önemi, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 1999.

[9] Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türk Devrimi Kronolojisi, 1918-1938, Ankara, 1973, s. 340, 348, 396.

[10] Burhan Sayılır, “1915 Deniz Savaşı’nda Şehit Olan Askerleri Anma Amacıyla Yapılan İlk Tören ve Bu Törenin ‘Şehitleri Anma Günü’ Olarak İlan Edilmesi”, Akademi Günlüğü Toplumsal Araştırmalar Dergisi, I/1 (2005), s. 101.

[11] Mithat Atabay, “Şehitlikleri İmar Cemiyeti ve Çanakkale’deki Faaliyetleri”, İşte Çanakkale Tarih Eki, Haziran 2011, ss. 2-3.

[12] Vakit, 18 Eylül 1927; Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri (Tamim ve Telgrafları), V, haz. Sadi Borak-Utkan Kocatürk, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınları, Ankara 1972, ss. 159–160.

[13] 1916–1920 tarihlerinde eski harfli Türkçe olarak yaklaşık 25 yayının bulunduğunu görülmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Çanakkale Savaşları Bibliyografyası, Haz. Aşkın Koyuncu-Özkan Keskin-Cahide S. Sönmez, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2010.

[14] Ayrıntılı bilgi için bkz. Kemal Karpat, “The People’s Houses in Turkey: Establishment and Growth”, The Middle East Journal, XVII/1-2, (Winter-Spring, 1963), s. 55-67; Aynı müellif, “The Impact of the People’s Houses on the Development of Communication in Turkey”, Die Welt des Islams, XV/1-4 (1974), s. 69-84; Tevfik Çavdar, “Halkevleri”, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, IV, İletişim Yayınları, İstanbul, 1983, s. 878-884; Zeki Arıkan, “Halkevlerinin Kuruluşu ve Tarihsel İşlevi”, Ankara Üniversitesi, Türk İnkilâp Tarihi Enstitüsü, Atatürk Yolu Dergisi, VI/23, (1999), s. 261-281; Anıl Çeçen, Atatürk’ün Kültürü Kurumu: Halkevleri, Gündoğan Yayınları, Ankara, 1990.

[15] Ayın Tarihi, Nisan 1934, sayı: 5, ss. 22–24.

[16] Cemal Granda, Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri, Ankara 2007, ss. 282–283.

[17] Ruşen Eşref [Ünaydın], Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülakat, Hamit Matbaası, İstanbul 1930.

[18] 1930-40 yılları arasında Çanakkale Savaşları’nın özeline dair 17 kitap tespit edilebilmiştir. Bkz.: Kenan Akdağlı, Çanakkale Abidesi, Tecelli Matbaası, İstanbul 1936; A. Haydar Emin [Alpagut], Büyük Harb’in Türk Deniz Cephesi, Deniz Matbaası, İstanbul 1937; C. F. Aspinall-Oglander, Çanakkale Muharebeleri, İngilizlerin Gelibolu Seferinin Resmi Tarihi, çev. Muharrem Feyzi, Kanaat Kütüphanesi, İstanbul 1932; C. F. Aspinall-Oglander, Büyük Harb’in Tarihi: Çanakkale, Gelibolu Askerî Harekâtı, Seferin Başlangıcından 1915 Mayısına Kadar, cilt: I, çev. Tahir Tunay, Askerî Matbaa, İstanbul 1939; Fahri [Belen], Çanakkale Muharebelerinde Çıkartma Hususunda Alınan Dersler, Harp Akademisi Matbaası, İstanbul 1933; Fahri Belen, Çanakkale Savaşı, Harp Akademileri yay., İstanbul 1935; F. Şemsettin Benlioğlu, 1915 Çanakkale Muharebeleri’nden Bir Kısmının Tarihçesi, Vilayet Basımevi, Çanakkale 1934; Osman Ozanalp, Çanakkale Savaşları, Askerî Matbaa, İstanbul 1939; Fevzi Kurtoğlu, Çanakkale 18 Mart 1915, Deniz Matbaası, İstanbul 1935; Tahsin Çelebican, Çanakkale’de Nasıl Kazandık?, Vakit Kütüphanesi, İstanbul 1937; Nihal Atsız, Çanakkale’ye Yürüyüş, İstanbul 1933; Osman Görür, Harb-i Umûmî’de Çanakkale’de Golyat Zırhlısının Nasıl Batırıldığının İç Yüzü, Tecelli Basımevi, İstanbul 1939; Alp Gündüz, Anafartalar Kahramanı, Maarif Matbaası, İstanbul 1933; Hidayet, Çanakkale Seferi Nasıl Başladı?, Topçu Okulu Basımevi, İstanbul 1935; M. Refik, Seddülbahir Muharebeleri, Harp Akademisi Basımevi, İstanbul 1933; Kadri [Perk], Çanakkale Savaşları Tarihi, Cemal Azmi Matbaası, İstanbul 1935; İ. Hakkı Tümerdem, Osmanlı İmparatorluğu Devrinde Büyük Meydan Muharebeleri ve Çanakkale Deniz ve Kara Harbi, Cumhuriyet Matbaası, İstanbul 1939; Bu yayınlar için bkz. Çanakkale Savaşları Bibliyografyası, Haz. Aşkın Koyuncu-Özkan Keskin-Cahide S. Sönmez, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2010.

[19] Murat Karataş, Çanakkale Halkevi (1932-1951), Grafiker Yayınları, Ankara 2014, s. 71.

[20] Milliyet, 20 Mart 1934.

[21] Kurun, 20 Mart 1935.

[22] Milliyet, 21 Mart 1935.

[23] Ulus, 20 Mart 1936.

[24] Cumhuriyet, 19 Mart 1937. Ayrıca yine Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünün Halkevleri’nde kutlandığı haberlerine rastlanmaktadır; Ulus, 20 Mart 1937, Son Posta, 19 Mart 1937; Tan, 19 Mart 1937, Akşam, 19 Mart 1937. Görülmektedir ki, 1937 yılındaki anma etkinlikleri Türk basınında geniş yer edinmiş ve gerek 18 Mart öncesi gerekse çeşitli hatıratlar ve anılar da yayınlanmıştır.

[25] Son Posta, 18 Mart 1938.

[26] Özellikle Ulus gazetesinde, 18 Mart 1938’den başlayarak Şevki Yazman’ın hazırladığı “Türk Çanakkale” tefrikası, kayda değerdir.

[27] Cumhuriyet, 20 Mart 1939.